Türkiye basın tarihinin önemli isimlerinden gazeteci- yazar Erbil Tuşalp, 5 Eylül tarihinde hayatını kaybetti.
Tuşalp’i, meslektaşları Aydın Engin, Faruk Eren, Murat Yetkin ile İnsan Hakları Derneği’nin kuruluşunda birlikte çalıştıkları Akın Birdal, Ayşe Bakkalcı ve Gül Erdost anlattı.
Bianet'ten Nazan Özcan'ın hazırladığı haberde gazeteci Aydın Engin, Tuşalp için, ''İyi haberciydi. İyi dediğim, haberin kokusunu alabilen, kokusunu aldığı haberi kotarıncaya kadar da gözü başka hiçbir şey görmeyen, yemeği unutan, içkiye yan gözle bile bakmayan soy bir haberciden söz ediyorum. Hastalık onu kemirir bitirirken bile 'Abi şu haberi yaptırsana. Önemli bence. Gündem değiştirir valla' diye geceyarıları telefon ettiği çok oldu. Mesleğimizde özleyeni çok olacak. Biri de ben…" ifadelerini kullandı.
Gazeteci Murat Yetkin de Tuşalp'in, 12 Eylül'deki anti-demokratik uygulamaların ve insan hakları ihlallerinin açığa çıkarılmasının simge ismi olduğunu söyleyerek, ''Fazla kişi bilmez ama Mamak Cezaevi'indeki işkencelerin ses kayıtlarının dünyaya duyurulmasının gizli kahramanıydı. Bizim kuşağın Erbil Abisi idi. Demokrasi Dergisi'nin çıkarılması sürecinde bir süre yanında da çalıştım. Hepimiz ondan bir şeyler öğrendik" diye konuştu.
Gazeteci Faruk Eren, eski Uluslararası Af Örgütü Türkiye temsilcisi Helmut Oberdieck'in, “Siz Türkler hiç arşiv tutmuyorsunuz, sadece anlatıyorsunuz. Tek arşiv tutan var; Erbil Tuşalp” sözüne dikkati çekerek "Erbil Abi çok iyi gazeteciydi. Özal’a suikast girişiminde savcılarla birlikte suikastçının odasına girmesi büyük olay olmuştu mesela. ... Evrensel’de yollarımız keşişti. Ondan çok şey öğrendim. Öğrendiklerimin ne kadarını yapabildiğim tartışılır. Yok olan zanaatlerden biri ya Türkiye’de gazetecilik. Eğer öyleyse Erbil Abi zanaatin son temsilcilerindendi. Ama tam öyle değil. Hala Erbil Abi gibi gazetecilik yapanlar var bu ülkede. Erbil Abi’nin anısına inadına gazetecilik yapılacak. Erbil Abi de bunu isterdi sanırım" dedi.
Eski İHD Genel Başkanı Akın Birdal da "Erbil en zor günlerde 12 Eylül darbesine karşı itiraz edenlerdendir. Derneğimizin kurucularından ve bir dönem yönetim kurulunda çalıştığımız yol arkadaşlarımızdan. Aziz Nesin’in darbeye ilk baş kaldırısı olan, Aydınlar Dilekçesi sürecinde tanışmıştık.İnatçı, bildiklerinden, inandıklarından hiç ödün vermedi. O nedenle de barındırılmadı. Ama o yazmaktan vazgeçmedi. Ne çok paylaşacakları vardı" ifadelerini kullandı.
12 Eylül'de yargılanan Ayşe Bakkalcı da Erbil Tuşalp için "Sevgili Erbil abi ile 1980 askeri faşist darbe sonrası dönemde cezaevinden çıktıktan sonra daha yakından tanışma imkanım oldu. 1980’lerin en zor dönemlerde bizlere kapısını sonuna kadar açan nadir insanlardan birisi idi. 1980 askeri faşist darbe döneminin tüm karanlığını ortaya koyan, o dönemi çok güçlü belge ve tanıklıklarla toplumsal hafızada yer almasına sağlayan ilk yayınlardan birisi olan “Bin İnsan” kitabını yazarken, hakikatin ortaya çıkarılması amacı ile benimle sürekli paylaşımlarında ne kadar özenli ve titiz bir çalışma yöntemine sahip olduğunun yakın tanığı oldum" diye konuştu.
12 Eylül'de Mamak Cezaevi'nde işkencede hayatını kaybeden yayıncı İlhan Erdost'un eşi Gül Erdost da gazeteci Tuşalp için şunları söyledi:
"12 Eylül karanlığında İlhan'ın öldürülme sürecinde çoğu dostumuzu yanımızda bulamazken aile olarak hepimizi kucakladın. Dahası o günleri tarihe kaydetmek için insan hakları mücadeleni derinleştirdin. İşkence görenlerin, işkencede öldürülenlerin yakınlarını, tanıklıkları titizlikle izledin. Dönemin baskıcı ortamı seni hiç korkutmadı. İnadına, konuşmalarında, yazılarında, kitaplarında cezaevlerinde ve karakollarda yapılan işkenceleri, öldürümleri gündemde tutmak için çabaladın, işkencecileri de tarihe karanlık bir leke olarak kazımaya özel çaba gösterdin."
Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.