Eski AKP milletvekili ve Yeni Şafak yazarı Mehmet Metiner, bugünkü yazısında Altılı Masa ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Metiner, “Geçmişte asla bir araya gelemeyeceği varsayılan, hatta birbirlerinin hasmı bi-amanı olarak bilinen partilerin bir cephede hizalanmaları artık siyasetin yeni normali oldu. Tuhaflık dediğim şu: Bu birlikteliğin 'ortak hasmı' alaşağı etmek üzere kurulmuş olması” görüşünü dile getirdi.
“Bu partilerin hangi ilkelerle ve hangi anlayış temelinde ülkeyi yöneteceklerini bilmeye hakkımız yok mu?” sorusunu soran Metiner, “Bildiğimiz iki şey var sadece. Birincisi, ne pahasına olursa olsun mevcut başkanın alaşağı edilmesi. İkincisi, parlamenter sisteme geri dönülmesi.” diye yazdı.
“Peki, ülkenin birlikte yönetimi nasıl olacak? Sözgelimi; dış politika, ekonomi, terörle mücadele vb. alanlarda hangi anlayış esas alınacak?” sorularını soran Metiner, “Tuhaf olan, bunun bilinmiyor olmasıdır. Yanı sıra mevcut başkanın gitmesinden başka gözünü her şeye kör etmiş bir militan seçmen topluluğunun da bunu dert etmemesidir. Oysa ülke yönetimi, sadece ve yalnızca nefret anlayışı üzerine ikame edilemez. Rövanşist duyguların da esiri olamaz. Bu durum ülkeye kaybettirmenin ötesinde bir sonuç da doğurmaz” görüşünü dile getirdi.
“Bu yeni yönetimden kaynaklanacak sistemik kriz bence hayati bir sorun teşkil ediyor” diyen "Siyasette tuhaf zamanlar… Yeni sistemik krize dikkat…" başlıklı yazısına Metiner, özetle şöyle devam etti:
"Tuhaf zamanlardan kastım bu işte: Nefretten körelmiş akıl, bütün bu soru(n)ları görmezlikten geliyor. ‘Her şey güzel olacak’ mottosu, her şeyin hangi anlayış, ilke ve yönetim çerçevesinde güzel olabileceği sorusunu ıskalayarak yemi bir sistemik krize kapı aralıyor. Ama ne yazık ki bu bahiste imali fikir edenlerin sayısı yok gibi.
O yüzden yapılacak olan şey bellidir.
Evvelemirde ortak adayla çıkacak partiler adaylarıyla birlikte şu iki hususu netlikle ortaya koymalıdırlar.
Bir: Ortaklaştıkları hükümet programlarını.
İki: Ortaklaştıkları yönetsel mekanizmayı ve yöntemi.
Hükümet programlarını genel ve soyut ifadelerle değil, gayet açık ve somut ifadelerle ortaya koymalıdırlar. Sözgelimi, hangi ekonomik modeli esas alacaklarını belirtmeleri gibi. Var olduğunu ileri sürdükleri ‘Kürt sorunu’nu hangi somut adımlar atarak çözmeye yönelecekleri gibi. 'Terörle mücadele'de hangi yöntemleri esas alacakları gibi. Yönetsel mekanizmayı ve yönetim yöntemini de aynı netlikle ortaya koymaları elzemdir."
Yazının tamamını okumak için tıklayın