Kültür-Sanat

Matthew McConaughey: Çocukken astronot olmayı hiç düşünmedim

Hollywood’un son yıllarda hızla yükselişe geçen yıldızı yeni filmi ve özel hayatı hakkında konuştu

14 Aralık 2014 19:32

Geçen yıl Dallas Buyers Club/Sınırsızlar Kulübü filmiyle eleştirmenlerden tam not alan Matthew McConaughey, bu kez yılın en iyi filmleri arasında gösterilen Interstellar/Yıldızlararası ile izleyenlerin karşısına çıktı. Ünlü oyuncu, yeni filminin yanı sıra, aile, kariyer ve evlilik gibi konular hakkındaki soruları yanıtladı.

Radikal’den Aida Takia-O’Reilly’ye konuşan Matthew McConaughey’nin söyleşisi şöyle:

Yıllar önce, baba olmadığınız zamanlarda bu rolü yapabileceğinize inanıyor musunuz?
Bu konu hakkında düşündüm. Bu soru bana birkaç kez yöneltildi ve yapardım diye düşünüyorum. Sanırım baba olmamdan kaynaklanan doğal tecrübelerim yerine hayalî durumlardan yararlanmam gerekirdi. Hayatımda hiçbir zaman bu şekilde bir vedayı yaşamak zorunda kalan bir baba pozisyonunda kalmadım, ancak baba olduğumda veya çocukken hepimiz bu vedaları yaşadık; okulun ilk günü, hafta sonu işe giderken, bir ay boyunca uzak bir işe giderken olabilir. Nasıl bir veda olursa olsun, genel olarak, benim filmde canlandırdığım Cooper karakterinden daha garanti bir geri dönüş biletimizin varlığı konusunda bir fikrimiz oluyor. Dolayısıyla, rolü canlandırabilirdim diye düşünüyorum, ama benim için söylemesi zor. Bir babanın böyle bir durumda ne yapacağı konusunda hayal gücümü kullanmak zorunda kalırdım. Oysa şu an, tecrübelerimi kullanmak muhtemelen daha kolay oldu.

Senaryoyu okurken, bu tür duygularla paralellik kurmak zorunda kaldığınız deneyimlerinizi düşündünüz mü?
Kişisel deneyimlerimi düşünmedim, baba olmam ve ailem ve çocuklarımla ilişkim performansımı nasıl etkiledi. Eminim etkilemiştir; çoğunlukla aileyle olan, bu benim için arkadaşlıklardan çok aileyle alakalıydı. Bu, baba, ebeveyn ve çocuk olmanın yanı sıra aileyle alakalı.

Çok uzun bir kariyeriniz var ve son iki yılda sizin için muazzam oldu. Bu sizi değiştirdi mi? Karavan ve kamp yapmanın da bulunduğu hayat tarzınızı etkiledi mi?
Hayır, karavanımız hala duruyor, orada yaşadık. Calgary’de çekim yaparken bulunduğumuz en iyi yerlerden birinde, ailecek karavanda bir buçuk-iki ay kaldık, dolayısıyla karavanımız duruyor. Ve ailem (gülüyor). Bu iyi bir şey değil mi? (gülüyor) Aile büyüyor. Daha fazla seçim ve işler kesinlikle. Daha önce sorduğum soruların aynılarını kendime sormak için hala elimden geleni yapıyorum. Bu filmi yaparken nasıl bir kişisel deneyim yaşayacağım ve filmin yapım süreci yeterli olacak mı gibi sorular. Onun yeterli olabilmesini istiyorum. Demek istediğim, sonuçları her zaman olduğundan çok daha az önemsiyorum ve ironik bir biçimde daha çok sonuç alıyorum. Dolayısıyla, yaptığım işin ve film yapımının en sevdiğim kısmı, ilk günden son güne kadar şu; filmin mimarisi, uzmanlarla bir araya gelinen zaman ve neyi hedeflediğimizi hepimizin bilmesi, ancak oraya nasıl ulaşacağımızı kesin olarak bilmememiz. Bu, benim kariyerimin ve işimin en sevdiğim kısmı. Her ne kadar diğer şeylerden bahsetsem de ve belirli sonuçlar için müteşekkir olsam da yapılacak en iyi şey, ‘Ne yapıyoruz’ diye sormaktır. İşe geri dönüyoruz, bu çok basit bir şey ve benim en mutlu olduğum yer.

