Yaşam

Mehmet Altan yazdı | Basın tarihi: Patates

Patates, yüzyıllar boyunca toplumları ve kültürleri değiştirirken toplumlar da patatesi değiştirmiş. Bu süreç hâlâ devam ettiği gibi bu konuda yapılan araştırmalara, yayımlanan makale ve kitaplar her gün artmakta...

17 Temmuz 2024 13:07

Mehmet Altan*

Geçtiğimiz cumartesi, “Dünya Kızarmış Patates Günü” idi… Patates Kızartması Günü’nün ne zaman ve nerede ortaya çıktığı henüz tam olarak bilinmemekle birlikte, kökeninin Amerika Birleşik Devletleri’ne dayandığı düşünülüyor.

ABD ile kızarmış patates ilişkisini araştıranlar, kızarmış patatesin İngilizcesi olan “French Fried Potatos” tanımına ilk kez E. Warren‘ın 1856 tarihli “Cookery for Maids of All Work” adlı kitabında rastlandığını söylüyorlar.

Patates kızartmasının geçmişi ise daha eskiye, 17. yüzyılın sonlarında Belçika’ya kadar uzanıyormuş.

Belçika’daki köylülerin geleneksel olarak yemeklerine eşlik etmesi için küçük balıkları kızarttıkları, sert kışlarda ise balık yerine kullanmak için patatesleri balığa benzeyen şeritler halinde kestiklerine dair bir efsane var.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Belçika’daki Amerikan askerleri ise patates kızartmalarına “French Fries” adını vermişler.

Buradan da dünyaya yayılmış.

***

Ancak bir de Birleşmiş Milletler’in 5 Ocak 2008 tarihinde, 30 Mayıs’ı “Uluslararası Patates Günü” ilan ettiği bir kararı var.

Ben de Basın Tarihi için vedalaşma peşinde olduğum 2008 yılını dipli köşeli tararken gördüm.

***

Birleşmiş Milletler, patatesin önemine ve fakir ülkeler için çözüm olabileceğine dikkat çekmek istemiş.

Zaten Dünya Tarım Örgütü FAO da BM’in aldığı karar sayesinde “patatesin küresel tarım, kalkınma ekonomisi ve gıda güvenliği açısından öneminin vurgulanacağına” inandığını açıklamış.

Ben de karardan 2 gün sonra, 7 Ocak 2008’de şöyle yazmışım:

”Türkiye’nin haberi yok ama…

2008 yılı ‘Patates Yılı’ olarak ilan edildi. Kim tarafından? Birleşmiş Milletler tarafından…

Neden?

Şairin dediği nedenden: ‘Bir yoksulluk, bir ölüm.’

***

BM’nin 2008’i Uluslararası Patates Yılı ilan etme önerisi Peru’dan gelmiş.

Çünkü patates Güney Amerika’nın And Dağları bölgesinden çıkmış… Avrupa’ya ancak 16. yüzyılda ulaşmış ve daha sonra tüm dünyaya yayılmış

Peru’da da birkaç bin patates çeşidi yetiştiriliyor ve Uluslararası Patates Merkezi burada bulunuyor.

***

Yönetilenlerin düz ve sade yaşamı…

Bitkiler…

Akıp giden sakin hayat …

Tarih bunları yazmaz.

Sadece egemenlere yer verir.

Bu bakışı tersine çeviren Fernand Braudel olmuştur. İnsan üzerinden hayata bakmayı bilimsel bir çerçeveye oturtmuştur.

“Patatesin Avrupa’ya gelmesi yüz yıl savaşlarından daha önemlidir” onun sözüdür.

Gerçekten de patates bazı dönemlerde insanlığın akışını değiştirecek kadar derin roller oynamış.

Patates, yüzyıllar boyunca toplumları ve kültürleri değiştirirken toplumlar da patatesi değiştirmiş.

