Haberdar'ın Washington muhabiri İlhan Tanır, ABD'deki Reza Zarrab davasına ilişkin olarak, Savcı Preet Bharara'nın elinde "Türkiye, Dubai ve İran'dan konuşmaya hazır en az 7 tanık bulunduğunu" öne sürdü. Tanır'ın soruşturmayı yakından takip eden kaynaklara dayandırdığı iddiasına göre, "7 tanık arasındaki bir tanığın, Türkiye’de yakın geçmişte Türk hükümetinin çok üst düzey bir mevkiinde ve Erdoğan’a yakın bir pozisyonda bulunduğunu" ileri sürüldü.
Yine bir başka iddiaya göre, Ankara'dan da Beyaz Saray’a ulaşılarak, davanın içeriği ile ilgili bilgi istendi ve davanın gidişatı hakkında görüşme talep edildi. ABD yönetimi ise Ankara’dan gelen bu davayı tartışma talebini ‘yargı bağımsızlığı’ ve 'güçler ayrılığı' ilkelerini hatırlatarak ve davanın sürecine siyasi iradenin dokunamayacağı cevabını vererek geri çevirdi.
İlhan Tanır'ın Haberdar'da "Bharara'nın 7 tanığı" başlığıyla yayımlanan (8 Haziran 2016) yazısı şöyle:
Tam bir Ramazan önce, geçen yıl bu zamanlarda, Reza Zarrab kendi özel yatı ile mavi Ege sularını dolaşıyor, zengin hayatının keyfini sürüyordu. Mücevher ihracatından dolayı en gözde bakanlar tarafından ödüllendiriliyordu. Hızlıca bugüne geldiğimizde, aynı kişinin Amerikan federal cezaevinde yattığını, ‘’altından kafese’’, yani 50 milyon dolar kefalet parası yatırarak 24 saat hapiste kalacağı bir eve çıkabilmek için uğraştığını görüyoruz. 100 milyar doları bulan, aşan bir kara para aklama, dolandırıcılık, ambargo delme işleriyle suçlanan bir çetenin kilit oyuncusu olarak.
Madoff vs. Zarrab
Zarrab'ı izlerken 2009 yılı içinde dolandırıcılık, evrakta sahtecilik, kara para aklama, yalan söyleme gibi suçların da bulunduğu 11 federal suçu yaptığını itiraf eden Bernie Madoff’u hatırlamamak elde değil. Borsacı, yatırım danışmanı, ve finansör olan Madoff’un müşterilerinden 65 milyar doları sahte kazanç göstererek çarptığı veya kaybettiği ortaya çıkmıştı. (Bu rakam dahi Zarrab’ın seviyesine ulaşamıyor.) Madoff’un 65 milyar dolarlık suçlamalara rağmen kefalet talebi kabul edilmişti. Ama sonunda Madoff 150 yıl hapse mahkum olmuştu. Kısacası bu hafta Zarrab’ın hakimi Richard M.Berman’ın kefalet talebini kabul etmesi dahi (beklenmiyor), bunun Zarrab’a yöneltilen suçlamaları hafifletmesi anlamına gelmediği birçoklarınca bilinmiyor. Tutuksuz yargılama durumu ile de karıştırılmamalı. Bu, federal hapis yerine birkaç yüz metre veya kilometre uzaklıktaki bir Manhattan apartmanında kalmak anlamında olacak o kadar.
Zarrab’ın Hürriyet’in özel hayatına tecavüzü
Bir yıl önce Zarrab Ege sularinda o güzel gezintisi yaparken, Ramazan günü, Hürriyet’in sahibi Aydın Doğan ile birlikte tatil yapan bazı Hürriyet yazarları ile teknesinin karşı karşıya geldiği, ve hiç utanmadan ve sıkılmadan başkalarının özel hayatına tecavüz ederek, onların resimlerini telefonu ile çekerek bazı havuz gazetelerine ilettiği bizzat Ahmet Hakan tarafından yazılmıştı. Bu özel hayata tecavüzcü kişi hakkında daha sonra Hürriyet’de bazı önemli haberler de yapılmıştı. Örneğin onlardan bir tanesi, belki de en önemlilerinden biri ‘’Memur Teoman’ın tutanağı’’ başlığı ile 12 Temmuz 2015 tarihinde çıkan haberdi. Bu haberde, Reza Zarrab’ın 17 Aralık soruşturması kapsamında yapılan dinlemelere takılan, Teoman isimli bir memurun bütün rüşvet tekliflerini reddetiği konuşmanın ispatı yapılmıştı. Teoman’ın gümrük tutanağı ilk kez yayınlanmıştı. Daha sonra ismi Teoman Coşkun Dudak olduğu anlaşılan Atatürk Havalimanı Kargo Müdür Yardımcısı, Gana’dan Türkiye’ye getirilen 64.5 milyon dolarlık 1.5 ton altın için devlete sahte evrak verildiğini tutanak altına aldığı ortaya çıkmıştı. O tutanak sayesinde devletin kasasına 57 milyon TL girdiği, aynı Hürriyet haberinde ifade edilmişti.
