Almanya Başbakanı Angela Merkel, Suriye rejiminin İdlib'e yönelik olası bir askeri harekatı nedeniyle, uluslararası alandaki diplomatik girişimlerini yoğunlaştırdı. Son iki hafta içerisinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yüz yüze görüşen, ABD Başkanı Donal Trump ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile telefon görüşmeleri gerçekleştiren Merkel, ağırlıklı olarak İdlib'in konuşulduğu bu temaslarının ardından bugün de sözcüsü aracılığıyla İdlib konusunda mesaj verdi.
Sözcü yardımcısı Ulrike Demmer, olağan basın toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye rejiminin İdlib'e yönelik geniş kapsamlı bir askeri harekatı konusunda büyük endişe duyduklarını belirterek, bunun büyük bir insani felakete yol açabileceği uyarısında bulundu.
Böyle bir askeri operasyon durumunda yüzbinlerce sığınmacının Türkiye sınırına yakın bölgelere akın edebileceğini belirten Demmer, Rusya'ya yaptıkları çağrıyı yineleyerek, Esad rejimi üzerinde etkisini kullanmasını, askeri gerilimin tırmanmasının, büyük bir insani felaket yaşanmasının engellenmesini istedi.
Almanya'nın endişeleri
DW Türkçe'ye konuşan diplomatlar, Almanya'nın son günlerde İdlib konusunda diplomatik çabalarına hız verdiğini, ilgili tüm taraflarla yoğun görüşmelerin yapıldığını kaydediyor. Almanya, askeri değil siyasi bir çözüme odaklanılması gerektiğini vurgularken, İdlib'e yönelik geniş bir askeri harekatın ağır sonuçları konusunda da uyarılarda bulunuyor, eğer böyle bir operasyon engellenemeyecekse de, bunun sınırlandırılması gerektiğini savunuyor.
Diplomatların en büyük endişelerinden birini, kapsamlı bir askeri harekat durumunda, Suriye rejim güçleriyle, Türk ordusu arasında sıcak çatışma yaşanması oluşturuyor. Bu nedenle, son günlerde Ankara-Moskova hattında yürütülen yoğun temaslar yakından izleniyor.
"Rusya izin vermez"
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Suriye uzmanı Oytun Orhan, DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, Suriye rejim güçleriyle, Türk Silahlı Kuvvetleri arasında askeri gerilimin tırmasına çok da ihtimal vermediğini söyledi.
Ankara ile Moskova hattındaki temasların önemine dikkat çeken Orhan, "Rusya'nın Esad'ın, Türkiye'nin hassasiyetlerini tamamıyla göz ardı eden geniş kapsamlı bir imha operasyonuna girişmesine izin vereceğini düşünmüyorum” görüşünü dile getirdi. Orhan, son gelişmelere ilişkin "Türkiye'nin kırmızı çizgileri” hakkında ise şu değerlendirmeyi yaptı:
"Türkiye'nin en büyük kaygılarından biri bölgedeki askeri varlığı. Gözlem noktalarındaki askeri unsurlarına herhangi bir saldırı olması durumunda Türkiye'nin müdahalesine varan bir tepki gerçekleşebilir. İkincisi bütün İdlib'de sivil-silahlı, radikal-ılımlı ayrım yapılmaksızın toptan imhaya girişilerek ağır bir insani kriz ve Türkiye'ye göç dalgasının yaşanmasıdır. Çünkü bu Türkiye açısından bir felaket senaryosu olur. Bu durumda Türkiye'nin sınır bölgesinden önlem alması söz konusu olabilir.”
"Teröristler büyük tehdit"
Alman diplomatik kaynaklar, İdlib konusunda değerlendirmelerde bulunurken, Berlin'deki en büyük endişelerden birinin bölgedeki El Kaide ve diğer "terörist gruplarla" bağlantılı 10 bin savaşçının olduğunu ifade ediyorlar. Olası yeni bir göç dalgasında, bunların sığınmacıların arasına karışarak Türkiye'ye, ardından Avrupa'ya geçmeleri, önemli bir güvenlik tehdidi olarak görülüyor.
Suriye uzmanı Oytun Orhan, yabancı savaşçıların ciddi bir tehdit olduğuna işaret ederken, "El Kaide grupları, radikal gruplar arasında çok sayıda yabancı savaşçı var. Toptan imha hareketi, bu kişilerin mülteciler arasına karışması bu yolla Avrupa başkentlerine gidip terör eylemi yapma riskini içeriyor” şeklinde konuştu.
Birleşmiş Milletler, yaklaşık 3 milyon kişinin yaşadığı İdlib'e yönelik kapsamlı bir harekat durumunda, yüzbinlerce kişinin Türkiye sınırına yakın bölgelere kaçacağı tahmininde bulunuyor. BM'nin Suriye Özel Temsilcisi Steffan de Mistura, dün yaptığı açıklamada siviller için bir koridor açılması çağrısında bulunurken, bunların nereye tahliye edilebilecekleri konusunda net yanıtlar veremedi. De Mistura, "Bu konuyu henüz Suriye hükümeti ve garantör ülkelerle konuşmadık, ama bu vesileyle bunu konuşmaya hazır olduğumu duyuruyorum” demekle yetindi yetindi.
Dikkatler Afrin'e çevrildi
Uluslararası ilişkiler ve savunma uzmanı Magdalena Kirchner, DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, İdlib'deki sivil halkın tahliyesi konusunda çok fazla seçenek olmadığını söyleyerek Afrin'e dikkat çekti.
Uluslararası ilişkiler ve risk araştırma kuruluşu Conias'ın yöneticilerinden olan Kirchner, "Türkiye, İdlib halkının, Esad rejiminin kontrolündeki bir bölgeye tahliyesine izin vermeyecektir. Türkiye'nin ise Mart'taki yerel seçimler öncesinde, Avrupalılardan herhangi bir destek güvencesi almadan, yeni bir göç dalgasına kapılarını açacağına ihtimal vermiyorum. Geriye Afrin kalıyor” şeklinde konuştu.
Afrin'in bir tür tampon bölge olarak kabul görmesi halinde Türkiye'nin Avrupa ülkelerinin siyasi ve mali desteğine ihtiyaç duyacağına dikkat çeken Kirchner, "Avrupalılar ne yapacak? Türkiye'nin Afrin'deki askeri varlığını, isterseniz işgalini diyelim, kabul edip, bu bölgede istikrar sağlamısını ister mi? Türkiye'yi destekler mi? Bana sorarsanız, evet destekleyebilir” yorumunu yaptı.
Avrupalılar Türkiye'ye desteğe hazır
İdlib'teki silahlı muhaliflerin akibetinin de Avrupa başkentleri için kilit öneme sahip bir konu olduğuna dikkat çeken Kirchner, değerlendirmesini şöyle tamamladı:
"Bu İdlib'deki muhalifler nasıl silahsızlandırılacak? Türkiye bu insanların Esad rejimi tarafından imha edilmesine göz yummayacaktır. Ama aralarından çok tehlikeli gruplar olması sebebiyle de Türkiye'ye alınmalarına izin verilmeyecektir. Türkiye halkı bunu istemez. Duyduğumuz kadarıyla Orta Asya ülkelerine gönderilmeleri tartışılıyor… Sonuç itibariyle işte tam da bu nedenden ötürü Avrupa ülkelerinin Türkiye ile işbirliği yapması gerekiyor. Bu nedenle son dönemde siyasi ve ekonomik istikrarsızlık sürecinden geçen Türkiye ile işbirliği yapılmasının önemini artıyor.”
Değer Akal / Berlin
© Deutsche Welle Türkçe