Osmanlı'da başkaldıran valiler ile "Basın Tarihi" arasında nasıl bir ilişki olabilir?
Eğer valiler medyanın önemini Osmanlı'dan önce fark ettiyse, ciddi bir ilişki olabilir.
***
Kölemen Dâvud Paşa, 1774 yılında Gürcü bir ailenin oğlu olarak Tiflis'te doğdu. On, on bir yaşlarındayken esir tüccarları tarafından Bağdat'a götürüldü ve orada 1780-1802 yılları arasında Bağdat valiliği yapan Büyük Süleyman Paşa'ya satıldı. Onun kölemenleri arasına girerek iyi bir eğitim gördü. Arapça ve fıkıh başta olmak üzere devrinde okutulan derslerde başarı gösterdi, ayrıca Türkçe ve Farsça'yı öğrendi.
Efendisi Süleyman Paşa'nın takdirini kazanarak yirmi yedi yaşında iken defterdarlığa getirildi. Bir süre sonra da Süleyman Paşa'nın küçük kızıyla evlendi. Bu evlilik ona daha yüksek mevkilerin kapısını açtı. Süleyman Paşa'nın vefatından sonra yerine geçen büyük damadı Ali Paşa'nın valiliği sırasında (1802-1807) onun idarî faaliyetlerinden hoşlanmadığı için Basra'ya çekilerek fıkıh ve edebiyatla meşgul oldu.
Bu arada bazı bölgelerin idaresini ellerine geçiren mahallî idarecileri ortadan kaldırıp devletin merkeziyetçi yapısını güçlendirmek isteyen II. Mahmud, Ali Paşa'nın 1807'de öldürülmesinden sonra eniştesinin yerine vali olan Küçük Süleyman'ı görevden aldı ve yerine Abdullah Paşa'yı tayin etti (1810).
Abdullah Paşa ile anlaşamayan Süleyman Paşa'nın oğlu Said, Müntefik aşiretinden topladığı kuvvetlerle Bağdat'a girerek yeniden Kölemenlerin idaresini başlattı.
Osmanlı merkezî hükümeti de bu durumu kabullenmek zorunda kaldı (1813).
Bu olaylar sırasında yeniden defterdarlığa getirilen Kölemen Dâvud Paşa daha sonra kethüdâ oldu (1814).
Said Paşa iki yıl sonra onu kethüdâlıktan azletti (1816).
Dâvud Paşa, Süleymaniye ve Kerkük taraflarında kendisine bağlı aşiretlere sığındı.
Buralardan topladığı kuvvetlerle Bağdat'a geri dönerek Said'i öldürttü ve valiliği eline geçirdi (Şubat 1817). Osmanlı hükümeti de Dâvud'u vezâret rütbesiyle Bağdat valiliğine atadı.
***
Kavalalı Mehmed Ali Paşa bugünkü Yunanistan'ın Kavala şehrinde Müslüman bir Osmanlı ailesinin ferdi olarak dünyaya geldi. Etnik kökeni tam olarak bilinmemekle beraber Arnavut kökenli olduğu söylenir.
Ataları toprak problemi nedeniyle Konya'dan Kavala'ya göç etmiştir.
Mehmet Ali, babası İbrahim Ağa'nın 17 çocuğundan hayatta kalan tek çocuğuydu.
Napolyon'un 1798'de Mısır Seferi sırasında Fransızları Mısır'dan çıkarmakla yükümlü kaptan-ı derya Küçük Hüseyin Paşa, Kavala Çorbacısı Hüseyin Ağa'dan bir miktar kuvvet istemiş, Hüseyin Ağa da içlerinde yeğeni Mehmet Ali Ağa'nın da bulunduğu 200 güzide askerini gönderdi.
Mısır'ın geri alınmasından sonra Mehmet Ali Ağa tahsili olmamasına rağmen Mısır'da kalarak kısa zamanda tüm başıbozuk askerlerin serçeşmeliğini elde etti. Serçeşmelik, Alay Beyliği demekti.
Mısır Valisi Hüsrev Paşa'nın başıbozuk askerleri Mısır'dan tahliyeye teşebbüsü üzerine; askerin maaşlarını alamamalarını bahane ederek başıbozuk askerleri ayaklandırdı ve Hüsrev Paşa'yı firara mecbur bıraktı. Mısır valiliğini elde etme hayali kuran Mehmet Ali Paşa, Mısır'a vali olarak gönderilen Hurşid Paşa'yı da bir bahane ile atlatarak 1804 senesinde istediği makama erişti; Mısır Valisi oldu.
***
Kölemen Davud Paşa ile Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Osmanlı Gerileme Dönemi'nin iki valisi...
Vali olduktan sonra merkeze isyan ediyorlar. Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Osmanlı'yı dize de getiriyor.
Bu iki paşanın vali olduktan sonrasını konumuz dışında bırakıyorum.
Çünkü...
Basın Tarihi açısından valilik dönemleri önemli...
***
Arama motoruna "İlk Türkçe Gazete" yazarsanız, şu cevabı alırsınız:
"Türk basın tarihinde bir resmî gazete olarak ‘ilk' olma özelliğini taşıyan Takvim-i Vekayi, 1831 yılında yayın dünyasına girmiş ve üslendiği haber göreviyle birlikte Batılılaşma süreci içindeki Osmanlı İmparatorluğu'nda topluma çağdaş yaşam, görüş ve düşünceler açısından yeni bakış açıları kazandırma yolunda da önemli..."
Bu genelde hepimizin kabullendiği bir durumdur...
***
Ancak...
Daha öncesi var...
İlk Türkçe gazete, 1816 yılı Kasımında, Bağdat Valisi Kölemen Dâvud Paşa tarafından yarı yarıya Türkçe-Arapça olarak yayımlanan Curnalü'l-Irâk gazetesidir...
Ardından Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından 1828'de Mısır'da Türkçe ve Arapça olarak yayımlanmaya başlayan Vekâyi-i Mısriyye gelir...
***
Osmanlı'ya başkaldıran iki valinin ortak özelliği, 12 yıl arayla ilk Türkçe gazeteleri çıkarmış olmalarıdır...
Tabii bu olayın aslında en ilginç yanı bizi yeni sorularla karşı karşıya bırakması:
Niçin bu bilgileri okullarda öğrenemiyoruz? Neden bu tür bilgiler, özel alanları bu konular olanlar dışında bilinmiyor?
Valiler, gazetenin önemini nasıl oluyor da Osmanlı'dan önce fark ediyor?
O gazetelerde neler yazıyordu? O gazetelerde yazılanlar ile Osmanlı'nın merkezinde konuşulanlar arasındaki farklılıklar ve benzerlikler nelerdi?
Belki bir ara bunların da üzerinde dururuz...
Basın tarihi ilginç ve sürprizli bir alan.
Kapak görseli: Kavalalı Mehmed Ali Paşa (Bettmann/Getty Images) ve 1828'de Mısır'da yayımladığı Vekâyi-i Mısriyye.
P24'ten alınmıştır.