Ahmet İnsel*
Bursa’da Renault işçilerinin 15 Mayıs’ta başlattıkları iş bırakma eylemi, bölgedeki metal sanayii işyerlerine yayılıyor. Renault işçilerini Tofaş çalışanları izledi. Sonra Coşkunöz emekçileri, ardından Mako işçileri iş bıraktı. Birçok işyerinde çalışanlar grevdeki işçilerle dayanışma için fazla mesaiye kalmıyor. Delphi, Valeo gibi işyerlerinde kurulan işçi kurulu iş bırakma kararı alma hazırlığı yapıyor. Uzun bir dönemden beri çalışma yaşamında görmeyi unuttuğumuz, sadece bir işyerinde değil, aynı bölgede on binlerce işçiyi ilgilendiren bir işkolunda işçiler taleplerini iş bırakma, mesaiye kalmama, işyerinde sürekli toplanma eylemleriyle ifade ediyorlar.
Metal İşçileri Birliği adı altında toplanan işçilerin en önemli talebi, Türk-İş’e bağlı Türk Metal Sendikası’nın geçen aralık ayında işveren örgütü MESS’le yaptığı üç yıllık toplu iş sözleşmesinin gözden geçirilmesi. Bu sözleşmenin ardından, Türk Metal’in Bosch işvereniyle ayrı toplu sözleşme yapıp, çok daha büyük ücret artışı elde etmesi bardağı taşıran damla oldu. İşçiler kitlesel olarak Türk Metal’den istifa ederken, şimdilik başka bir sendikaya üye olmayıp, işçi kurulları kurmayı ve işveren karşısında muhatabın doğrudan işçiler olmasını talep ediyor.
Renault’da çalışan bir işçinin Bianet’te yayımlanan söyleşisi, işçilerin esas olarak ücret artışı talebiyle hareket ettiğini ama Türkiye’nin en güçlü milliyetçi sendikasına karşı tepkinin de bir o kadar etkili olduğunu gösteriyor. 8 yıllık işçi, ayda 1600 lira kazandığını, bunun çalışılan saat başı 7.4 liraya denk geldiğini belirtip, Bosch’da yapılan sözleşmede saat ücretinin 9.48 liraya çıktığını belirtiyor. Metal İşçileri Birliği Bocsh sözleşmesinde öngörülen ücretlerin işkolunda geçerli olmasını talep ediyor.
Ama sorun sadece ücret değil. Sorun, aynı zamanda Türk Metal’in sendikacılık pratiğine karşı biriken öfke patlaması. Türk Metal’in Aralık 2014’te üç yıl için imzaladığı toplusözleşme metnini işçilere göstermediğini, sendikanın baskı ve anti-demokratik uygulamalarından işçilerin bıktığını ifade ediyor aynı kişi.
Bursa’da işçilerin ücret dışında iki talepleri daha var. “Temsilcilerimiz başta olmak üzere, yöneticilerimizi demokratik bir yöntemle biz seçmek istiyoruz” diyorlar ve bu eylem nedeniyle hiçbir işçinin işine son verilmeyeceği konusunda garanti talep ediyorlar. Valilik ve işveren sadece son talep için güvence veriyor. Dün yapılan görüşmelerde ücretlerin gözden geçirilmesini işveren temsilcileri kabul etmedi. İşçiler de eyleme devam kararı aldı.
İşveren örgütü MESS, bölgeye yollanan iş müfettişleri ve Türk Metal yöneticileri elbirliğiyle bu talep ve eylemlerin kanunsuz olduğunu iddia ediyorlar. Aslında işçilerin barışçıl hak arama eylemlerini kanunsuz olarak tanımlamak hukuksuzluğun daniskası. Türk Metal’de başkanlığı 1975’den beri yürüten, MHP’ye yakın, aşırı milliyetçi, derin devletle hep yakın ilişki içinde olmuş Mustafa Özbek, 2009’da Ergenekon davası çerçevesinde tutuklandı. Özbek’in kurdurduğu Avrasyacı stratejik araştırma merkezi, 2000’lerin ortasında Cumhuriyet gazetesinde bir strateji eki yayımlıyordu. Özbek’in tutuklanmasının ardından göreve gelen Pevrul Kavlak, hak arama eylemi yürüten emekçilere aba altından sopa göstermeye devam ediyor. İş bırakma eylemine katılanları, “marjinal grupların girişimiyle aklı karışanlar” olarak tanımlıyor.
Türk Metal’in yıllardır Türkiye’de endüstri ilişkilerinde oynadığı pederşahi, iktidar ve işveren yanlısı, şoven-milliyetçi damarı canlı tutarak emekçileri egemen güce tabi kılma misyonunun tıkanması, bugün büyük bir üye kaybı yaşayan sendika yöneticileri kadar, metal sanayii işvereni ve hükümeti de son derece rahatsız ediyor. Hükümet, seçim öncesinde olduğumuz için olsa gerek, şimdilik sessiz kalmayı tercih etmiş gibi.
Metal işkolu Türkiye’de çalışma ilişkilerinin can damarını oluşturan sektörlerin başında gelir. Aziz Çelik, son yirmi yılda toplu pazarlık sisteminin nasıl marjinalleştiğini gösterdiği yazısında, 1995’te özel sektörde toplam 5.5 milyon işçi varken toplu pazarlık kapsamında 438.000 kişi olduğunu, 2013’te ise 13 milyon çalışana karşılık toplu pazarlık sisteminin sadece 500.000 kişiyi kapsadığını gösteriyor. Bu verilere göre Türk Metal ile MESS arasında imzalanan ve 110.000 kişiyi kapsayan ihtilaflı toplusözleşme, Türkiye’de özel sektörde toplu pazarlık sisteminden yararlanan emekçilerin beşte birini kapsıyor!
Bursa’da metal sanayii emekçileri, “eşit işe eşit ücret”, “sendikal örgütlenme özgürlüğü” ve “sendika içi demokrasi” talebiyle yürüttükleri mücadeleyi sadece işverene karşı değil, belki ondan daha fazla devlet ve güç yanlısı milliyetçi sendikacılığın alameti farikası Türk Metal Sendikası’na karşı veriyorlar. Türkiye sanayii üretiminin kalbinde, on yıllardır hükmünü icra eden devletişveren- Türk Metal düzenini bozuyorlar.
Bu yazı Cumhuriyet'te yayımlanmıştır.