Pandemi nedeniyle turist sayısı düşen Mardin'de işsizlik sayısı yükseldi. Mardin'de her iki üç esnaftan birinin ataması yapılmayan öğretmen olması ise dikkatleri çekiyor.
Resmi verilere göre 2020 yılında yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı’na (KPSS) 439 bin öğretmen adayı girdi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2021 yılı içinde açıkladığı rapora göre ise, Türkiye’de 108 bin öğretmen açığı bulunuyor. MEB, mevcut açığa rağmen 2021 yılında sadece 20 bin öğretmen atamasının yapılacağını duyurdu. Ataması yapılmayan öğretmenlerin sayısının gerçekte 700 binlere dayandığı ifade edilirken, bu sayının 2023 yılında bir milyonu bulması bekleniyor. Atama bekleyen öğretmen adaylarının ataması yapılmıyorken, MEB’in açıkladığı rakamlara göre iş güvencesiz ücretli öğretmenlerin sayısı 80 bin 583. Öğretmenler, ücretli öğretmenliğin kaldırılmasını ve bütün ücretli öğretmenlerle birlikte atama bekleyen öğretmenlerin de iş güvenceli kadrolara atanmasını talep ediyor.
Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nın haber portalı, Gazetecilik Platformu'ndan Metin Yoksu'nun haberine göre, Türkiye’de işsizliğin yoğun olduğu kentler arasında yer alan Mardin’de, üniversite mezunlarının oranı TÜİK verilerine göre yüzde 11,6 civarında. Mardin’le birlikte Kızıltepe, Nusaybin gibi ilçelerde son yıllarda okuryazarlık oranlarında gözle görülür bir artış yaşanıyor. Ancak bu artışa işsizlik oranlarının da eşlik ettiği gözleniyor. İşsizlik oranlarındaki artışın temel nedenlerinden biriyse ataması yapılmayan öğretmenler. Belki çalışıyor göründükleri için işsizlik istatistiklerine girmiyor olabilirler, ancak Mardin’de ataması yapılmayan öğretmenler, mecbur kaldıkları için meslekleriyle alakası olmayan pek çok işte çalıştıklarını anlatıyorlar.
"Düşünün gençsiniz, gezmek istiyorsunuz, ama imkânınız yok"
Mardin’in ara sokaklarında, evinin önünde bulunan kaldırım taşlarının sökülmesine tepki göstererek belediye yetkililerine taleplerini ilettiği sırada tanıştığımız Kadir Atasoy, 2013 yılında sınıf öğretmenliği bölümünden mezun olduğunu, fakat 8 yıldır atamasının yapılmasını beklediğini söylüyor. Geçim kaygısına düşen Kadir, evli olduğuna ama çocuk yapmaya cesaret edemediğine dikkat çekiyor. Bir çocuğunun olmasını çok istediğini, fakat bebek mamasından bebek bezine kadar her şeyin ateş pahası olduğunu, son yıllarda bunlara yüzde yüze varan zam yapıldığını hatırlatan Kadir, ücretli öğretmenlikten aldığı maaşın asgari ücret kadar bile olmadığını dile getiriyor ve bu defa o soruyor: “Sen olsan bu şartlarda çocuğun olsun ister misin, istemez misin?” Dört yıl üniversitede eğitim gördükten sonra tek hayalinin öğrencilere kavuşmak olduğunu dile getiren Kadir, “Düşünün onca yıl bir amaç için okuyorsunuz, bir hayaliniz var ama 8 yıldır süren ve daha ne kadar süreceği belli olmayan bir kâbus yaşıyorsunuz.” diyerek yaşadığı deneyimin zorluğunu iki cümlede özetliyor. 8 yıldır çeşitli işler yaparak hayatını kazanmaya çalıştığını anlatan Kadir, yaşadığı geçim sıkıntısının büyüklüğünü şöyle dile getiriyor: “Eşimle birlikte kıt kanaat geçinmeye çalışıyoruz. Bakın bugün kiraların en ucuzu 1000 TL, tabii ona da ev derseniz. Eşimle birlikte çalışıyoruz, sabit bir gelirimiz yok, kimi zaman ay sonunu dahi getiremiyoruz. Yağın, unun, şekerin fiyatı ortada. Düşünün gençsiniz, gezmek istiyorsunuz, ama imkânınız yok. Fakat dünyanın öbür ucundan insanlar sizin memleketinize gelip gezebiliyor. Adaletsizliğin resmi burada bile ortaya çıkıyor. Bazen korkuyoruz arkadaşlarımız bizi düğününe nişanına çağıracak diye. Malum, yaşıtlarım sırayla evleniyor; onlar da borç harç içinde, aynı bizde olduğu gibi. İki çeyrek altın alsanız bir aylık kazancınız veya mutfak masrafınız olduğu gibi gidiyor. Neyse ki pandemi var da, kimse düğün yapamıyor”.
Turistlere tespih satarak geçimini sağlamaya çalışan Kadir, Türkiye’de eğitime önem verilmediğini, boşuna okumuş olduğunu düşünmeye başladığını ve tam da bu nedenle ülkenin gelişemediğini düşünüyor.
