T24 Haber Merkezi
Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, konser harcamalarıyla ilgili iddialar nedeniyle Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne inceleme, düzenlediği etkinliklere ilişkin iddialarla ilgili de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne soruşturma başlatılması konusunda, "Muhalif belediyelere gözdağı vermek için konser bahane ederek yarın bir gün kayyum atanması söz konusu ediliyor. Ayıp bir şey. Demokrasilerde bu tür şeyler olmaz" değerlendirmesinde bulundu.
Milli Yol Partisi Genel Başkanı Çayır, ANKA Haber Ajansı'na gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Çayır, Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne inceleme, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne soruşturma başlatılmasıyla ilgili şöyle konuştu:
"Hükümet önce kendi belediyelerine bakmalı. Önce kamuda ayyuka çıkan yeme içme işlerine bakmalı. Elbette kim suç işlemiş, kim kamu malına, Hazine'ye ve milletin cebine el uzatmışsa gereği yapılmalıdır. Bütün belediyeler için bu geçerli. İster partisi A, ister C, ister D, ister F olsun parti ayırt etmeksizin hepimizin hırsıza, arsıza aynı gözle bakması ve cezasını bulması için de çaba içerisinde olması gerekir. Kendi hırsızını koruyan, kendi hırsızlığını şu veya bu şekilde meşru sayan bir zihniyet, bir yönetim asla bu konuda gerekli sonuçları elde edemez. Önce siz dürüst olacaksınız.
Siz, Bakanınız aleni bir şekilde, o da zor zamanlarda pandeminin ayyuka çıktığı bir dönemde kendi şirketi ile iş tutarken ne yaptınız? Tuttunuz evine gönderdiniz. Ortada bir eylem var. Ortada bir çalma eylemi var. Sizi adliyeye göndermeniz savcıya, hakime göndermeniz gerekirken evine göndermeniz vicdanları kanattı. Artık işler o kadar farklı bir hale dönüşmüş ki insanlar parayla iş tutuyorlar, parayla iş takip ediyorlar, parayla iş alıyorlar, ihale alıyorlar, ihale veriyorlar, alttakiler, üsttekiler, karmakarışık bir düzen.
Bu düzeni siz kendinizden başlayarak bütün belediyeler, kamu, belediye ve benzeri yerlerde temizlemeyi düşünüyor musunuz? Tertemiz bir Türkiye. Yemeyen, yedirmeyen, içirmeyen, hırsızlık yapmayan yöneticilerin ve kadronun olduğu bir Türkiye'yi biz ne zaman inşa edeceğiz? Onun için sırf siyasi hırs ve siyasi istikballe veya siyasi birtakım hesaplarla kimi belediyelere, muhalif belediyelere gözdağı vermek için konser bahane ederek yarın bir gün kayyum atanması söz konusu ediliyor. Ayıp bir şey. demokrasilerde bu tür şeyler olmaz. Kim cezasını kim hırsızlık yapmış, kim çalmış, kim çırpmışsa cezasını çekecektir. Bundan kimsenin şüphe duymayacağı şekilde bir sistem kurmamız lazım.
"İktidarın bazı belediyelere kayyum ataması kabul edilemez"
Onun için bazı şeyleri bahane ederek de iktidarın bazı belediyeleri elde etmesi veya oraya kayyum ataması veya siyaset mühendisliğine soyunması kabul edilemez. Biz kimsenin hamisi kimsenin de karşıtı değiliz. Doğru nerede varsa, haklı nerede varsa, hakkı yenen nerede varsa onun yanında hırsızın, arsızın ve milleti soyup soğana çevirenin isterse babamız olsun, isterse oğlumuz olsun, isterse partilimiz olsun karşısında durmayı bir görev, siyasetin icabı sayarız. Ama bunu bahane ederek bazı yerlere gözdağı vermek, siyaseti dizayn etmek veya kayyum yolu açmak asla ve asla kabul edilmemelidir, kabul edilemez. Bu yol da yol değildir. Ben Tayyip Bey'e emr-ü bil maruf, onun kavramı ve ifadesiyle söylüyorum. Neyl-i anün-ünker yapıyorum. Temizliğe çevrenden ve kendinden başlarsan Türkiye tertemiz olur."
"O beş çocuğun ölümünden iktidar hiç kendini sorumlu sayıyor mu?"
Çayır, düzenlediği basın toplantısında da İzmir'de elektrikli sobanın devrilmesi sonucunda çıkan yangında beş çocuğun hayatını kaybetmesine ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
"Beş çocuğun acısıyla dün Türkiye büyük bir azap yaşadı. Aslında o resim Türkiye'nin genel bir resmiydi. Türkiye'de siyasetçilerin üstünü örtmeye çalıştığı, gündem değiştirerek gerçekleri ters yüz etmeye çabaladığı o resmi Türkiye asla unutmamalıdır. Birilerinin çıkıp resim üzerinden, işte annesi içeride, babası dışarıda veya babası içeride, annesi daha önce cezaevine girmiş çıkmış diye laf üretmek yerine, bu insanların neden bu halde olduklarını ve bu vebalin kime ait olduğunu söylemeleri daha doğruyken, onlar orada da siyaset yapmayı ve işi başkalaştırmayı kendilerine kâr sayıyorlar.
Şu an Türkiye'de o kadar insan zor durumda ki o kadar insan gurur ve şeref sahibi ki o içinde bulunduğu şartları dışarıya taşırmamak ve kimseyle paylaşmamak için kol kırılır yen içinde kalır düşüncesiyle azabını da, çilesini de yaşadıklarını da içinde tutmayı bir insanlık görevi biliyor. Ve onu hiçbir zaman başkasıyla paylaşmıyor. O beş çocuğun ölümünden iktidar hiç kendini sorumlu sayıyor mu? İktidara destek verenler, iktidarın devamını isteyenler, iktidarı güzelleme yapanlar, o beş çocuğun ölümünden hiç mi azap duymadılar? Vicdanları sızladı mı, sızlamadı mı? O insanların o halde olması, bu ülkede yaşayan herkes açısından düşündürücü bir haldir."
MHP'nin sosyal medyada yayımladığı videoya da tepki gösteren Çayır, "Devlet Bey'in çıkıp yüzyılın lideri tebasıyla birilerinin daha on yıllarca hatta mümkünse göz kapayıncaya kadar başımızda durmasını tebliğ etmesi, sonra da çıkıp bu uğurda kendini ifade için video çekip millete göstermesi aslında trajikomik bir hikaye. İçinde bulunan ve kamuoyuna sunulan bütün sözler güzel. Bizim geçmişte sokaklarda, üniversitelerde, hapishanelerde attığımız sloganların bütünü. Güzel, tamam da ülkücülük kendi adına, Türk milleti adına bir gelecek istemek mi, dosdoğru yürümek mi, bir başkasının yardım değneği olmak mı" ifadelerini kullandı. (ANKA)