Milliyet yazarı Mehmet Tezkan, Lisans Yerleştirme Sınavı'yla (LYS) ilgili olarak, "Adayların aldığı puanın yüksek olmasını istiyorsanız; kolay sorular sorarsınız. Böylece yüksek puan başarısı yakalarsınız ama kendinizi kandırırsınız. Daha doğrusu toplumu kandırırsınız.İki kere iki kaç eder düzeyinde sorulara ağırlık verirseniz tırnak içindeki başarı kaçınılmaz olur" dedi. "Siyasal iktidar dershaneleri kapattı, bazı dershaneleri temel liseye çevirdi, lise görünümlü dershaneler oluştu. Bazı özel okullar dershane gibi çalıştı, dershaneleşti. Bazı okullar hafta sonu kurslarıyla takviye verdi. Çoğu veriyormuş gibi yaptı. Karman çorban bir düzen vardı. Neyin ne olduğu belli değildi" ifadesini kullanan Tezkan, "Ama sonunda iktidarın getirdiği yeni sistem ilk defa test edilecekti. Öğrencilerin aldığı puanlar önceki yıllarla karşılaştırılacak. Puanlar düşerse tartışma başlayacaktı" diye yazdı.
Mehmet Tezkan'ın, "Üniversite sınavı hinlik cinlik kokuyor" başlığıyla yayımlanan (3 Temmuz 2016) yazısı şöyle:
Günlerdir yaza-cağım, bir türlü sıra gelmedi.. Gündem izin vermedi..
Aslında bu da memleketin önemli meselelerinden ama..
Önem verilmeyen memleket meselelerinden..
Acısı yıllar sonra çıkacak memleket meselelerinden..
***
LYS dedikleri üniversiteye yerleştirme sınavı yapıldı.. Sosyal, fen, edebiyat, matematik, yabancı dil alanlarında iki hafta sınavlar yapıldı..
Gazetelerden, televizyonlardan izledim..
Uzmanlar ‘Sorular kolaydı’ dedi..
Sınavdan çıkan öğrenciler neşeliydi; ‘Zorlanmadık’ dediler..
Biri değil tüm sınavlarda dil aynıydı; kolay..
Edebiyat kolay, coğrafya kolay, matematik kolay, tarih kolay..
***
Diyeceksiniz ki..
Kolay soru sorsalar beğenmezsiniz, zor sorarlar, kızarsınız; ne var bunda?
Bence biraz hinlik var..
Biraz cinlik var..
Siyasi hesaplar var..
***
Açıklayayım..
LYS denilen sınavı sınıf geçme sınavı gibi değil.. Al puanı geç sınıfı, al puanı istediğin fakülteye gir sınavı değil..
Çünkü LYS sınav değil, yarış..
Kaç soruya doğru yanıt verdiğin önemli değil, yarıştığın arkadaşından daha çok soruyu yapıp yapmadığın önemli..
Basit örnek vereyim.. Diyelim ki; 80 soruda 75 doğrun var ama arkadaşların 76, 77, 78 soruya doğru cevap vermiş..
Puanın yüksek olacak ama başarı sıran düşük olacak..
Çünkü arkadaşların seni geçti..
Kontenjanlar sınırlı, fakülteler başarı sırasına göre alıyor..
Yani bu duruma göre.
Yüksek puan alarak başarılı..
Başarı sırası düşük olduğu için başarısız olabilirsin..
Uzmanların dediğine göre, bu yıl yaşanacak olan buymuş.. Sorular kolay olduğu için puanlar yükselecek, yani kâğıt üstünde herkes başarılı görünecek..
***
(Burada hemen bir parantez açalım..
Adayların aldığı puanın yüksek olmasını istiyorsanız; kolay sorular sorarsınız..
Böylece yüksek puan başarısı yakalarsınız ama kendinizi kandırırsınız..
Daha doğrusu toplumu kandırırsınız..
İki kere iki kaç eder düzeyinde sorulara ağırlık verirseniz tırnak içindeki başarı kaçınılmaz olur..
Tırnakları atarsanız ortada gerçekten başarı falan yoktur..
Puanların yüksekliği hormonludur..
Olası başarısızlığa, olası düş kırıklığına karşı tedbirdir..)
***
Gelelim işin siyasi boyutuna.. Neden soruların kolay olduğuna..
Siyasal iktidar dershaneleri kapattı, bazı dershaneleri temel liseye çevirdi, lise görünümlü dershaneler oluştu.. Bazı özel okullar dershane gibi çalıştı, dershaneleşti..
Bazı okullar hafta sonu kurslarıyla takviye verdi..
Çoğu veriyormuş gibi yaptı..
Karman çorban bir düzen vardı.. Neyin ne olduğu belli değildi..
***
Ama sonunda iktidarın getirdiği yeni sistem ilk defa test edilecekti.. Öğrencilerin aldığı puanlar önceki yıllarla karşılaştırılacak..
Puanlar düşerse tartışma başlayacaktı..
Hele dramatik düşerse..
Hele Anadolu’dan, Doğu’dan sınava girenler sapır sapır dökülürse..
Geçen yılların yanına bile yaklaşılmazsa..
Aman Allah’ım..
İktidar bunu göze alamazdı..
Bu halin önüne geçmek için en ucuz yöntemi seçti..
Öğrencileri iyi yetiştireceğine..
Soruları kolaylaştırdı..
Gerçeği balçıkla sıvadı..
Hinlik kokusu var, cinlik kokusu var demem bundan..
İyi pazarlar!