T24 Haber Merkezi
Türk Sanayici ve İşadamları Derneği ( TÜSİAD ) 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yaptığı açıklamada "Kadınların şiddete uğramadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı, özgürce yaşadığı bir dünya ve Türkiye hedeflemeliyiz" dedi. TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski de kadına şiddeti ve kadın cinayetlerini 'insanlık suçu' olarak nitelendirdi.
Yapılan yazılı açıklamada kadın ve erkeğin hak ve özgürlüklerde, fırsatlara erişimde ve temsilde eşitliğinin en başta insan hakkı olduğu belirtilirken "Hiçbir kadının şiddete uğramadığı, eğitim, iş ve özel yaşamında ayrımcılığa maruz kalmadığı, her kadının özgürce yaşadığı bir dünya ve Türkiye hedeflemeliyiz" denildi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski'nin kadına yönelik erkek şiddeti ve kadın cinayetlerini 'insanlık suçu" olarak nitelediğini açıklamada şu ifadelerine yer verildi.
"Özgürlük, demokrasi ve kalkınmanın anahtarı toplumsal cinsiyet eşitliğidir. Hem toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan, hem de bu eşitsizliği besleyen kadına yönelik erkek şiddeti ve kadın cinayetleri vicdanımızı yaralamaya devam ediyor. Şiddetle mücadelede tavizsiz tutum, kamu ve tüm toplum için vazgeçilmezdir.
Kadına yönelik erkek şiddeti ve kadın cinayetleri insanlık suçudur. İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun şiddeti önleme ve şiddetle etkili mücadele etme hedefinin tam anlamıyla hayata geçirilmesi kritik önemde. Kadınların hayatını, umutlarını elinden alan, ömür boyu tamiri zor yaralar açan şiddetle mücadelede kamunun tüm birimleri ve tüm toplum olarak kararlı duruş sergilemeliyiz.
Kadına yönelik erkek şiddetini etkili bir mücadele ile sona erdirdiğimiz, kadınların eğitim, çalışma hayatı ve karar alma mercilerine eşit katılımını sağladığımız bir Türkiye’nin daha demokratik ve daha kalkınmış bir ülke olacağına inanıyoruz.
Unutmamalıyız ki kadınların hayatın her alanında aktif ve eşit katılımını sağlamak insani, sosyal, demokratik ve ekonomik gelişmişliğin başlıca ölçütüdür. Dünyanın içinden geçtiği tüm dönüşümlerin eşiğinde, eşitlikçi bir anlayışı hayata geçirmek ve bu anlayışı her koşulda kalıcı kılmak öncelikli olmalıdır.
Bir yandan tüm dünyada kadın-erkek eşitliğinde sağlanan kazanımlar pandeminin etkisiyle geriye giderken, diğer yandan giderek artan sayıda kadın liderin ülkeler, uluslararası örgütler ve ulusal-yerel karar alma mekanizmalarında sorumluluk alması gelecek için umut vaad ediyor. Ülkemizde de kamu, özel sektör, üniversiteler ve sivil toplum örgütlerinin yönetimlerinde daha fazla kadının yer alması için ulusal ve kurumsal düzeyde kararlı politikalar izlenmesi gerekiyor.”