08 Temmuz 2020 17:48
İngiltere hükümeti, yaz dönemi bütçe güncellemesinde, Koronavirüs salgınının ekonomideki olumsuz etkilerine karşı bir dizi önlem açıkladı.
Bunlara ek olarak 3 milyar sterlinlik bir "yeşil yatırım" programı da var.
Hükümetlerin Koronavirüs sonrası dönemde çevre ve iklim sorunlarını gözetecek şekilde ekonomiyi yeniden düzenlemeleri yönünde giderek artan çağrılar karşılık buluyor mu? Bu paketler çevre ve iklim konusunda ne içeriyor?
Farklı boyutlarda olsa da tüm ülkeleri etkisi altına alan Koronavirüs salgını sadece sağlıkta değil, ekonomide de büyük tahribata yol açtı.
Salgınla mücadele kapsamında uygulanan kısıtlamalar ekonomik faaliyeti etkiledi. Dünya genelinde on milyonlarca insan işini kaybetti.
Dünya Bankası, Koronavirüs salgını nedeniyle küresel ekonominin yüzde 5, kişi başı GSYH'nin de yüzde 6,2 azalacağını öngörüyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Covid-19 pandemisinin küresel ekonomiye maliyetini 12 trilyon dolar olarak hesaplıyor.
Birçok ülkede salgının ekonomik etkilerine karşı çeşitli önlemler alındı, kurtarma paketleri açıklandı.
Bunlar büyük şirketlerin kurtarılmasını içeren büyük meblağlardan, işçilerin işten çıkarılmasının önüne geçmek üzere devletin işverene ödediği işçi ücretlerine kadar değişebiliyor.
Salgın sonrası ekonomik iyileşmeyi canlandırmak üzere açıklanan paketlerin, çevre ve teknolojik altyapının geliştirilmesi sorununa da cevap verecek teşvikler içerdiği değerlendirmesi yapılıyor.
Çevreci kuruluşlar bu adımları olumlu karşılamakla birlikte yeterli bulmuyor.
Greenpeace'in Almanya yöneticisi Martin Kaiser, Almanya'nın 130 milyar euroluk ikinci ekonomik teşvik paketinde çevreci girişimlere ayrılan 40 milyar euro için "Paris İklim Sözleşmesi'nde belirlenen hedeflere ulaşmak için gereken dönüşümü başlatacak kadar büyük değil" diyor.
Eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon Financial Times gazetesine yazdığı bir mektupta, dünya liderlerinin büyük ekonomik paketler açıkladıklarını, bu paketlerde yapılan tercihlerin gelecek yılları şekillendireceğini belirterek şu çağrıyı yapmıştı:
"Bu sorunlara cevap vermek için hükümetlerin elinde daha iyi bir fırsat olamaz… Yeşil istihdam, yenilenebilir enerji ve temiz teknolojiye öncelik verebilirler. Bu tür önlemler birkaç kat fazlasıyla maliyetini karşılayacaktır."
Ban, aynı yazısında şu uyarıda bulundu:
"Bu fırsatı kaçırabiliriz. ABD ve Çin gibi ülkelerde hükümetler, çevresel kaygılarla ilgili olarak uygulanan sınırlamaları kriz döneminde kaldırdı; bunun devamı veya eski usule geri dönmek felaket sonuçlar doğurur."
Peki bugüne dek açıklanan ekonomik toparlanma paketleri çevre ve iklim sorunlarına cevap verecek önlemler içeriyor mu?
Paketlerde iklim ve çevre için ne var?
Bloomberg'de yer alan bir habere göre, Haziran ayı başında dünyanın en büyük 50 ekonomisi, Koronavirüs salgınından etkilenen ekonomiyi düze çıkarmak için açıkladıkları paketlerde 18 milyar doları karbon salımını azaltacak projelere ayırmış.
Bunlar arasında binaların yalıtılması ile enerji tasarrufu sağlanması, sürdürülebilir tarım gibi adımlar var.
Ancak bu ülkelerin ekonomiyi canlandırmak üzere açıkladıkları paketlerin toplamı 12 trilyon doları buluyor.
Yani çevre ve iklim projeleri için ayrılan para, toplamın sadece yüzde 0,2'sine denk düşüyor.
Hükümetin daha önce açıkladığı ekonomik destek paketlerine ek olarak Başbakan Boris Johnson, Haziran ayı sonunda, salgın sonrası ekonomik iyileşme için 5 milyar sterlinlik altyapı paketi açıkladı.
Başbakan, İngiltere'de altyapı projelerinin hızlandırılacağını, yeni okul, hastane, konut inşaatı, çevre dostu otobüslere ve internet altyapısına yatırım yapılacağını belirtti.
