Gündem

Meclis Başkanı Kurtulmuş: Üzerimize düşen, Suriye'nin yeni yönetiminde halka demokratik rehberlik yapabilmek

"Suriye'de bütün toplum kesimlerinin bir şekilde Suriye yönetiminin içerisinde olması ve onların da temsil edildiği bir sistemin ortaya konulması beklentimizdir”

14 Ocak 2025 06:12

Güncelleme: 14 Ocak 2025 06:21

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Türkiye olarak üzerimize düşen bir komşuluk vazifesi olarak, bir kardeşlik vazifesi olarak üzerimize düşen, Suriye'nin yeni yönetiminde ve Suriye halkına demokratik rehberlik yapabilmek. Bu çerçevede bu büyük tecrübemizi Suriyeli kardeşlerimize aktarmak herhalde boynumuzun borcudur. İsteriz ki Suriye'de hangi dini kökenden olursa olsun, hangi etnik kökenden olursa olsun, hangi kültürel farklılığa sahip olursa olsun, bütün toplum kesimlerinin bir şekilde Suriye yönetiminin içerisinde olması ve onların da temsil edildiği bir sistemin ortaya konulması beklentimizdir" dedi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Bab-ı Ali Toplantıları kapsamında düzenlenen "Yeni Küresel Sistem Arayışı ve Türkiye'nin Rolü" başlıklı programa katıldı. Programa, Bab-ı Ali Toplantıları Düzenleme Kurulu Başkanı Osman Ataman'ın yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.

"Göç meselesi çözülmesi gereken önemli bir küresel sorun"

Programda konuşan TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Öncelikle herhalde bugün dünyadaki en önemli krizlerin başında gelen çok farklı nedenlerle ortaya çıkan küresel göç hareketleridir. Bir kısmı savaşlardan kaynaklanan, bir kısmı işgallerden kaynaklanan, bir kısmı açlık, kıtlık, kuraklıktan kaynaklanan ama sonuç itibarıyla artık yüz milyonlarla ifade edebildiğimiz büyük bir insani trajediye dönüşen, küresel göç hareketleri sadece göç eden ülkeleri ya da göç yolu üzerindeki transit ülkeleri değil, dünyanın hemen tamamını etkilemektedir. Tabii bizim gibi bu anlamda göç hareketlerine karşı mütehammil olan milletlerin gösterdiği reaksiyonlar başka, bazıları gibi özellikle Avrupa ülkeleri gibi birkaç yüz, birkaç bin tane göçmen geldiği zaman ayakları titreyen ülkelerin gösterdiği reaksiyonlar ise başkadır. Dolayısıyla ne tür reaksiyon verilirse verirsin göç meselesinin çözülmesi gereken önemli bir küresel sorun olduğunu hepimiz biliyoruz. Bununla ilgili olarak çözümlerin üretilebilmesi için de maalesef dünyanın yetersiz kaldığı hatta dünyanın büyük bir kısmının da duyarsız kaldığını ifade etmemiz lazım. Uluslararası göç kurumu vardır ama bu kurum sadece bir proje ofisi gibi çalışmaktadır. Elinde imkanları yoktur. Elinde göçü önlemeye dönük kaynakları yoktur ve göçün kaynak sebeplerini ortadan kaldıracak bir perspektifi de yoktur" dedi.

Kurtulmuş, "Ayrıca bir başka önemli mesele savaşlar, çatışmalar, gerilimler ve özellikle iç savaşlardır. Bunların da dünyada ne büyük politik insani sorunlara kaynaklık ettiğini hepimiz yakinen görüyoruz. Bunun en güzel örneği de 61 yıllık bas rejiminden yeni kurtulmuş olan Suriye'nin, özellikle 13 yıllık süreç içersin de yaşadığı derin trajedidir. Bu sadece bir iç çatışma olmanın ötesinde hemen hemen birçok devletin işin içerisinde müdahil olduğu, birçok terör örgütü vasıtasıyla devletler arasında güç mücadelesinin hüküm sürdüğü 13 yılı geride bıraktık" şeklinde konuştu.

