Mahfi Eğilmez*
Bir önceki yazımda yeni yayınlanan IMF verilerini ele alarak dünya ve Türkiye ekonomisinin görünümünü ele alıp karşılaştırmalı olarak incelemeye çalıştım. Bu yazımda da Türkiye’nin finansal durumunu ele alıp değerlendirmeye çalışacağım.
Borç stoku
Türkiye’nin borçluluk durumu aşağıdaki tabloda özetle gösteriliyor.
Milyar TL
|
2002
|
2016
|
2016 GSYH (%)
|
KAMU KESİMİ BORÇ STOKU
|
271,6
|
803,8
|
31,0
|
Toplam Hazine Borç Stoku
|
242,7
|
759,6
|
29,3
|
İç Borç Stoku
|
149,9
|
468,6
|
18,1
|
Dış Borç Stoku
|
92,8
|
291,0
|
11,2
|
KİT Borçları
|
27,6
|
38,0
|
1,5
|
İç Borçları
|
15,8
|
31,8
|
1,2
|
Dış Borçları
|
11,8
|
6,2
|
0,2
|
Belediyelerin Banka Borçları
|
1,3
|
15,0
|
0,6
|
ÖZEL KESİM BORÇ STOKU
|
94,4
|
2.149,30
|
83,0
|
Finansal Kuruluşlar Hariç Dış Borçlar (Milyar USD)
|
30,7
|
137,2
|
16,0
|
Özel Kesim Kredi Borç Stoku (Bankalar hariç)
|
87,8
|
1.709,5
|
66,0
|
Hanehalkının Borçları
|
6,6
|
439,8
|
17,0
|
KAMU KESİMİ + ÖZEL KESİM BORÇ STOKU
|
366
|
2.953,10
|
114,0
|
Tabloya göre kamu kesimi borç stoku GSYH’nın yüzde 31’ine denk geliyor. Bu oran, Türkiye’nin aralarında bulunduğu gelişmekte olan ekonomiler grubunda yüzde 48,6’dır. Buna göre Türkiye, gruba göre iyi konumdadır. Buna karşılık özel kesim borç stoku 2002’den bu yana hızla artarak GSYH’nın yüzde 83’üne yükselmiş bulunuyor ve bu görünümüyle oldukça sarsıcı bir sıçramaya işaret ediyor. Borç stokunun tamamı ise GSYH’nın üzerine çıkmış görünüyor (yüzde 114.)
Bu tablo bize borç sorununun büyüdüğünü ve özel kesim şirketleri ve hanehalkları açısından giderek önemli bir sorun haline geldiğini gösteriyor.
Hazine garantileri
Hazine, kamu kurum ve kuruluşlarına verdiği çeşitli garantilerin yanı sıra yap – işlet – devret projeleri çerçevesinde özel kesim kuruluşlarına da garantiler vermeye başladı. Eskiden bu garanti yalnızca üretilen mal ya da hizmetin yeterince satılamaması halinde kalan miktarın Hazinece bedelinin ödenmesi ile sınırlıyken son dönemde dış borçlanmayı da kapsayacak biçime getirildi. Bu garantilerin içeriğini aşağıda kısaca özetledikten sonra tablo olarak sunalım.
Hazine Geri Ödeme Garantisi: KİTler, sermayesinin yarıdan fazlası kamu kesimine ait kuruluşlar, fonlar, kamu bankaları, yatırım ve kalkınma bankaları, büyükşehir belediyeleri, belediyeler ve bunlara bağlı kuruluşlar ile diğer yerel yönetim kuruluşları lehine bu kuruluşların dış finansman kaynağından sağladıkları dış borçlarının geri ödenmesi hususunda verilen garantilerdir.
Hazine Karşı Garantisi: Bu sayılan kuruluşların borçlu sıfatıyla uluslararası piyasalardan temin edecekleri finansman imkânları için bir dış finansman kaynağı tarafından verilen garantiye karşı verilen garantiler, yap-işlet devret, yap-işlet ve işletme hakkı devri ile benzeri finansman modelleri kapsamında gerçekleştirilecek projeler için verilen garantilerdir.
Hazine Ülke Garantisi: Yabancı ülkelerin herhangi bir dış finansman kaynağından sağlayacakları finansmanın geri ödenmesi hususunda verilen garantilerdir.
Hazine Yatırım Garantisi: Yap-işlet-devret, yap-işlet ve işletme hakkı devri ve benzeri finansman modelleri kapsamında ilgili mevzuat hükümlerine dayanan ve bunlarla sınırlı olmak üzere verilen garantilerdir.
Bu çerçevede 2016 sonuna kadar verilen garantilerin dökümü aşağıdaki listede gösteriliyor.
Garanti Verilen Kurum
|
2006
|
2016
|
Kamu Kesimi
|
2.281
|
9.200
|
Genel Yönetim
|
1.022
|
992
|
Finansal Kuruluşlar
|
79
|
7.416
|
Finansal Olmayan Kuruluşlar
|
1.180
|
792
|
Özel Kesim
|
2.021
|
3.156
|
Finansal Kuruluşlar
|
1.489
|
3.156
|
Finansal Olmayan Kuruluşlar
|
532
|
0
|
Tabloya göre Hazine garantileri 10 yılda 4 kat artmış görünüyor. Gündemdeki projeler yaşama geçtikçe bu miktarın yükseleceğini tahmin ediyoruz.