"Beni idare edecek kadar bir kazanç yeter de artar"
Kadir, Eski Mardin’in en işlek caddesini işaret ederek, buradaki dükkânlarda çok sayıda atanamayan öğretmenin çalıştığını iddia ediyor. Bu iddianın gerçekliğini anlamak için cadde üzerindeki dükkânlara uğramaya devam ediyoruz ve bir kadının işlettiği ender dükkânlardan birine rastlıyoruz. Burası bir butik ve butiği işleten 30 yaşındaki Ceren Yılmaz. Hazır giyim ürünlerinin yanı sıra Mardin’in geleneksel kıyafetlerini, birbirinden güzel Mardin fotoğraflarını ve bir kadın kooperatifinin ürünlerini satarak geçimini sağlamaya çalışan Ceren’in Adalet Bölümü mezunu olduğunu öğreniyoruz. Eğer atanabilmiş olsaydı Ceren, adalet öğretmeni olacaktı. Türkiye’de adalet öğretmeni olmanın iki kat daha zor olduğunu anlatan Ceren, atanamama deneyimini ve bu deneyimin sonuçlarını şöyle dile getiriyor: “Adaletsiz bir düzende adalet anlatmak daha zor. Atamanın yapılması ise iki kat daha zor! O yüzden ben de İzmir’den buraya geldim, burada yaşamımı idame ettirmeye çalışıyorum. Hayatın kendine göre bir adaletsizliği var. O yüzden yıllardır fazla bir şey istemeden ayaklarımın üstünde duruyorum. Beni idare edecek kadar bir kazanç yeter de artar”. Kendisini idare edecek kazancın ne kadar olduğunu sorduğumuzda ise Ceren, “Müzikle uğraşıyorum yıllardır. Tamam, öğretmen olamadık ama hayallerimizi de bırakmadık. Kazançtan bunu anlayabilirsiniz. Ama sadece ben değil. Belki benim için hayat biraz daha kolay. Evli olanlar, ailesine bakanlar, yüz binlerce öğretmen var bu ülkede ve öğretmenlerin hepsi de öğrencilerinden uzakta” diyerek yaşadığı adaletsizliğe dikkat çekiyor.
“Bu ülkede herkes edebiyat yapıyor zaten, bize ihtiyaç yok!”
"Ülkede herkes edebiyat yapıyor zaten, bize ihtiyaç yok"
Ceren ile sohbet ettiğimiz dükkânın elli metre ilerisinde, 32 yaşındaki Edebiyat Öğretmeni Murat Elvan ile karşılaşıyoruz. Murat’la sohbete başlar başlamaz, onun artık atanamamayı şaka konusu haline getirdiğini anlıyoruz. Atanamadığı için öğrencilerine edebiyat öğretme fırsatı bulamayınca “işletmeye” karar verdiğini dile getiren Murat, turistik kafe işleterek geçimini sağlıyor. Murat atanamama deneyimini ve ülkeye dair gözlemlerini yarı ironik yarı dramatik bir dille anlatmaya devam ediyor: “Bu ülkede herkes edebiyat yapıyor zaten, bize ihtiyaç yok. Bu ülkenin bir an önce öğretmen sayısı çoğaltılmalıdır. İnanın bunu kendim için veya ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmen için değil, bu ülkenin geleceği için istiyorum. Eğitim derken ana dilde, bilimsel bir eğitimden bahsediyorum. Bunlar en doğal hakkımız. İstemek de hakkımız, almak da. Eğitime verilen önem artarsa adalet de sağlanır, ülke de kalkınır, her şey çok güzel olur sizin anlayacağınız. Ama sanırım bunu istemiyorlar. Bakın, ücretli öğretmenlik diye bir şey icat edilmiş. Bir öğretmen haftada 30 saat çalışsa bile asgari ücreti kazanamıyor. İşte böyle adaletsiz bir düzende yaşıyoruz”.
"Türkiye’nin dört bir yanında yüz binlerce öğretmen öğrencilerinden uzak"
Öğretmenlerin yanından ayrıldıktan sonra, Eğitim-Sen Mardin Şube Başkanı Mustafa Bozan ile durum değerlendirmesi yapmak istedik. Bozan’a Mardin’de ataması yapılmayan kaç öğretmen olduğunu ve konuyla ilgili verilerin kendilerinde olup olmadığını sorduk. Bozan, Eğitim-Sen Merkez teşkilatının bu verileri istediğini, fakat bakanlığın da valiliklerin de bu verileri kendileriyle paylaşmadığını anlattı. Ortada, atanamayan öğretmenlerle ilgili şeffaf bir bilginin olmadığını dile getiren Bozan, “Bu veriler elimizde olsa, biz de eğitimin daha nitelikli olması açısından yol haritaları çizer, bunları da gerekirse bakanlık ile paylaşırız. Ama bu istenmiyor. Hükümet ücretli öğretmenlik sistemiyle öğretmenleri ucuz iş gücü olarak değerlendiriyor. Bakın, Mardin’in Nusaybin ile Kızıltepe ilçelerinde son yıllarda üniversite mezunlarında, özellikle öğretmen sayılarında artış var. Bunlar da ataması yapılmayan öğretmenler ve aynı zamanda gizli işsizlerdir. Mardin genelinde sınıf derslikleri ortalaması 40 öğrenci, oysa olması gereken 20’li sayılardır. Mardin’de birçok okula acilen ek binalar yapılmalı, sınıflar daha az mevcutlu olmalı ve daha fazla öğretmen alınmalı. Buradan yola çıkarak bunun tüm Türkiye’de ihtiyaç olduğunu söylemekte fayda var. Ama bu yöntem bile, bugün aslında ‘Kaç öğretmene ihtiyaç var?’ sorusunun gerçek cevabını maalesef öldürüyor. Sadece Mardin’de değil, Türkiye’nin dört bir yanında yüz binlerce öğretmen öğrencilerinden uzak, eğitime katkı sunmaya hazır bekliyor. Siz üniversitelerde eğitim fakültesi açıyorsanız bunları da istihdam etmek zorundasınız.” diyerek devletin sorumluğuna dikkat çekti.