***

Prof. Dr. Selim Çetiner’in kaleminden okuyalım:

“Peru’ya gidenler veya bölgeyle ilgili belgeselleri izleyenler, M.S. 1438-1533 yılları arasında hüküm süren İnka İmparatorluğu’nun bu çetin dağlık koşullarda yaptıkları tapınak, yol ve sulama kanalı gibi eserlere hayran kalırlar. Aslında İnka’ların öncülleri Nazca (M.Ö. 100-M.S. 800), Moche (M.S. 0-600), Tiwanaku (M.S. 500-1000) ve Chimu (M.S. 900-1470) gibi toplumların da patatesin kültüre alınmasına bağlı düzenli gıda üretimi ve nüfus artışıyla birlikte And Dağları’nda önemli uygarlıklar oluşturduğu saptanmış

Aralarında önemli kültürel farklılıklar olan bu dağ uygarlıkların en büyük ortak özelliği beslenmelerinin yumrulu ürünlere özellikle de patatese dayalı olması.”

***

“Patates savaşları da denilen Prusya ile Fransa arasındaki Yedi Yıl Savaşları’nda Prusya’nın Fransa’ya göre üstünlük kazanmasında Prusyalıların patates yetiştiriyor olmalarının önemli rol oynadığı düşünülüyor. 

Yine önemli bir nokta da bu savaş sırasında Almanlara tutsak düşen Fransız ordu doktoru/eczacısı Parmentier’in tutsaklığı döneminde hayatta kalmasını patatese borçlu olması. 

Parmentier Fransa’ya döndükten sonra hayatının geri kalanını patatesin nimetlerini ve halk beslenmesindeki önemini anlatmaya adıyor. Nihayet 1772 yılında Paris Tıp Fakültesi patatesin yenilebilir olduğunu ilan ediyor.”

***

Patates tüm dünyada buğday, pirinç ve mısırdan sonra en önemli temel gıda ürünü.

Nedeni, patatesin diğer temel gıda ürünlerine göre 2-4 kat daha fazla kalori üretmesi ve vitamin ve mineral maddeler açısından diğer tahıllara göre daha avantajlı olması.

Bu özellikleri nedeniyle günümüzde özellikle kalkınmakta olan ülkelerin hızlı nüfus artışı ve fakirliğe bağlı açlık sorununa en iyi çözüm yine patates gibi görünmekte.

***

Patatesin toplumsal rolü açısından en güzel örnek Çin…

“Gelişmiş ülkelerdeki yüksek gelir grubu tüketiciler açısından patates tüketimi kısmen azalıyor olsa da binlerce yıldır pirincin vazgeçilmez temel gıda durumunda olduğu Çin ise patates ekim alanlarını ve üretimini hızla artırıyor.

Burada bir taraftan kırsalda yaşayan yoksul halkı gıda güvencesine kavuşturmak, bir taraftan da gelir seviyesi arttıkça beslenme alışkanlıkları değişen kentsel halkın taleplerine yanıt verebilmek amaçlanıyor.

Bu çabanın somut örneklerinden birisi Çin’in kısa sürede dünyanın en büyük patates üreticisi haline gelmesi….”

***

Aslında AKP dönemi de patates üzerinden yazılıp, incelenebilir.

2008 yıllarında AB reçetelerini uygulayan bir AKP vardı…

Sonra siyasi iktidar makas değiştirince halk patatese muhtaç hale geldi.

Patates, soğan bulunmaz oldu.

Hatta bir ara patates üreticisi “terörist” ilan edildi.

***

Her gün biraz daha yoksullaşıp nefes alamaz hale geldiğimiz bu ortamda patates artık baş tacımız…

BM, “yoksul ülkeleri” düşünerek 2008 yılını “patates yılı” ilan ettiğinde, 2024 yılında Türkiye’nin de onlardan biri olacağını tabii düşünmüyordu.

Her şeyin başı, ülkelerin nasıl yönetildiği.

Öyle yönetilirsin ki patatese muhtaç hale gelirsin.


P24'ten alınmıştır.