Çocukken astronot olmayı hiç düşündünüz mü? Çocuklarınız bu rolü oynayacağınızı öğrendiğinde heyecanlandı mı?
Çocukken astronot olmayı düşünmedim, gerçekten hiç düşünmedim. ‘Contact/ Mesaj’da yer alana kadar eğlendirmeye başlamamıştım ve sonra dışarıda daha neler olduğunu merak etmeye başladım. Interstellar geldiğinde ilgilenmemin nedenlerinden biri de oğlumun ilgi göstermesiydi. Aylar boyunca oğlumun güneş sistemi, uzay yolculuğu, ayın dünya çevresinde ve dünyanın güneş çevresinde turu hakkında sorularını cevapladım: Güneş bizim eskiden düşündüğümüz şey değildi; eskiden onun evrenin merkezi olduğunu düşünüyorduk ve gerçekten değil. Bir galaksinin merkezi ve birden fazla galaksi ve belki de birçok evren bulunuyor. Bu soruları çocuklarımla birlikte yanıtlarken merakım arttı. Daha sonra bu senaryo geldi. Belirli hikâyeleri bir ölçüde kendimize çektiğimizi ve bunun açıklanamaz sebepleri olduğunu düşünüyorum. Bu şekilde, “Bu filmde rol almak için bu gerçekten iyi bir sebep, bir başka neden daha var, bir başkası daha” dedim ve şu anda uzay konusunu çok daha fazla merak ediyorum, çünkü artık biraz daha fazla anlıyorum. Teorik olarak uzay yolculuğunu nasıl yaptığımız hakkında çok şey öğrendim. Bu da filmi daha ilginç yapıyor, çünkü düşüncelerimi temellendirebileceğim bilimsel tabanım var. Çocukken kendimi, “Uzay çok uzak, onun için endişelenme, bu asla olmayacak, orada zaten bir şey olmuyor” derken hayal edebiliyorum. Ne var ki, şu anda çok daha farklı hissediyorum. Çocuklarım da sete geldi ve çok sevdiler.

Araba reklamınıza gelen tepkiler hakkında ne düşünüyorsunuz? İnsanların dalga geçmesi konusunda ne hissediyorsunuz; mizah duygunuz var mıdır?
Bunların hiç birini izlemedim, ancak bu küçük parodilerin ortaya çıktığını hissettim ve komik olduklarını duyuyorum. Bu tür şeyleri benimle dalga geçiliyormuş gibi algılamıyorum; iltifat gibi görüyorum, (gülüyor) çünkü reklamları seviyorum ve insanların onları ne sebeple komik bulduğunu da anlıyorum. Bunlarda çok ciddiyiz, dolayısıyla aceleye getirmiyoruz. Sıklıkla reklamlar yüksek sesli ve hızlı bir kesme yapılıyor ve Lincoln reklamları geliyor. Her şey sessizleşiyor ve hiçbir şeyin söylenmediği uzun aralar veriliyor; ben bunu çok seviyorum. Ancak, bu aynı zamanda televizyondaki tüm bu sesin arasından çıkıyor, insanlar dinlemeye başlıyor ve “Ne dedi?” diye soruyorlar. Daha sonra geri dönüyorlar ve bu öyle komik ve pohpohlayıcı ki sinire dokunuyor. Dolayısıyla, buyurun, istediğiniz gibi parodi yapabilirsiniz.

‘A Time To Kill’de adaletle ilgili ne öğrendiniz?
‘A Time To Kill’den çıkardığım sonuç, bir yanlış, başka bir yanlışa yol açarak işleri yoluna koymuyor. Bunun adil olduğunu hissetmedim ve kızının intikamını almak için onları öldüren Carl Lee Haley’yi savunuyordum. Kişisel olarak bir yanlışın başka bir yanlışı doğurmasının doğruya eşit olduğuna inanmıyorum. Dolayısıyla savcının duruşunu mükemmel şekilde anladım. Farklı bir film olabilirdi, ancak o babanın da ne için savaştığını anladım ve savundum. Interstellar’da ne mi öğrendim? Bu filmde, insanoğlunun beklentilerinin kendimizden çok daha fazla olması gerektiğini anımsadım. Bilinmezliğe ne kadar gidersek, kendimizi de o kadar öğreniyoruz ki bu destansı doğanın ve bilinmeyenin dengesi. Amistad ise bir tarih dersiydi, hatta ona kamu yararına bir hikâye de diyebilirim. ‘Contact’ı da kamu yararına olarak kabul ettim. Okulda üzerine yazılar yazdığım varoluşsal şeyler gibi hali hazırda ilgi duyduğum konular hakkında bir filmde bir karakter oldum. Başlangıçta tüm bu farklı hayatları yaşıyorsunuz dediniz ve bu benim işimle ilgili sevdiğim şeylerden biri. Hukuk fakültesine gidecektim ve gitmediğim için çok memnunum; şimdi beş aylığına avukat olup istifa edebilirim, sonra da başka bir şey olabilirim. Bundan gerçekten çok keyif alıyorum.

Söyleşinin tamamını buradan okuyabilirsiniz.