"İnsan hakları konusunda batı dünyası 1789'ların çok gerisine gitmiştir"

Kurtulmuş, "Özellikle son yıllardaki gelişmeler ve özellikle Gazze'deki gelişmeler insani değerlerin insan haklarına dayalı insan onuruna dayalı, insani öğretinin iflas ettiğini ortaya koymuştur. Ağızlarını hep açtıklarında herkese insan hakkı dersi verenlerin, herkese insan hakları konusunda vaaz edenlerin, konu Filistinli insanlar Müslümanlar olduğu zaman, konu orta doğunun insanları olduğu zaman ya da Afrika'nın masum ve mazlum insanları olduğu zaman, nasıl bu öğretinin birkaç asır gerisine gittiklerini hep beraber gördük. Bugün çok açık söyleyebiliriz ki insan hakları konusunda batı dünyası 1789'ların çok gerisine gitmiştir ve maalesef küresel anlamdaki bu fikirdeki öncülükleri dolayısıyla da artık söyledikleri hiçbir sözün kıymeti harbiyesi kalmamıştır. İnsan hakları evrensel beyannamesi hem içeriği itibarıyla hem seçtiği teriminden itibarıyla herhalde hepimizin altına imza atacağı bir beyannamedir ama bugün sadece raflarda değil, üzülerek ifade ediyorum ki tarihin çöplüğündedir" ifadelerini kullandı.

"Netenyahu ve çetesine yakın dönemde 2 kere dokunuldu"

İsrail hakkında konuşan Kurtulmuş, "İsrail ve siyonist rejim dokunulamaz bir devlet, dokunulamaz bir rejimdi. Ama İsrail ile Netenyahu ve çetesine yakın dönemde iki kere dokunuldu. Birisi Uluslararası Adalet Divanı'nda verilen karardır. Bir diğeri ise Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin verdiği karardır. Önümüzdeki dönem Dünya sisteminin değişmesi bakımından tarihi öneme sahip olan İsrail'e daha çok dokunulacaktır" dedi.

"Suriye'de bütün toplum kesimlerinin temsil edilmesi beklentimizdir"

Suriye'deki gelişmelere de değinen Kurtulmuş, "Türkiye olarak üzerimize düşen bir komşuluk vazifesi olarak, bir kardeşlik vazifesi olarak üzerimize düşen, Suriye'nin yeni yönetiminde ve Suriye halkına demokratik rehberlik yapabilmek. Bu çerçevede bu büyük tecrübemizi Suriyeli kardeşlerimize aktarmak herhalde boynumuzun borcudur. İsteriz ki Suriye'de hangi dini kökenden olursa olsun, hangi etnik kökenden olursa olsun, hangi kültürel farklılığa sahip olursa olsun, bütün toplum kesimlerinin bir şekilde Suriye yönetiminin içerisinde olması ve onların da temsil edildiği bir sistemin ortaya konulması beklentimizdir. Ayrıca bir diğer beklentimiz Suriye'nin yeni yönetiminden terör örgütlerinin bütünüyle Suriye topraklarının dışına çıkmasının temin edilmesi ve Suriye'nin toprak bütünlüğü sağlanmasıdır" diye konuştu.

"Mevcut sistemsizliğin nimetlerinden istifade edenlerle büyük mücadele olacak"

Kurtulmuş, "Yeni bir sistem inşası için çalışanlarla, şu anda mevcut olan sistemsizliğin nimetlerinden istifade edenler arasında bir büyük mücadele olacaktır. Şimdi 'Dünya beşten büyüktür' diyerek, Sayın Cumhurbaşkanımız ilk söylediği zamanları hatırlıyorum, bütün dünya bakıyordu 'Ne diyorlar bunlar' diye. Biz de birçok uluslararası toplantıda söyledik. İlk zamanları hatırlıyorum, böyle bir tereddütte yani ne olduğunu bile algılamakta zorlanıyorlardı. Şimdi dünyanın sisteminin sahibi olduğunu zanneden ülkelerde bile yeni bir Birleşmiş Milletler'in kurulması, örnek olarak söylüyorum; yeni bir küresel siyasal mimarinin inşa edilmesi ya da yeni küresel bir ekonomik mimarinin, finansal mimarinin inşa edilmesi için nice fikirler ortaya konuluyor. Bunlar siyasetçiler tarafından ortaya konulduğu gibi bilim insanları tarafından da ortaya konuluyor. Ama şu anda dünyanın bu sistemsizliğinden istifade edenler, sistemsizliğin tam manasıyla kendilerine sağladığı imkanlardan istifade edenler, bütün otokratik bilgilerini de kullanarak ellerindeki imkanlarla dünyayı sömürmeyi kendileri için kısa dönemde bir faydacılık, bir çıkarcılık olarak görüyorlar. İnanın ki önümüzdeki dönemde sistem teklif edenler, yeni bir sistemin kurulması için mücadele edenlerle, sistemsizliğin devamını savunanlar ve bundan istifade edenler arasında da büyük bir mücadele olacaktır" dedi.(DHA)

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir