Medya

Medya Ombudsmanı Bildirici: Bilirkişiyi haber yapmak niye suç olsun?

"Metin olarak yayımlanmasında engel de yoktu, öyle yayımlanabilirdi"

01 Şubat 2025 09:03

Güncelleme: 01 Şubat 2025 09:15

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, "Bilirkişi soruşturması" kapsamında tutuklanan Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'ın tutuklanmasını ve yayımlanan haberin suç olup olmadığını ele aldığı yazısında, "'Suç' olarak görülen de gazetecilik faaliyetiydi. Barış Pehlivan, İmamoğlu gibi önemli bir siyasi aktörün suçlamalar yönelttiği bilirkişiyi arayıp yanıtını sormuştu; sonra da o konuşma yayımlanmıştı. Bundan âlâ gazetecilik faaliyeti mi olur?" dedi

"Yayımlanan ses kaydında Barış Pehlivan, bilirkişiye kendisini tanıtıyor ama sesini kaydettiğini söylemiyor, kayıt için izin almıyor. İzinsiz olduğu için de ses kaydının yayımlanması gazetecilik meslek etiği açısından sorunlu," ifadelerine de yer veren Bildirici "Kuşkusuz bilirkişinin sözlerinde kamu yararı, dolayısıyla haber değeri vardı. Metin olarak yayımlanmasında engel de yoktu, öyle yayımlanabilirdi," diye yazdı.

Bildirici konu hakkında şöyle yazdı:

"Gazetecilik faaliyetiydi

'Suç' olarak görülen de gazetecilik faaliyetiydi. Barış Pehlivan, İmamoğlu gibi önemli bir siyasi aktörün suçlamalar yönelttiği bilirkişiyi arayıp yanıtını sormuştu; sonra da o konuşma yayımlanmıştı. Bundan âlâ gazetecilik faaliyeti mi olur?

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a sorulduğunda, 'Gazetecilik faaliyeti ile kimse gözaltına alınmaz' demiş. Bu tümden geçersiz bir ifade. Ülkemizde gazetecilerin bırakın mesleki faaliyetlerden gözaltına alınmayı, hapse atıldıklarını da görüyoruz.

Bakan Tunç, 'Bir kişiyle görüşme yaptığınızda o görüşmeyi karşı tarafın rızası olmadan yayınlarsanız TCK bunu suç olarak tanımlamıştır' diye de eklemiş. Bilirkişi ile telefonla görüşmeyi yayımlamak değil ama Bakan Tunç bu sözleriyle Hâkim ve Savcılar Kurulu Başkanı olarak yargıya müdahale etmiş oldu.

Aynı şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan da 'Hukukun dışında oluşturulan ayrıcalıklı alanda siyaset yapmak, gazetecilik yapmak, bu alanda istedikleri gibi at oynatmak istiyorlar' sözleriyle yargı sürecine en üst kademeden müdahale etti. Sonra da konuşuyorlar, yargı bağımsızmış da filan…

Kuşkusuz bu olaydan bağımsız ve eleştirel gazetecilik adına ders de çıkarmak gerek. Savcılık ifadelerinden anlaşıldığına göre, Barış Pehlivan bilirkişi ile konuşuyor; hoparlör açık olduğu için yanındaki Program Müdürü Kürşad Oğuz kaydedip, Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'a gönderiyor. Sonrasını Toktaş, 'Barış'a ‘İzin var mı dava açar mı' diye sordum. 38 yıllık gazeteciyim, 56 yaşındayım, yaptığım işin sorumluluğunu taşırım. Barış bana ‘Ağabey biz gazeteciyiz' cevabını verince bunun izin dahilinde olduğunu düşündüm' diye anlatıyor ifadesinde.

Belli ki, birkaç dakika içinde verilen hızlı bir yayın kararı söz konusu. Yayımlanan ses kaydında Barış Pehlivan, bilirkişiye kendisini tanıtıyor ama sesini kaydettiğini söylemiyor, kayıt için izin almıyor. İzinsiz olduğu için de ses kaydının yayımlanması gazetecilik meslek etiği açısından sorunlu.

Nitekim Türkiye Gazetecilik Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'nde 'Sahibinin izni dışında belge, fotoğraf, ses veya görüntü, ancak doğrudan kamu yararı bulunması ve başka şekilde elde edilmeyeceğine kesin kanaat getirilmesi halinde alınabilir' deniliyor. Evrensel gazetecilik ilkesi böyle."

"Metin olarak yayımlanabilirdi"

"Kuşkusuz bilirkişinin sözlerinde kamu yararı, dolayısıyla haber değeri vardı. Metin olarak yayımlanmasında engel de yoktu, öyle yayımlanabilirdi. Zaten bilirkişi Satılmış Büyükcanayakın, ses kaydını bilmese de gazeteciyle konuştuğunun farkında, soruları ona göre yanıtlıyor.

Kaldı ki, ses kaydının yayımlanmasında metin olarak yayımlanmasından daha üstün bir kamu yararı yoktu. Hatta haber olarak yayımlansa bilirkişinin nerede oturduğu gibi gereksiz ayrıntılar duyurulmamış, toplum yeterli biçimde bilgilendirilmiş olurdu.”

Yazının tamamı için tıklayın.


Tek tıkla Zeugma Müzesi'ni kazı başkanının anlatımıyla gezin