Maliye Bakanı Rishi Sunak ise Çarşamba günü açıkladığı yaz dönemi olağan bütçe güncellemesinde, Ocak ayına dek istihdamı koruma amacıyla işverenlere teşvik ödenmesi, turizmi canlandırmak için KDV'nin bu sektörde yüzde 20'den 5'e düşürülmesi, gençlerin uzun dönemli işsizlik sorununa karşı staj ve eğitim olanakları gibi teşviklerin yanı sıra, "yeşil yatırım" veya "çevre dostu ekonomik iyileşme paketi" adlarıyla anılan 3 milyar sterlinlik paketi açıkladı.
Karbon salımını azaltmayı hedefleyen pakette, konutlarda enerji tasarrufu amaçlı yalıtım ve çift cam gibi projelere 2 milyar sterlin ayrılacak.
Bunun için konut başına 5 bin sterline kadar karşılıksız yardım yapılması öngörülüyor.
Okul, hastane gibi kamu binalarının yalıtımı için de 1 milyar sterlin ayrıldı.
İngiltere, geçen yıl 2050'de karbon salımını sıfıra düşürme hedefi koymuştu.
Ayrıca bu tür projelerde çalışmak üzere yeni istihdam yaratılması da hedefleniyor.
Ekonomistler ve muhalefet partileri, hükümetin istihdam kaybını önlemek için uyguladığı ve 10 milyona yakın insanın yararlandığı kısa çalışma ödeneğinin Ekim ayında son bulmasının ardından çok sayıda kişinin işsiz kalacağı endişesini dile getirmişti.
Yeşil İstihdam Programı ile ağaç dikimi, nehirlerin temizlenmesi gibi çalışmalar için çevreci kuruluşlara 40 milyon sterlin ödenmesi ve 5 bin istihdam yaratılması hedefleniyor.
Ancak birçok kesim paketi olumlu karşılamakla birlikte, yeterli bulmuyor.
Ayrıca iktidardaki Muhafazakar Parti'nin 2019 seçim bildirgesinde, kamu binalarının ve konutların yalıtımı için 9,2 milyar sterlin yatırım ve bununla 100 bin istihdam yaratılması vaadinde bulunulmuştu.
İngiltere'nin iklim politikalarını şekillendirmek amacıyla nüfusunu temsilen seçilen 108 üyeli İklim Meclisi'nin raporu ve kamuoyu yoklamaları, halkın çevreci önlemlere ağırlık veren bir ekonomik iyileşmeden yana olduğunu gösteriyor.
Greenpeace İngiltere şubesi, Maliye Bakanı'nın bütçe açıklaması öncesinde Parlamento civarındaki yol tabelasına "yeşil iyileşme" yazısı yazdı.
Örgüt ayrıca bir imza kampanyası düzenleyerek yeşil ve temiz ulaşım, konutların yalıtılması, yenilenebilir enerji ve doğaya yatırım yoluyla 1,8 milyon istihdam yaratılması çağrısında bulundu.
Almanya'da Mart ayındaki 750 milyar euroluk pakete ek olarak Haziran ayı başında açıklanan 130 milyar euroluk ekonomik teşvik paketinin 40 milyarlık kısmı çevre dostu girişimlere, kamu taşımacılığı, elektrikli araçlar, yenilenebilir enerji gibi alanlara desteği kapsıyor.
2008 krizi sonrasındaki paketin tersine, otomotiv sektörüne sadece elektrikli ve hibrid araçlar için teşvik ödeneceği açıklandı.
Paket, elektrikli arabaların üretimi ve satışı için 8 milyar euro destek içeriyor. Araç başına 9 bin euro teşvik ile Almanya Avrupa'da bu konuda en büyük desteği sunuyor.
Bu teşvik sayesinde Almanya'da elektrikli araçların satışının bu yıl geçen yıla kıyasla yüzde 23 artması bekleniyor.
Nükleer enerji santrallerini yavaş yavaş kapatmayı planlayan Almanya'nın, yenilenebilir enerjiye odaklanmak istediği, ancak ülkede yoğun enerji kullanımı ile imalat sanayiinin ağırlığı ve otomotiv sektörünün istihdam ve ihracatta oynadığı rolü de gözetmek zorunda olduğu değerlendirmeleri yapılıyor.
Ancak Almanya'nın açıkladığı paketin yaklaşık üçte birini oluşturması bakımından yeşil girişimler ülkedeki Yeşil Parti lideri Annalena Baerbock tarafından da "korktuğumuzdan daha iyi" sözleriyle karşılandı.
Çevre örgütü Greenpeace'in Almanya yöneticisi Martin Kaiser de "güzel bir sürpriz oldu" dedi.
