Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başbakanlık görevini üstlendiği dönemdeki ilk Başbakanlık Müsteşarı olan Ömer Dinçer, geçtiğimiz günlerde açıklanan PISA sonuçlarıyla ilgili olarak "Hem matematikte hem de fen bilimlerinde 2011 yılına göre bir miktar iyileşme görülüyor. Ancak her iki derste de uluslararası orta nokta olarak kabul edilen 500 puanın altındayız. Uluslararası sıralamada yerimiz oldukça gerilerde ve üstelik en yüksek puanı alan ülkelerle aramızdaki stratejik açıklık oldukça fazla" dedi.
Ömer Dinçer'in "PISA, TIMSS ve PIAAC bize neler söylüyor? (II)" başlığıyla yayımlanan (19 Aralık 2016) yazısı şöyle:
Geçtiğimiz hafta PISA sonuçlarını kendi içinde tahlil etmiştim. Bugün TIMSS (Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması) sonuçlarına kısaca değinmek istiyorum. TIMSS, merkezi Hollanda’da bulunan, Uluslararası Eğitim Başarılarını Değerlendirme Kuruluşu (IEA-International Association for the Evaluation of Educational Achievement) tarafından yürütülen ve 4 yılda bir gerçekleşen tarama çalışmasıdır.
TIMSS, 4. ve 8. sınıf matematik ve fen alanında genel olarak müfredatta yer alan bilgi ve becerileri ölçüyor. Türkiye bu değerlendirmeye, 2000 yılından beri 8. sınıf düzeyinde, 2011’den bu yana da 4. sınıf düzeyinde katılıyor.
Türkiye’nin matematik başarı ortalaması, 4. sınıf düzeyinde 483 puan ile 49 ülke arasında 36. sırada, 8. sınıf düzeyinde ise 458 puan ile 39 ülke arasında 24. sırada; fen bilimleri başarı ortalamasıysa, 4. sınıf düzeyinde 483 puan ile 47 ülke arasında 35. sırada, 8. sınıf düzeyinde 493 puan ile 39 ülke arasında 21. sırada yer almaktadır.
Hem matematikte hem de fen bilimlerinde 2011 yılına göre bir miktar (6 ile 20 puan arasında) iyileşme görülüyor. Ancak her iki derste de uluslararası orta nokta olarak kabul edilen 500 puanın altındayız. Uluslararası sıralamada yerimiz oldukça gerilerde ve üstelik en yüksek puanı alan ülkelerle aramızdaki stratejik açıklık oldukça fazla.
TIMSS sonuçlarına göre; Singapur, Güney Kore, Tayvan, Japonya gibi Doğu ülkeleri açık ara önde. Rusya, Kazakistan ve Slovenya gibi ülkeler ise 2011 yılına göre ciddi bir sıçrama yaparak öğrenci başarısını yükseltmiş.
Türkiye’nin uluslararası değerlendirmelerde öğrenci başarısında gösterdiği gelişme, hiç tatmin edici değil. Hem PISA hem de TIMSS sonuçları uluslararası ortalamaların altında; kendimize rakip gördüğümüz en iyilerin çok uzağında kaldığımızı gösteriyor.
Ancak çocuklarımıza haksızlık etmeyelim. Bu sonuçlarda onların suçu yok. Eğitim sisteminin yapısal, içerik ve yönetsel sorunları çözülmeden, çocuklarımızdan üstün başarı beklemek haksızlık olur.
Türkiye’nin aynı dönemde PISA’da düşüş yaşarken TIMSS’te az da olsa olumlu bir gelişme göstermesi, nasıl yorumlanabilir?
Hiç şüphesiz, bu programların yöntem ve örneklemleri sonucu etkiler ama farklılığın çok anlamlı olmadığı görülüyor. Ayrıca ikisi birlikte ortaöğretimin sadece yapısal değil, içerik ve kapsam sorunlarına da işaret ediyor.
TIMSS’e katılan ülkelerde ortalama matematik ders saati (60 dakika üzerinden) 4. sınıflar için 157 saat, 8. sınıflar için 138 saat iken, Türkiye’de 4. sınıfta ve 8. sınıfta 120 saat. Fen bilimlerinde ise TIMSS’e katılan ülkelerde ortalama ders saati 4. sınıflarda 76 saat, 8. sınıflarda 144 saat iken, Türkiye’de 4. sınıfta 72 saat, 8. sınıfta ise 96 saat.
Bu karşılaştırmalar OECD ülkeleri için de benzer bir sonuç veriyor. Hem ortaokul hem de lise eğitimi birlikte alınırsa, çocuklarımız daha az ders görüyor. Yıllık eğitim süresi, haftalık ders saatleriyle birlikte karşılaştırmaya diğer dersler de katılırsa, çocuklarımıza ortaöğrenim boyunca neredeyse 1 yıl eksik eğitim verildiği görülür. Fen liselerindeki çocukların başarılı olması, sadece öğrencilerin ve öğretmenlerin seçilmesiyle değil, aynı zamanda hem toplam ders saatinin hem de matematik ve fen derslerinin uluslararası ortalamaları yakalamasıyla ilgilidir.
Ayrıca ders saatleri yanında, temel becerilere ve başarıya odaklı bir yaklaşım da öğrenci başarısını artıran faktörlerden. Kısaca, çocuğa zaman ayıran ve emek verenler başarılı oluyor.
Bir başka açıdan, okulöncesi eğitimin, TIMSS sonuçları üzerinde oldukça etkili olduğu görülmektedir. Türkiye açısından 4. sınıf matematik puanları örnek olarak alınırsa, okul öncesi eğitime 3 yıl devam eden öğrencilerin ortalaması 50 puan, 2 yıl devam edenlerin ortalaması 70 puan, 1 yıl devam edenlerin ortalaması 45 puan daha yüksek çıkmıştır.
Hükümet, OVP’de (Orta Vadeli Program) okul öncesi eğitimi zorunlu hale getirmeyi planlıyor. Hiç gecikmeden uygulanması gereken bir karardır.
Ancak ortaöğretimde de reform şart. Nitekim PIAAC sonuçları da benzer bir zorunluluğa işaret ediyor.