Karar yazarı Etyen Mahçupyan, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimiyle ilgili olarak "Gülenci darbeyi başta AK Partililer olmak üzere halkın özverisi ve bilinci durdurdu. Siyasetin zaafını yitirilen hayatlar kapadı. Ancak laik kesimin sıradan insanları, medyası ve partisi direnişe sahip çıkmasaydı, ya ölenler öldükleriyle kalır ve iktidar çöker, ya da iç savaşa gidilir ve ülke Suriye’den beter olurdu" dedi.
Mahçupyan daha önce "Darbe gecesi laik kesimin ortasından ‘çatladığı’, bir bölümünün yeniden ‘halk’ olduğu andır" demişti.
Etyen Mahçupyan'ın "Gerekli dersi aldık mı?" başlığıyla yayımlanan (23 Ağustos 2016) yazısı şöyle:
Bir yıl önce CHP ile koalisyona karşı çıkan bazı AK Partililerin şimdi CHP’yi yanlarına çekmeyi önemsemeleri çok olumlu bir durum. Çünkü CHP ile koalisyon yapmamanın önemli gerekçelerinden biri bu partinin Gülen örgütü ile yakın ilişki içinde olduğu iddiasıydı. Herhalde bir yıl içinde CHP’de radikal bir değişim olmadı… Gülen’in ne olup ne olmadığını 2013 sonundan bu yana zaten biliyorlardı. Açıkçası Gülen hem CHP’nin hem de AK Parti’nin farklı dönemlerde işine yaramış ama 2015 yılına gelindiğinde her ikisi için de çok maliyetli
olmuştu.
***
Darbe girişimi ile olayın vahameti tabi ki arttı, ama şu anki farklılık esas olarak AK Parti’nin ‘idrakinden’ kaynaklandı. İktidar Türkiye’yi yönetmede öngöremediği zayıflıklara sahip olduğunu anladı ve CHP’yi yanında istedi. İyi de, Gülen bu tehlikeli noktaya son bir yıl içinde gelmiş değil. Zarar verme potansiyeli yıllardır biliniyor... Kısacası 2015 yazında da AK Parti’nin karşısında aynı tehlike vardı, ama ya önemsenmedi, ya yanlış tahlil yapıldı, ya da muhtemel iktidarın cazibesi daha ağır bastı.
Bir yıl öncesinde Gülen’in darbe yapma ihtiyacı yoktu. Açık siyasi kurumsallaşmaya gitmeden, bürokrasi ve siyasetin aktörlerine nüfuz ederek, ülke yönetimi, toplumsal yönelim ve düşün/inanç çerçevesi üzerinde vesayet oluşturmak isteyen bir örgüt bu… Zamana yayılmış bir sızma ve istila hareketi. O noktada AK Parti/CHP koalisyonu bir yandan siyasi gerilim sürdürülürken hayata geçirilseydi, AK Parti’ye Batı ile ilişkiler, ekonomi ve Kürt meselesinde yararlı olurdu ama Gülen’in üzerine gidilmesi mümkün olmazdı. Buna karşılık Gülen de koalisyon iktidarında darbeye zaten teşebbüs etmezdi. Çünkü AK Parti’ye karşı bir darbeyi dünya nezdinde ‘meşru’ göstermek kolaydır. Ama CHP’nin de içinde olduğu bir iktidara darbe yapmayı ‘meşru’ göstermekte çok zorlanırsınız.
***
Peki, böyle bir koalisyonun Gülencileri devletten temizlemesi mümkün müydü? Söylediğim üzere, iki parti arasında gerilim devam etseydi imkansızdı. Ama ya koalisyon samimi, dürüst ve açık bir işbirliği üzerine otursaydı? Ya iki taraf da gerçekten bu işbirliğini isteseydi? Gülen tehlikesini, PKK ve IŞİD ile birlikte düşünür, bunlara ekonomi ve dış politika sorunlarını eklerseniz normali herhalde partilerin bu imkana ciddiyetle eğilmesi olurdu. Böyle bir zemin üzerinde kurulduğu takdirde de Gülencilerin devletten temizlenmesi tüm dünya için meşru hale gelirdi. Kimseler ölmeden, binlerce kişi sakatlanmadan…
Bugün bazı AK Partililer koalisyon olsaydı Gülencilerin ‘kazanacağını’ söyleyerek kendilerini rahatlatmaya çalışıyor. Unutmayalım ki Gülenciler asıl AK Parti iktidarı altında kazançlı çıktılar. Orada kendilerine doğal bir zemin buldular. Ne var ki ne iktidar ne de muhalefet soruna hak ettiği ciddiyetle yaklaşmadı. Ciddiyetin ima ettiği adımlar atılmayıp dar bir ‘siyaset’ anlayışıyla kalındı. Herhalde şimdi bunun sorumluluğunu birbirimize yıkacak halimiz yok...
Gülenci darbeyi başta AK Partililer olmak üzere halkın özverisi ve bilinci durdurdu. Siyasetin zaafını yitirilen hayatlar kapadı. Ancak laik kesimin sıradan insanları, medyası ve partisi direnişe sahip çıkmasaydı, ya ölenler öldükleriyle kalır ve iktidar çöker, ya da iç savaşa gidilir ve ülke Suriye’den beter olurdu.
***
AK Parti daha uzun süre tek başına iktidar olabilir. Ama ülkeyi yönetebilmek farklı bir iş… Muhalefetle sahici bir ilişkinin kurulması, Meclis’e bağımsız kişiliğinin teslim edilmesi ve siyasete bencilce bakma alışkanlığımızın kenara konması gerekiyor.
Önemli not: Asgari Fetocu ahlak düzeyinde olan yandaş köşe yazarı trollere bu hafta içinde cevap yazacağım…