Eğitim

Milli Eğitim Bakanı Selçuk: Gözüme uyku girmiyor; sorumluluk sadece benim değil, milletin de

"Sınavla öğrenci alan okulların sayısını düşürmeye çalışacağız"

25 Ekim 2018 13:30

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, eğitimle ilgili yenilikleri düşünmekten gözlerine uyku girmediğini söyledi. Selçuk, "Sürekli yeterince çalıştık mı sorusu zihnimi çok meşgul ediyor. Şikâyet etmiyorum; ama sorumluluk sadece benim değil milletin de ödevidir" diye konuştu.

"Hepimiz bu işe omuz verirsek olacak" diyen Selçuk,  "Bizim asıl meselemiz dünyayla yarışmak. eğitimi hal yoluna koyunca işimiz bitmiyor, asıl işimiz o zaman başlayacak. Önce yoğun bakımdan çıkalım, sonra nekahat dönemi başlasın" sözlerini sarf etti.

Liselere giriş sınavı ile ilgili de konuşan Selçuk, "Biz burada sınavın adını, tekniğini değiştirsek bir yol alamayız. Biz okullar arasındaki imkân farkları ortadan kaldıracak ve sınavla öğrenci alan okulların sayısını düşürmeye çalışacağız" ifadesini kullandı.

Anadolu Ajansı Gündem Masası'nın konuğu olan Bakan Selçukj'un açıklamalarından satır başları şöyle:

"Uyuyamıyorum"

"Ben geldiğimden beri uyuyamıyorum çünkü geldiğim gün çok yüksek bir beklenti oluştu. Hiçbir şey vadetmeden bu kadar yüksek bir beklentinin oluşması benim sorumluluğum değil. Ama yine de ne yapacağız, napacağız konusunda çok uzun yıllardır çalışmamıza rağmen bir uyku düzeni kalmadı. Sürekli yeterince çalıştık mı sorusu zihnimi çok meşgul ediyor. Şikâyet etmiyorum; ama sorumluluk sadece benim değil milletin de ödevidir. 

"Siyaseti ben beceremem çok farklı yetenekler istiyor. Benim gibi insanların siyasete girme azmi düşük oluyor. Ancak böyle bir fırsat olursa, yapabileceğimiz bir şey varsa neden yapmayalım şeklinde bir girişim oluyor. Orta vadede bunun Türkiye için daha farklı kazançlara yol açacağını düşünüyorum.

"Önce yoğun bakımdan çıkalım"

Konuyla ilgili üç yıllık vizyon ortaya koyma sebebim şu, kimse bizi zorlamadı, talepte bulunmadığı halde taahhütte bulunmak istedik. Yol haritası koyalım. Çocuklar haftaya, gelecek yıl ne olacak huzursuzluğu içinde olmasın. Aileler belirsizlik yaşamasın. Belirli periyotlarda bunun hesabını verelim. Biz bunu toplumla, insanla birlikte yapıyoruz. Hepimiz bu işe omuz verirsek olacak. Aslında beş yıllık hükümet dönemi söz konusu. Ancak önceki yıllardan beri arkadaşlarımla yaptığım çalışmalar, üç yılda Türkiye’nin eğitim meselesinin belirli bir noktaya gelebileceği sonra asıl mücadelenin başlayacağıydı. Çünkü üç yıllık mesele yönetme meselesi. Bizim asıl meselemiz dünyayla yarışmak. eğitimi hal yoluna koyunca işimiz bitmiyor, asıl işimiz o zaman başlayacak. Önce yoğun bakımdan çıkalım, sonra nekahat dönemi başlasın. Yapılan işle ilgili birkaç küçük fark var. İlk kez felsefesi, teorisiyle bütünsel bir sistem yaklaşımı içinde, bir sistemin bütün alt sistemin bileşenlerinin eş zamanlı olarak dönüştürülmesi bekleniyor. Türkiye’nin sınav sistemiyle ya da öğretmenlerin özlük haklarıyla ilgili şunu yapacağız değil. Bütünsel dönüşümle ilgili. İkincisi bugün düşündük yarın şu değişikliği yapıyoruz, demeyeceğiz. Biz şu kadar sene içinde olgunlaşacak bir fidandan bahsediyoruz.Üç yıl içinde ulaşacağımız yer aslında sistemin genel bir raya oturması ve artık bunun üzerinden iyileştirmelerin hızlanması. Velilerin ve öğrencilerin çok merak ettikleri konu, liseye geçiş meselesi. Biz bunu bu bağlamdan çıkarmak istiyoruz. Mesele kademeler arası geçiş değil, bir çocuğun hayatı. Sınavın adını, tekniğini değiştirsek bir mesafe alamayız. Seneye sınav nasıl olacak sorusu doğru değil. Doğru soru, eğitim sistemi içinde bir çocuğun ortaokuldan liseye geçerken nasıl daha mutlu, daha donanımlı, potansiyelini ortaya koyacağınız bir ortam oluşturacaksınız.

"Sınavda sürpriz yok"

Dün örnek sorular çıkardık, dedik ki, hiç endişelenme bir sürprizle karşılaşmayacaksın. Biz sana her ay örnek sorular göstereceğiz. Öğretmenime, bu ezber sorusu değil, yorum sorusu. Bu çocuklara ezber yaptırarak bir yere varamayız. Başka bir öğrenme yöntemi arzu ediyoruz. Çocuklara ezber yaptırmayın. Biz size her türlü kaynağı karşılayacağız. Bunu bir LGS bağlamından çıkartıp bu bir eğitim kalitesi sorunudur. Büyük fotoğrafa bakmak lazım. Seneye sınav daha az stresli, ne olduğu belli olan, çocukların neye çalışacağını bildiği bir düzen söz konusu.

Üç yıl içinde sınav yüzde 40'a kadar azalacak.30 senedir sınıfın içindeyim. Yarın okul öncesi kurumunda, üniversitede, lisede ders verebilirim. Bu iş dünyanın onlarca ülkesinde nasıl yapılıyor? Uzun yıllardır okul okul dolaştım. Bu mesele felsefesi kurulmadan, üzerine teorisi yapılmıyor. Mesele insandan ne anlıyoruz meselesi. Biz insan yetiştirmekle uğraşıyorsak, bizim insan görüşümüz ne ki? Buradan başlamak gerekiyor. Vizyon dokümanın 10 sayfası felsefe ve kuramla ilgili. Hiçbir alıntı, haber yok. Bütün haberlerle ilgili analizlere ve köşe yazılarına bakınca dikkatimi çeken, sadece Külliye'deki sunum başlıklarından hareket etmişler. Formasyon meselesinde olduğu gibi. Okunmamış demek ki.

"Mesele çocuğu değil, sistemi ölçmek"

Öğretmeni şu açıdan çok önemsiyorum. Öğretmene belli bir bağlamı, rutini verdiğimizde onun üzerinde kendi vicdanıyla beraber gerekeni yapıyor. Bundan endişe duymuyoruz. Sadece mesele sistemi tasarlamak. Mesele Türkiye’de çocukların zekası, yeteneğiyle ilgili bir sorun mu var? Hiçbir mesele yok. Bu çocuk ‘gelişmiş ülkelerde’ okusalar problemimiz mi var? Hayır, mesele çocuğu ölçmek değil. Mesele sistemi ölçmek, iyileştirmek. Her ülkenin eğitim kalitesi öğretmeninin kalitesini aşamaz. Öğretmene yatırım yapmadan, onlara katkı sağlamadan onlardan beklersek çok adil olmaz.

Aidiyet ve kimlik

Askerlerimiz, hekimlerimizle ilgili o mesleğe ait kanunlar var. Ancak öğretmen 657’nin içinde, sıkışmış vaziyette. Ataması, yükselmesi, disiplini, kariyer meselesi, tazminatları aslında hepsi özelleşmeli. Ancak 1970’lerden beri temenni edilen, arzulanan kanundur, öğretmenlik meslek kanunu. bir türlü çeşitli nedenlerle çıkmamış. Şimdi çıkması için bir ortam var. Cumhurbaşkanı’mızın da payı var. Bizim vazifemiz sadece girişiminde bulunmak, kararı meclis verir. Öğretmenlerin kimlik ve aidiyet meselesi konun. Sadece para meselesi değil. Bize ait bir kanunumuz var. Bütün ana mesleklerin kanunu var da, çok değerli gördüğümüz öğretmenlerin niye yok? mesele bu aidiyeti beslemek. Öğretmen nerede ne kadar çalışır? aylık yönetmelikler değişerek belirsizlik ortamı olmasın.

Danıştay'ın ant kararı

"Milli Eğitim Bakanı'na Olympus'ta devremülkü varmış gibi davranıyorlar. Bu aslında bakanlık değil bir ülke meselesi. Bu tartışmayı ateşlendirmemek gerektiğini düşünüyorum. 

"Öğretmen, 657'nin içerisinde sıkışmış vaziyette. Kendisine özel kanun yok. Halbuki bunların ataması, yükselmesi, disiplin meselesi, kariyer meselesi, ek göstergesi, tazminatları hepsi aslında özelleşmeli.

"Ders saatlerinde çok büyük bir azalma olmaz ama ders çeşidinde azalma olur.

Öğretmenler Günü'nde müjde

"3 bin 600 ek gösterge ile ilgili Öğretmenler Günü'nde bir haberimiz olacak.

16 dersin azalacağını söyleyen Bakan Selçuk, "Çocukları telef ediyoruz" diyerek bişr çocuktan her şeyi bilmesinin beklenmemesi gerektiğini kaydetti.

Bakan devamında şöyle devam etti:

"Ders saatlerinde çok büyük bir azalma olmaz ama ders çeşidinde azalma olur. Teneffüsler aslında bizim en önemli derslerimiz. Çünkü çocuklar teneffüslerde çok şey öğreniyor, paylaşıyor, sosyalleşiyor, problem çözmeyi öğreniyorlar.

"5 yaşında ilkokula başlanmaz"

"5 yaşında ilkokula başlanmaz. Bizim bunu yeniden tanzim etmemiz gerek. Burada önümüzdeki yıl bir düzenleme yapılacak.

"(Anaokulunun zorunlu eğitim kapsamına alınması) Bu, üçüncü yılda başlayabilecek bir proje. Bunu hemen başlatamayız, böyle bir altyapımız yok.

"Meslek liseleri için genel beceri testi oluşturuyoruz. Mesleki ve teknik eğitimi öne çıkaracağımız, pozitif ayrımcılık yapacağımız çok özel bir dönem başlıyor.

"2016 yılında atanmış sözleşmeli öğretmenlerimiz, dördüncü yılını bitirdiğinde şu anki kadrolu öğretmenlerimiz gibi tayin isteme ya da başka haklara sahip olacak.

"Dershane arayışını ortadan kaldırmak bizim taahhüdümüz. Bunu yaparken çocuğa Türkiye'nin en iyi öğretmenleriyle karşılaşma fırsatı vereceğiz.

"(İmam hatip okulları) Ben insanımızın muhalefet ihtiyacını çocuklarımız üzerinden gidermesine karşıyım. 'Şu çocuklar, bu çocuklar', böyle bir tartışma benim karakterime uygun değil."