T24 Dış Haberler
Fransız L'Express gazetesinin Baş Editörü Christian Makarian, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye konusunda Rusya ile aynı cephede yer alması ve ABD-İran geriliminde Tahran'a destekte bulunmasıyla 'çok şey kazandığı' yorumunda bulunarak, "Rusya’yla artan alışveriş, Türk akımı projesi, S-400 satın alınması ve Türkiye’de üretilmesi... Fakat bütün bunlar için ödenecek bir bedel var. Başka bir deyişle, Erdoğan kendini Putin’in pençeleri arasına aldı" dedi.
Makarian, 'Erdoğan Putin'in pençeleri arasında' başlıklı analizinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya'yla son zamanlarda gelişen ilişkileri çerçevesinde S-400 alma planlarını ve Türk Akımı projesi gibi gelişmelerin Türkiye için bedelinin 'Rusya'ya bağlı hale gelmek' olduğunu savundu. Makarian'ın 'Erdoğan, Putin'in pençeleri arasında' başlıklı analizi şu şekilde:
"Suriye’de Beşar Esad’ın askerleriyle, cihatçı gruplar arasındaki savaş yabancı odakların çıkarlarına dokunuyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı, Suriye’de kendisine Ruslar ve İranlılarla pazarlık etme olanağı sağlayacak bir etki bölgesi kurmayı düşünüyordu. Öyle bir şey olmayacak.
"Türkiye sınırında yaşanan kuşatma, Suriye’deki karışıklığın absürtlüğünü gözler önüne seriyor"
Rus hava kuvvetlerinin desteğini de alan Esad’ın orduları, sarsılmaz bir mantıkla cihatçıların son kalelerinden biri olan İdlib cephesinde savaşı yine üzerine çekti. Suriye’nin kuzey batısında yer alan, Türkiye’nin Hatay şehrinin sınırında yaşanan kuşatma, Suriye’deki karışıklığın absürtlüğünü gözler önüne seriyor. Kaybedecek bir şeyi olmayan cihatçılar ve hiçbir şeyin durduramayacağı ordu arasındaki savaş, oyundan çıkan batılı güçlerin gözleri önünde yaşanıyor.
Kartlar bu defa, El Kaide'nin Suriye kolu olan ve Nusra cephesi olarak bilinen, daha sonra El Kaide ile bağlarını kopardığını açıklayan Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) gücünü kırmak için açıldı. HTŞ, İdlib’de toplanmadan önce şüphesiz Şam’da Esad’ın askerlerine en çok sıkıntı yaratan gruptu.
Fakat, cehennemvari bir durum, bölgedeki yabancı güçlerin çıkarlarıyla çatışıyor. Erdoğan Türkiye’si El Nusra cephesinde başından beri Esad’a karşı silahlı mücadelenin öncüğünü gördü ve onlara kesin destek verdi. Katar da aynı şekilde Ankara’yla uyum içinde hareket etti. 2014 yılında İslam Devleti’nin hızla yayılmasından sonra, El Nusra, Esad’ın düşürülmesi dışında her türlü amacı güden hilafetle ayrılma yoluna gitti.
2016’da İslam Devleti’ne karşı savaşta Batılılar, Suriye Kürtlerini müttefikleri yaparken Türkiye, ABD’nin baskısı altında terörle mücadele kapsamında rehin vermek zorunda kaldı. El Nusra ise Türkiye’nin de baskısıyla El Kaide’den ayrılma yoluna gitti.
"Cihatçıları tasfiye etmek, Türkiye’ye yönelecek büyük bir göçe neden olacak; bu Erdoğan için kabul edilemez"
Şimdi? İdlib’de 3 milyona yakın kişi cihatçılar tarafından esir alındı. ‘Terörist yuvası’ haline gelen bölgeyi geri almak Suriye rejimi için çok önemli çünkü iki temel yol bu bölgeden geçiyor: Kuzey- güney ekseninde Şam- Halep yolu ve batı-doğu güzergahında Lazkiye-Halep yolu. Cihatçıları tasfiye etmek hali hazırda 3.5 milyon Suriyeli’nin bulunduğu Türkiye’ye yönelecek büyük bir göçe neden olacak. Bu Erdoğan için kabul edilemez fakat İdlib’deki başarısızlığı çok bariz ve bölgede Esad’ın bütün bunları bitirdiğini görmek isteyen müttefikler, Rusya ve İran sabırsız.
Mayıs 2017’de Astana’da Erdoğan, İdlib’deki teröristleri bastırmayı taahhüt etti ancak bu hiç gerçekleşmedi. İdlib’dekiler Suriye ordusuna saldırmayı bırakmadı ve Rus hava üssünü hedef aldı. İran Devlet Başkanı Hasan Ruhani ve Vladimir Putin’in artan baskısı üzerine Erdoğan, Suriye’nin kuzey batısında bir ‘güvenli bölge’ oluşturmak karşılığında İdlib’deki cihatçıları serbest bırakmayı ve Suriye’deki Kürtlerin pozisyonunu bozmayı amaçlıyor.
Kısa ya da orta vadede, Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye’deki umutları boşa çıktı. Vladimir Putin’le yakınlığı ve ABD’nin Tahran’a desteğini çekmesinde karşı tarafta bulunarak Türkiye Cumhurbaşkanı pek çok şey kazandı: Rusya’yla artan alışveriş, Türk akımı projesi, S-400 satın alınması ve Türkiye’de üretilmesi... Fakat bütün bunlar için ödenecek bir bedel var. Başka bir deyişle, Erdoğan kendini Putin’in pençeleri arasına aldı."