Mahfi Eğilmez
Yakın zamana kadar çok yaygın kullanılan bir söylem vardı: “Paradan para kazanmak.” Sanırım önce siyasetçiler kullanmaya başladı bu söylemi sonra bütün topluma yayıldı. Bu söylemle kastedilen şey parasını bir üretim işinde kullanmak yerine mevduata yatırıp faiz elde etmeyi tercih etmekti. Ekonomi bilimi açısından tamamen boş bir söylemdi bu aslında. Çünkü parayı eğer yastık altına döviz, altın vb. formlarında saklamamışsanız bir üretim işinde kullanmanızla bankaya mevduat olarak yatırmanız arasında bir fark yoktur. Banka, o parayı yemez, yırtmaz, yok etmez. Ya üretim yapmak isteyen ya da tüketim için kullanmak isteyen birisine kredi olarak vermek zorundadır. Aksi takdirde zarar eder. Krediyi üretim amacıyla alan üretim yaparak ekonomiye katkıda bulunur. Tüketim amacıyla alan da harcayarak talebi artırır, bir süre sonra talep artışı arzın da artmasına yol açar. Yani bankaya yatırılan para bir yandan sahibine faiz kazancı sağlarken bir yandan da üretim – tüketim – üretim zinciri yoluyla üretim artışı yoluyla ekonomiye katkı sağlar. Bu zincirde faiz geliri elde edilmesi reel faizin (yani enflasyondan arındırılmış faiz gelirinin) pozitif olmasına bağlıdır.
Eğer bankaların mevduata verdiği faiz, enflasyonun altındaysa o zaman negatif reel faiz söz konusu olur ve tasarruf sahibi bir getiri elde edemez hatta kayba uğrar. Her ne kadar reel faiz hesabı asıl olarak bugünkü nominal faiz ile gelecekteki (beklenen enflasyonu) esas alırsa da biz aynı formülü kullanarak bir yıl öncesinden bugüne gelen yapıya bakalım. Formülümüz şudur:
Şubat 2023’de Gerçekleşmiş Reel Faiz = (1 + Şubat 2022’deki Nominal Faiz) / (1 + Şubat 2023’deki Enflasyon) – 1
Şubat 2022’de bankaların verdiği nominal faiz yüzde 20 idi. Bugünkü enflasyon da yüzde 65 olduğuna göre bu değerleri yerlerine koyalım:
Şubat 2023’de Gerçekleşmiş Reel Faiz = (1 + 20) / (1 + 65) – 1 = 0,27
Buna göre parasını bir yıl önce bankaya mevduat olarak yatıran kişi, yüzde 27 eksi faiz almış yani satın alma gücünü enflasyona göre koruyamamış demektir. Bir başka ifadeyle paradan para kaybetme olgusu yaşamıştır. Bu dediklerimizi sayılara dökelim. 2022 Şubat başında 100 TL’sini bankaya yüzde 20 faizle bir yıllığına yatıran bir kişi düşünelim. Bu kişi 2023 Şubat başında bankadan anapara + faiz olarak 120 TL alacak demektir. Aynı dönemde enflasyon yüzde 65 olduğuna göre bu kişinin eline geçen paranın değeri şöyle hesaplanabilir:
100 – 65 = 35 + 20 = 55 TL.
Demek ki bu kişi bir yıl önce 100 TL olan satın alma gücü yerine bugün (faiz aldığı halde) yalnızca 55 TL’lik satın alma gücüne sahiptir. Yani satın alma gücünün yüzde 45’ini kaybetmiştir.
Buna karşılık aynı tarihte aynı bankadan kredi almış bir kişinin durumu farklıdır. 2022 Şubat ayında bankadan yüzde 30 kredi faiziyle bir yıl vadeli 100 TL kredi alan ve bu parayla 100 TL değerinde bir mal satın alan kişi bir yılın sonunda bankaya faiziyle birlikte 130 TL ödeyecek demektir. Satın aldığı malı fiyatı enflasyon nedeniyle 165 TL olmuşsa bu malı kredi kullanarak almak suretiyle 100 TL yerine (135 – 65 =) 70 TL’ye almış olmaktadır.
Bu durum bize bankaya para yatıranın zararlı, bankadan kredi kullananın kazançlı çıktığını açık biçimde gösteriyor.
Burada kullandığımız enflasyon verileri TÜİK’in verileridir. Bunların yerine gerçeğe çok daha yakın olan ENAG verilerini koyduğumuzda durum çok daha feci çıkacaktır.
Paradan para kazanmanın paradan para kaybetmeye dönüşmesi son üç yılın olgusudur. Enflasyonun hızla yükselmesi, buna karşılık faizlerin ve kurun baskılanması böyle bir olgunun ortaya çıkmasına yol açmış bulunuyor.
Bu uygulamanın sonucu tasarruf sahibinden borçlulara servet aktarımı olarak kaşımıza çıkıyor.
Bu yazı, Mahfi Eğilmez'in kişisel bloğundan alınmıştır.