Ahmet Altan‘ın hapiste yazdığı üç kitabı var:
1- Dünyayı Bir Daha Görmeyeceğim
2- Hayat Hanım
3- Zarlar
Daha evvel de vurgulamıştım; Silivri’de yazılan bu üç kitap Ahmet Altan’ın yeryüzündeki yeniden harlanan edebi yolculuğunun yeni yol haritaları oldu.
Hapishanede yazdığı ilk kitabı olan “Dünyayı Bir Daha Görmeyeceğim” otuz ülkede yayımlandı.
Fransa’da André Malraux, Almanya’da Geschwister Scholl ve İtalya’da Andrea Barbato Ödülü’ne layık görüldü.
Kitap çok ünlü edebiyatçıların kalemlerinden çıkan emsalsiz övgüler aldı.
* * *
Ahmet Altan’ın Silivri zindanında küçük bir plastik masada el yazısıyla dokuduğu ikinci kitabı Hayat Hanım ilk olarak İtalya’da hemen sonra da Fransa’da yayımlandı.
Roman, Ekim 2021’de Femina Ödülü'nü aldı.
Femina Ödülü, Fransa’nın en büyük beş edebiyat ödülünden biri.
Hayat Hanım, “2021 Femina Yabancı Roman ödülünü” alarak ölümsüzler arasına girerken, Ahmet Altan da bu ödülü kazanan ilk Türk yazar oldu.
Hayat Hanım özellikle Fransa’da büyük bir okur ilgisiyle karşılandı.
O ilgi iki yıldır hiç eksilmedi. Yoğun ilginin bir nişanesi olarak cep kitabı formatında basıldı ve best-seller listesine yeniden girdi.
* * *
Ahmet Altan’ın Silivri’de yazdığı üçüncü kitabı ise ZARLAR.
Ahmet Altan’ın deyişiyle ZARLAR, “Yirminci Yüzyıl başında Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşanmış gerçek bir olaydan esinlenen bir roman”dı.
Roman, Sadrazam Mahmud Şevket Paşa’nın 1913 yılında uğradığı suikast ile ilgiliydi.
* * *
Ahmet Altan’ın Fransa’daki yayıncısı, Zarlar romanını dünyada ilk basan yayınevi olmak istedi.
Haksız hukuksuz yatırıldığı Silivri zindanında yazdığı üçüncü kitabı Fransa’da 4 Ekim 2023’de piyasaya çıktı.
Dünya prömiyerini yaptı.
* * *
Zarlar’ın Fransa’da yayınlanması, Basın Tarihi’nde “Silivri Anıları”nın fikri takibi olarak yer aldı.
O zaman:
“Zarlar bugün Fransa’da piyasada…
Silivri zindanından dünya edebiyat sahnesine.
Kendisini can-ı gönülden kutluyorum.
Zarlar’ın yolu da diğer kitapları gibi açık olsun…” diye yazmıştım.
* * *
Kitap, Fransa’da eşsiz övgüler aldı.
“Eşsiz” diyorum çünkü örneğin Transfuge Magazine’de çıkan eleştiri hafızamda hep taze kaldı:
“Bazı bölümler Stendal’i ya da Nietzche’yi kıskandıracak bir ahlaki nufuza sahip.”
Les Echos da, “çoşku dolu, var olmanın en uğursuz kıyılarından uzaklaşmayan ZARLAR mutlak bir edebi zevkle büyülüyor” diye yazdı.
* * *
Edebi bir zevk…
Ben de tam bu nedenle “Ahmet Altan, Mahmud Şevket Paşa’yı öldüren iki suikastçı kardeşin üzerinden edebi bir başyapıt çıkarmış” dedim.
Zarlar’ı okurken Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşar gibi oluyorsunuz…
O çalkantılı siyasal ortamın parçası haline geliyorsunuz.
Ama bunların yanında, bu kitabı da aynen Hayat Hanım gibi “baş yapıt” yapan romandaki karakterler…
O karakterlerin kalemle ölümsüz bir şekilde, ince ince, heykel gibi yontulması sonra da can bulması.
Bir büyücü edebi kalemin yarattığı kahramanlar tarafından efsunlanmanız.
* * *
Hayat Hanım’ın yeryüzünde büyük bir dikkat çekmesinin nedeni romandan çıkarak yaşama katılacak bir edebi enerjiyi içermesiydi.
Hayat Hanım’ı Ahmet Altan’ın romancılığı doğurdu…
Ve dünyaya saldı.
Şimdi o, dünyanın her yanında salınarak büyük bir keyifle dolanmaya devam ediyor.
* * *
Zarlar’ın baş kahramanı, Mahmud Şevket Paşa’yı vuran Ziya da öyle…
Ziya hem kumarbaz hem de ölümü sürekli kutsayan bir suikastçı.
Ahmet Altan, “var olmanın en uğursuz kıyılarındaki” Ziya’nın psikolojik topografyasını öyle bir edebi güçle yaratmış ki romanın baş kahramanı 1900’ün başlarından kalkıp Zarlar’ı her okuyanın yaşamına büyük bir edebi zevkle yerleşiyor.
Hayat Hanım gibi o da Ahmet Altan’ın ölümsüz roman kahramanlarına katılıyor.
* * *
Basın tarihinin parçası haline gelen “Silivri Anıları”, Ahmet Altan’ın romanlarıyla ölümsüz yeni kahramanlar edindi.
Hayat Hanım gibi…
Ziya gibi…
Yazarlar böyledir işte, siz onlara zulmedersiniz, onlar size ölümsüzlük yaratır.
P24'ten alınmıştır.