İlk bakışta birbirine son derece yabancı iki isim. Deutsche Bank (DB) ve Volkswagen (VW). Yakından incelendiğinde ise şaşırtıcı benzerlikler görülüyor. Her iki holdingin de başı dertte. Başlarına açılan dertten de kendileri sorumlu.
Dizel skandalı Volkswagen'i oldukça sarstı. Üç yıl önce dizel manipülasyonu yüzünden şirketten ayrılmak zorunda kalan Martin Winterkorn'un yerine yönetim kurulu başkanlığına Matthias Müller getirilmişti. Dizel skandalı, resmi makamların kimsenin gözünün yaşına bakmadığı ABD'de Volkswagen'e milyarlarca dolar kaybettirdi.
Ahlak sınırlarını aşmak
Aynısı Deutsche Bank‘ın da başına geldi. Rant arayışı ve kâr hırsı öncelikle yatırım bankacılığında ticari ahlakın bir yana bırakılmasına yol açtı. Faiz manipülasyonu Deutsche Bank‘ın Londra'da mahkemeye verilmesine neden oldu. Rekor düzeyde ikramiye alan bir DB uzmanına faiz grafiklerinde yaptığı oynamaların hesabı soruluyor. İkramiye peşinde koşan bankerler diğer bankalarda da olduğu gibi, beş para etmeyen sözde değerli kâğıtları harmanlayıp saf yatırımcılara sattılar. Foyalarının ortaya çıkması uzun sürmedi. Milyarlarca dolar ceza ödeyen Deutsche Bank hakkında açılan davaların sayısını kimse tam olarak bilmiyor.
Esef verici geçmişleri iki holdingi de geleceğe yatırım yapmak için çok paraya ihtiyaç duydukları bir dönemde yakaladı. Dijitalleşme dev adımlarla ilerliyor. Banka gelişmeye ayak uydurmak, enformasyon ve telekomünikasyon sistemlerini baştan sona yenilemek zorunda. Blockchain ve diğer dijital paralar havalelerde bankaları aracı olmaktan çıkaracak. Sıfır ve negatif faiz politikası bankaların para kazanmasını zorlaştırdı.
Egzoz sahtekârlığı ve maymun testleri
Volkswagen'in otonom sürüş, robot otomobil ve alternatif motor teknolojilerinde rakiplerin gerisine düşmemek için milyarlarca euroluk yatırım yapması gerekiyor. Rekabet gücünü koruyabilmesi, elektrikli otomobil piyasasında söz sahibi olabilmesine bağlı. Ödediği milyarlık cezalar Volkswagen'in ileri teknoloji yatırımlarını frenledi. Dizel skandalıyla ilgili haberlerin bitmek bilmemesi Volkswagen'in üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallanıyor. Egzoz gazının etkisini maymunlar üzerinde denetmesi skandalların üzerine tüy dikti.
İki dev holdingin bir ortak özellikleri daha var. Yönetim kadrolarının ikramiyelerine üst sınır getirilmesi şeklindeki talepler Volkswagen CEO'su Matthias Müller'i kızdırdı. 2017 yılında on milyon euro kazanan Müller Spiegel muhabirinin ‘yönetici maaşlarına örneğin 5 milyon euroluk bir üst sınır getirilemez mi?' şeklindeki sorusuna, "Almanya'da herşeyi siyaseten düzenleme güdüsü var. Bunun sonu ne olacak? Doğu Almanya Cumhuriyetinde de herşey tepedekiler tarafından düzenlenirdi" yanıtını vermişti.
Parasız olmuyor
İkramiye tartışması Deutsche Bank'ta da gündemi işgal ediyor. Geçen yıl 750 milyon euro zarar eden DB yatırım bankacılığından anlayan uzman elemanlara 2 milyar 300 milyon euro ikramiye dağıtmaya hazırlanıyor. Temettü olarak öngörülen miktar ise toplam ikramiyelerin onda birini ancak buluyor. İki holdingin Mayıs ayındaki hissedarlar toplantılarının son derece hararetli geçeceği kesinlikle söylenebilir.
İki Alman devinin aralarındaki en önemli fark ticari rakamlarından kaynaklanıyor. Deutsche Bank 2017 yılını 751 milyon euro zararla kapatırken Volkswagen dizel skandalına rağmen milyarlarca euro kâr etti. Matthias Müller döneminde holding satış ve kâr rekorları kırdı. 2017'de Volkswagen 14 milyar euroluk işletme kârıyla şirket tarihinin en parlak neticesini elde etti. Deutsche Bank ise üç yıldır zarardan kurtulamıyor.
Birbirlerinden yararlanabilirler
Bu açıdan bakıldığında başlangıç pozisyonları oldukça farklılık gösteriyor. Deutsche Bank'ın çiçeği burnunda CEO'su Christian Sewing'in en önemli görevi bankayı zarardan kurtarmak olacak. Matthias Müller'in halefi ise kasasındaki milyarların yardımıyla otomotiv sanayisindeki köklü değişimin üstesinden gelebilecek potansiyele kavuşacak.
Şimdiye kadar markalar müdürü olarak Volkswagen yönetiminde görev alan şirketin müstakbel CEO'su Herbert Diess üç yıl önce BMW'den transfer edilmişti. Diess‘e nispeten yeni olduğu için başarı şansı tanınıyor. Sewing ise 30 yıldır, stajyer olarak meslek hayatına atıldığı Deutsche Bank'ta çalışıyor. Banka çalışanları tarafından olumlu karşılanan Sewing Deutsche Bank'ı çok iyi tanıdığı için tecrübelerini avantaja dönüştürebilir. CEO'larının aralarında fikir alışverişinde bulunmalarından her iki şirket de kârlı çıkabilir.
Mischa Ehrhardt
© Deutsche Welle Türkçe