Kaiser şöyle devam etti: "Paranın miktarı, Paris İklim Sözleşmesi'nde belirlenen hedeflere ulaşmak için gereken dönüşümü başlatacak kadar büyük değil. Ama toplumun yeşile yöneldiğinin açık bir göstergesi."
Öte yandan bazı çelişkilere de işaret ediliyor. Örneğin uçakların karbon salımını yüzde 30 düzeyinde azaltmak için 1 milyar euroluk bir yatırım planlanırken, Lufthansa havayolları için daha önce açıklanan 9 milyar euroluk kurtarma paketinde herhangi bir çevreci uygulamaya geçilmesi gibi bir koşul konmamıştı.
Bloomberg haberine göre, hükümet yeşil hidrojenin sanayide daha yaygın kullanımına önem veriyor. 2040'a kadar 15 gigawatt temiz hidrojen kapasitesi yaratılması için 9 milyar euro yatırım planlanıyor.
Yenilenebilir enerji kullanarak sudaki hidrojeni ayrıştırma yoluyla üretilen yeşil hidrojen, henüz ticari olarak yaygın kullanılabilecek düzeyde üretilmiyor.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Avrupa ekonomisinin toparlanmasının, "yeşil" bir modelle mümkün olduğunu düşünüyor.
Bu amaçla AB Çevre Komiseri Frans Timmermans tarafından, "Yeşil Sözleşme" (Green Deal) önerisi gündeme getirildi.
Yeşil Anlaşma kapsamında, otomobil endüstrisi için esnek emisyon standartları kaldırılacak, kömür yakıtlı elektrik santralleri kapatılacak.
AB, yeni süreçte gıda üretiminde biyolojik çeşitlilik ve sürdürülebilirlik konusunda geniş bir teklif sunuyor. Organik tarımın payı, 10 yılda iki katına çıkarılacak. Önümüzdeki 10 yıl içinde Avrupa'da 3 milyar yeni ağaç dikilecek.
Hayvanlarda antibiyotik kullanımı en az yarı yarıya azaltılacak. Hava, toprak ve su kirliliği için katı önlemler hayata geçirilecek. Organik tarımla uğraşan çiftçiler sübvansiyonlarla desteklenecek.
Mayıs ayında gündeme gelen AB planı, konutlarda enerji etkinliğinin ve çevre dostu ısıtma sistemlerinin yaygınlaşması için 91 milyar euro, yenilenebilir enerji için 25 milyar euro, çevre dostu otomobiller için 20 milyar euroluk 2-5 yıllık paketler içermeyi öngörüyor.
Karbondioksit salımını sıfıra indiren trenler için 60 milyar euro ayrılması ve yakıt olarak kullanılmak üzere 1 milyon ton temiz hidrojen üretimi öngörülüyor.
Güney Kore'de "Yeşil Yeni Sözleşme" adlı programla iklim değişikliği konusunda önlemler alınması, sera gazı salımının azaltılması, yeşil alanlara yatırımla istihdam sağlanması öngörülüyor.
ABD Donald Trump yönetimi ile Paris İklim Sözleşmesi'nden çekilip çevre sorumluluklarını zaten ötelemişti.
Trump'ın Mart ayında açıkladığı 2 trilyon dolarlık ekonomik teşvik paketiyle ilgili olarak Fortune dergisi "yeşil değil, ama faydası olur" değerlendirmesi yapmıştı.
En büyük kirletici olarak görülen Çin'in de kömüre dayalı enerji kullanan sanayisiyle, Sözleşme gereğince karbondioksit (CO2) salımını azaltma vaadini yerine getiremeyeceği değerlendiriliyor.
Çin 2020 sonuna dek CO2 salımını 2005'teki seviyeye oranla yüzde 40-45 düzeyinde azaltacağını söylemişti.
Geçen yıl sonlarında bu hedefe yaklaşmıştı. Ancak salgının özellikle karbon-yoğunluğu az hizmetler sektöründe yarattığı ekonomik tahribat nedeniyle bu hedefe varması zor görülüyor.
Chatham House'da Haziran'da yayınlanan bir değerlendirmede, Çin hükümetinde tartışmaların "yeni altyapı" planı üzerinde yoğunlaştığı ve ülke içi ekonomik büyüme ve istihdama odaklandığı belirtiliyor.
Öncelik verilen 7 altyapı projesi 5G, yüksek voltaj elektrik santralleri, şehir içi ulaşım, elektrikli otomobil şarj istasyonları, büyük veri merkezleri, yapay zeka ve sanayi interneti olarak sıralanıyor.
Ancak Ulusal Enerji İdaresi'nin de eşzamanlı olarak, kömürle çalışan yeni termik santraller kurulmasını onayladığı belirtiliyor.
© Tüm hakları saklıdır.