Finansal kesim dışındaki kesimlerin döviz pozisyon açıkları
Finansal kesiminin döviz pozisyonunu hariç tutarak bakarsak özel kesimin (reel kesim) 2002 yılı ile karşılaştırmalı döviz pozisyonu aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
|
2002
|
2017/1
|
Varlıklar
|
25.100
|
103.518
|
Yükümlülükler
|
- 31.638
|
- 304.672
|
Net Döviz Pozisyonu
|
-6.538
|
-201.154
|
Tabloya göre bankalar, sigorta şirketleri gibi finans kuruluşları dışında kalan reel kesim kuruluşlarının dış yükümlülükleri dış varlıklarının oldukça üzerinde bulunuyor ve bu fark son 15 yılda inanılmaz miktarda artmış buna göre reel kesimin döviz açık pozisyonu 201,2 milyar USD düzeyine yükselmiş görünüyor.
Dış finansman ihtiyacı
Türkiye’nin Şubat 2017’den başlayarak önümüzdeki bir yıl içinde ihtiyaç duyacağı dış finansman miktarı aşağıdaki tabloda gösteriliyor.
Milyon USD
|
Şubat 2017
|
Kamu Kesimi
|
26.571
|
Genel Yönetim
|
5.342
|
Finansal Kuruluşlar
|
20.886
|
Finansal Olmayan Kuruluşlar
|
343
|
TCMB
|
817
|
Özel Kesim
|
133.795
|
Finansal Kuruluşlar
|
80.727
|
Finansal Olmayan Kuruluşlar
|
53.068
|
Mevcudun Yenilenmesi İçin Gereken Miktar
|
161.183
|
Mevcut dış borçların, kredilerin, mevduatın vb yenilenmesi ihtiyacını gösteren bu tabloya önümüzdeki bir yıl içinde ortaya çıkacağı tahmin edilen yaklaşık 35 milyar USD tutarındaki cari açığı da eklersek bir yıl içinde bulunması gereken dış finansman miktarı (161,2 + 35 =) 196,2 milyar USD olarak karşımıza çıkıyor.
Bir yıl içinde 196 milyar USD tutarındaki bir dış finansman ihtiyacı (GSYH’nın yaklaşık olarak yüzde 25’i) oldukça yüksek bir miktardır.
Türkiye’nin kredi notları
Bir ekonominin finansman durumu, özellikle de dış finansman durumu ele alınırken o ekonominin kredi notunun ele alınması da önem kazanır. Çünkü sonuçta o kredi notlarına göre bu dış finansman realize edilecek, maliyeti ona göre belli olacaktır. Türkiye’nin üç büyük reyting kuruluşu nezdindeki kredi notları aşağıdaki tabloda gösterildiği gibidir.
Reyting Kuruluşu
|
Kredi Notu
|
Standard and Poor’s
|
BB (negatif)
|
Moody’s
|
Ba1 (durağan)
|
Fitch
|
BB+ (durağan)
|
Bu kredi notlarının anlamı şudur: “Yakın dönemde az etkilenecek olsa da ters ekonomik koşullarda büyük belirsizliklerle karşılaşması olası.” Negatiflik daha kötümser bir durumu, + daha iyimser bir durumu sergiliyor.
Değerlendirme
Buraya kadar Türkiye’nin finansal durumunu kamu kesimi ve özel kesimle elde mevcut sayılara ve oranlara göre ele almaya çalıştık. Görüntü parlak değildir. Türkiye, eldeki verilere göre zor bir finansman tablosuyla karşı karşıya bulunmaktadır. Zaten o nedenledir ki kırılgan beşli olarak adlandırılan gruba (Brezilya, Hindistan, Endonezya, Güney Afrika ve Türkiye) katılmaktadır.
Böylesine zorlu bir finansman tablosunu aşabilmenin yolu riskleri düşürecek adımlar atmaktan geçmektedir. Bu adımların ilki riskleri artıracak açıklamalar ve söylemlerden kaçınmaktır. Bu, gerek şart olsa da yeter şart değildir. Yeter şart gerçek anlamda yapısal reform olarak kabul edilen düzenlemeleri yapmaktır. Ne var ki son dönemde yapılan açıklamalara bakılırsa bu düzenlemelerin yapılması kolay görünmemektedir. Bunu anlayabilmenin en kolay yolu yapılan Anayasa değişikliğine bakmaktır. 1982 Anayasasında son referandumla yapılan değişikliklere bakılınca yapısal reformdan aynı şeyleri anlamadığımız çok açık bir biçimde ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Bu duruma bakınca Türkiye’nin daha da sıkıntılı bir ekonomik ve finansal yapıya doğru ilerleyeceğini tahmin ediyor olmamız kötümserlik olarak nitelendirilmemelidir.
*Bu yazı mahfiegilmez.com'da yayımlanmıştır.