Zarrab, her nasıl olmuşsa o mavi sulardaki yatta başkalarının özel hayatına tecavüz etmesinden sadece 10 ay kadar sonra Amerikan yetkili kurumlarının ellerine düşmüştü. Kısa zamanda anlaşıldı ki Zarrab’ı Türk otoritelerinin izlemesinden çok önce, Amerika’nın New York eyaletinin güney bölgesinin başsavcısı Preet Bharara izlemeye koyulmuştu. 2010 yılından itibaren Amerikan federal devlet yetkilileri, Türkiye’de dönen çarkı, kendi ulusal çıkarlarına değdiği için gözetim altına almıştı. O zamandan beri de iğne ile kuyu kazar gibi, Amerikanın farklı kurumlarının yıllar süren zaman ve emekleriyle bu dava örülmüştü.
Sayilari belki de yüzlere varan Amerikalı yetişmiş devlet yetkilisi, Zarrab’ı ve çevresindeki çeteyi yıllarca izlemişti. Bunun böyle olduğu, 19 Mayıs günü ve daha sonra 1 Haziran günü Başsavcı Bharara’nın yayınladığı ve kefalete karşı çıkan görüşlerle bir daha ortaya çıkmıştı.
Öyle ki, 65 milyar dolar dolandırıcılıktan suçluluğu neredeyse kesin olan Madoff 10 milyon dolar kefaletle bırakılırken, Zarrab’ın 50 milyon dolarının kaderi henüz belli olmamıştı.
Zarrab ve beraber yıllardır çalıştığı çetenin Türkiye’de ve diğer ülkelerde çalıştıkları isimler çok üst düzey profillerden oluşuyor. Suçlulukları bizzat Amerikan mahkemelerinde ‘tespit’ edilmesi muhtemel bu kimselerin iddianamede sanık olarak kayıtları geçtikten sonra yurtdışı seyahatlerinin korkulu bir macera haline gelmesi bekleniyor.
Bu sanıklardan kimilerine ve bazı kurumlar suçlu bulundukları halde büyük cezalar gelmesi bekleniyor. Türkiye’nin ve Türk kurumların bu cezaları ‘reddetme’ imkanı olmadığı, ABD ile finansal ilişkilerinden dolayı biliniyor.
Sanıklardan diğer bazılarına ise Amerikan ulusal güvenliğine doğrudan yönelen tehdide yataklık yaptığı için hapis cezası istenebilecek.
Birçoklarının alınlarına Amerikalılar tarafından dolandırıcılık yapmış etiketi asılması bekleniyor.
Kısacası bu isimlerin uluslararası kariyeri bitecek.
Yine bu davada 100 milyar dolardan fazla bir paranın, çetenin çarkı ile, İran’ın ulusal güvenliğine hizmet ettiğinin ortaya çıkarılması bekleniyor. Bu, ABD'nin ulusal güvenliğine tehdit olarak algılanıyor ve aynı zamanda Türkiye'nin ulusal güvenliğini de zayıflatmış olması çok muhtemel. Bunun, Türk mahkemelerince bağımsız şekilde ileride karar vermesi beklenebilir
Ankara soruşturma hakkında
Beyaz Saray ile görüşmek istedi
Soruşturmadan haberi olan kaynakların verdiği bilgilere göre önceki hafta Ankara'dan Beyaz Saray’a ulaşılarak, bu davanın içeriği ile ilgili bilgi istendi ve davanın gidişatı hakkında görüşme talep edildi. Talep, Bharara'nın 25 Mayıs günü yayınladığı ve Zarrab'ın kefaletle serbest kalma talebine karşı yayınladığı 10 ekli ve 29 sayfalık karşı görüşü sonrası geldi.
ABD yönetimi ise Ankara’dan gelen bu davayı tartışma talebini ‘yargı bağımsızlığı’ ve 'güçler ayrılığı' ilkelerini hatırlatarak ve davanın sürecine siyasi iradenin dokunamayacağı cevabını vererek geri çevirdi. Bu teklif, Başsavcılığa iletilmedi dahi.
7 tanık
Bharara’nın Zarrab davasında, Türkiye’ye daha önce hiç yansımamış bir bilgi daha öğrenildi. Bu bilgiye göre Bharara’nın elinde sadece tapeler, banka hesapları, banka dekontları, çetenin para aklama çarkı hakkındaki kanıtlar vb. değil, Türkiye, Dubai ve İran'dan konuşmaya hazır en az 7 de tanık bulunduğu öğrenildi.
Soruşturmadan bilgisi olan kaynakların aktardığına göre bu tanıkların yıllarca süregiden bu çarkın işleyişi hakkında somut bilgileri bulunuyor. Bu 7 tanık arasında ise özellikle bir tanık, Türkiye’de yakın geçmişte Türk hükümetinin çok üst düzey bir mevkiinde ve Erdoğan’a yakın bir pozisyonda bulundu. Diğer bazı tanıkların ise farklı devlet birimlerinde çarkı izlediği ve ellerinde bilgilere sahip olduğu öğrenildi.
Bu tanıklar, haberleri olduğu, bazen bizzat izledikleri bu trafik ve aktörler hakkında Bharara’nın mahkemesinde konuşmaya hazır. Bir tanığın ile ise Bharara'nın ofisi ile görüşmeleri sürüyor. Bu tanıkların söyleceklerinin çete ve çark hakkında bizzat tanıklıklarıyla davanın gidişatını daha da kolay hale getirmesi bekleniyor.
İşte bu tarihi öneme sahip davanın ön duruşmaları başladı.
Berman ve Bharara
Davanın hakimi, Richard M.Berman, ABD’nin creme de la creme, 74 yaşında, ileride filmlere konu olmaya aday bir hakim. Kendisinin New York adliye çevrelerinde bir ‘hayran’ kitlesi var. Tarzı, konuşması, özellikleri ile nevi şahsına münhasır bir isim.
Dünyanın en etkili isimlerinden biri olarak TIME Magazine tarafından ilan edilmiş, ABD’nin en saygı duyulan başsavcılarından Bhrara ise Zarrab’ı, dile kolay, tam altı yıldır izliyor. Wall Street’in ‘şişko kedilerinden’ Hindistan’ın üst düzey diplomatlarına ve Rusya devletine ürkütmekten korktuğu hiçbir kesim olmadığını dosta düşmana ispat etmiş. Amerika’nın en mümtaz yargı şahsiyetlerinden biri.
Bir bölge federal başsavcısının hiçbir zaman asıl duruşmalar başlamadan ön celse veya konferans toplantılarına girdiği görülmediğini herhangi bir avukata açılacak telefonla öğrenilmesi mümkün iken bunu Başsavcıyı eleştirmek için kullanıldığını görmek böyle büyük bir dava adına üzülesi. Soru sormak halbuki bedava.
Bharara celseye gelmişti
Bharara ilk celseye gelerek, Zarrab’ın katıldığı 27 Nisan celsesini izlemişti. 2 Haziran’daki celse öğlen 1’e kaydırılmasından dolayı Bharara o gün gelemedi. Bharara’nın aynı gün 3’de bir başka dava hakkında basın konferansı olduğu için katılamadığı öğrenilebilirdi. O celse sabah 10’dan öğlen 1’e ertelenmese idi Bharara yine gelecek, mahkemenin arkasında bir kısmını veya hepsini izledikten sonra ayrılacaktı.
Türk halkının ulusal güvenliğini tehlikeye atarak yıllarca işler çevirmiş, İran’a yüz milyar doları bulan seviyede yardımları dokunmuş, İran’ın Devrim Muhafızlarına nefes aldırmış bu çetenin başını kıskıvrak yakalamış, yargılayan mahkemeye, mahkemenin yargıcı, başsavcısı dikkatle izlenmeye devam edilecek.
Adil yargının Amerikanı, Türkü, Arabı yoktur.
Adaletin olmadığı gibi.
Hırsızın milleti, dini, imanı yoktur.
Hırsızlığın olmadığı gibi.