Yeni Şafak yazarı ve eski AKP milletvekili Mehmet Metiner, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Başdanışmanı Nuşirevan Elçi’nin yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve "özerklik" açıklamasını köşesine taşıdı.
Elçi’nin etnik bir özerkliği savunduğu ileri süren Metiner, gelen tepkiler üzerine CHP sözcüsü Faik Öztrak’ın, “Bunlar kişisel düşünceleridir. Partimizi bağlamaz” deme mecburiyeti hissettiğini yazdı.
Metiner, Nuşirevan Elçi ile ilgili CHP’ye şu soruları yöneltti:
"Daha partisinin böylesine hassas ve temel konularda ne düşündüğünü bilmeyen biri nasıl danışman yapılabiliyor?
Bir genel başkan danışmanı şayet kişisel düşünceleriyle partisini zora sokacağını bilmiyorsa, merak ediyorum, onun hangi aklına ihtiyaç hissedilebiliyor?
Bir danışman şayet genel başkanı veya partisi adına konuşmayacaksa niye danışman yapılır?
Bir danışman şayet konumu itibariyle partisiyle ters düşen kişisel düşüncelerini açıklama hakkına artık sahip olmadığını bilmiyorsa, niye danışmanlık makamına kurulur?
Benim bildiğim, danışmanlık makamı, kişisel görüşlerin uluorta serdedilebileceği bir makam değildir.
Neyi nerede nasıl konuşacağını siyaseten bilmeyen birinin danışman olarak istihdamı bir nebze anlaşılabilir ama parti genel merkezlerinde ekranların karşısına o sıfatla nasıl çıkartılabildikleri anlaşılabilir bir husus mudur?
Hem o sıfatla ekranların karşısına çıkarttığınız bir danışmanın sözlerine tepki gelince anında, ‘Kişisel görüşüdür. Bizi bağlamaz’ demek de neyin nesidir?
Madem öyle, o vakit siz partiniz adına çıkıp cevap veriniz: CHP olarak özerklikten yana mısınız değil misiniz? Yani iseniz ne tür bir özerklikten yanasınız? Kürtler için özerklik istiyor musunuz, istemiyor musunuz?”
Yazının tamamını okumak için tıklayın
Kılıçdaroğlu'nun Başdanışmanı avukat Nuşirevan Elçi, CHP Genel Merkezi’nde Rûdaw’a verdiği röportajda şu ifadeleri kullanmıştı:
“Zaten CHP iktidar olmadığı sürece bu sorunu çözemez. Projeleri tabii ki var. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi diyoruz artık adı özerklik veya başka türlü de konulabilir. Bunun değiştirilmesi gerekiyor zaten. Tüm yetki ve imkanların tek bir yerde toplanması zaten başından beri yanlıştı. Hem Kürtler için hem de diğer halklar için yetkilerin dağıtılması zaten gerekli. Bunun yanı sıra Kürtçe anadilde eğitim konusunda adımların atılması gerekir. Türkiye zaten bugün bunları gerçekleştirebilecek durumda. Belki eskiden kadroları yoktu, imkanları yok, ekonomik gerekçeler vesaire ileri sürebilirler ancak Türkiye bugün bu imkanlara sahip. Bugün Kürt sorununun çözümü de çok kolay, neden? Bugün Türkiye’deki Kürtler arasında bağımsızlık isteyenlerin sayısı çok az. Bağımsızlık, ayrılık olmadığı sürece sistem içerisinde Kürtlerin haklarını elde etmesi de gayet kolaydır. Velev ki bugün Türkiye Orta Doğu’da böyle kalmış. Bugün Edirne’den öteye gittiğimizde bu tür konuları konuşursak bize gülerler. Anadilde eğitim hakkı zaten üzerinde konuşulması bile gerekmeyen bir mesele gibi.”
|