Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılma sürecine (Brexit) dair Brüksel ile yaptığı anlaşma nedeniyle büyük baskıyla karşılaşan İngiltere Başbakanı Theresa May, aldığı kararın doğruluğuna tüm benliğiyle inandığını söyledi.
Londra'da düzenlediği basın toplantısında konuşan May, anlaşmanın istihdamı, ticareti, güvenlik işbirliğini, Kuzey İrlanda barış sürecini koruyacağını ve İrlanda sınırının açık kalmasını sağlayacağını belirtti.
Anlaşmaya tepki göstererek istifa eden Brexit Bakanı Dominic Raab ile Çalışma ve Emeklilik Bakanı Esther McVey dâhil bazı hükümet yetkililerinin görevlerinden ayrılması nedeniyle üzgün olduğunu ve söz konusu yetkililerin mutsuzluklarını anlayabildiğini belirten May, buna karşın yine de doğru kararı verdiğine inandığını söyledi. "Kimse alternatif bir öneri üretmedi" diyen May, "Bu anlaşmadan vazgeçecek olursak karşılaşılacak sonuçları kimse tam olarak bilemeyecek. İngiliz halkı bu anlaşmayla devam etmemizi isterken, biz büyük ve ciddi belirsizliklerin olduğu bir yol izlemiş olacağız" ifadesini kullandı.
İngiltere Başbakanı, Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılma sürecine ilişkin ikinci bir referandum düzenlenmesi ihtimalini ise dışladı. May'in AB ile Salı günü vardığı ve Çarşamba günü İngiltere kabinesine onaylattığı anlaşmanın başarısızlığa mahkûm olduğunu savunan birçok milletvekili, Brexit konusunda yeni bir referandum yapılmasını önermişti.
Parti içi muhalefete hodri meydan
Liderliğini yaptığı Muhafazakâr Parti'de May hakkında güvensizlik oylaması yapılması için çağrıda bulunan milletvekillerinin sayısı artıyor. Ancak vazgeçmeyi düşünmediğini belirten May, kendisiyle liderlik yarışına girmek isteyenlerle mücadeleye hazır olduğunu söyledi.
Söz konusu anlaşmayla, Birleşik Krallık'ın 29 Mart 2019'da resmen AB'den ayrılmasının ardından bir geçiş sürecine girilmesi öngörülüyor. Anlaşma, bu süre zarfında AB ve Birleşik Krallık arasında geçici olarak "tek bir gümrük bölgesi" kurulmasını sağlıyor. 31 Aralık 2020'ye kadar sürmesi öngörülen geçiş sürecinin bir kere uzatılabilmesi için hak tanınıyor.
Anlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için İngiltere parlamentosu ve AB ülkeleri tarafından da onaylanması gerekiyor. Ancak İngiltere'de hem hükümet hem de muhalefetten gelen tepkiler, anlaşmanın parlamentoda reddedilmesi ve Birleşik Krallık'ın AB'den herhangi bir "güvenlik ağı" olmaksızın çıkması riskini artırıyor.
Anlaşma neden eleştiriliyor?
İngiltere Başbakanı May, Brüksel ile mümkün olan en yakın ilişkilere sahip olarak AB'den çıkmanın yollarını arıyor. Ancak May'in bu yaklaşımı, hem kendi partisinde AB'den net bir ayrılıktan yana olan kesimin hem de azınlık hükümetine dışarıdan destek veren Kuzey İrlandalı Demokratik Birlik Partisi'nin tepkisini çekiyor. Muhafazakâr Parti'de AB ile daha yakın ilişkilerden yana olan kesim ve muhalefetteki İşçi Partisi ise anlaşmayı, AB üyeliğinin avantajlarını çok az bir kazanç karşılığında heba ettiği gerekçesiyle eleştiriyor.
Birleşik Krallık, 23 Haziran 2016'da yapılan referandumda yüzde 48'e karşı yüzde 52'lik sonuçla AB'den ayrılma kararı almıştı.
DW,rtr,AFP/CÖ,BK
© Deutsche Welle Türkçe