Mimarlar Odası Ankara Şubesi, arka arakaya yayınlanan kararnamelerle Cumhuriyet kurumları, birikimleri ve hafızaların yok edildiğini bildirdi. Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan “Bu kararnamelerle birlikte AOÇ Kanunu değiştirildi. Milli kütüphane kaldırıldı. Devlet Tiyatrolarının ve Opera balenin yapısı değiştirildi. Ülkenin bütün sistematiğini bozan bir rejim değişikliği ile karşı karşıyayız.” dedi.
“Her baskı döneminde sanatla, sanatçılarla uğraşılmıştır” diyen Candan’ın açıklaması şöyle:
“Milli Kütüphane ülkenin aklıdır, kaldırılamaz”
Milli Kütüphane ülkenin aklıdır, aklını kaldırarak toplumu akıl dışı bir sürece mahkûm etmek isteyen her anlayış tarihsel olarak yok olmaya mahkûmdur. Eğitimin ayrılmaz parçası olan Milli Kütüphane, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişte ulusal çapta bilgilerin derlenmesi ve her biri korunmaya değer eserlerin arşivlenmesinin ana mekânıdır. Arşivinizin, geçmişinizin ve üretiminizin bilgilerinin korunma ve paylaşma mekânı olan Milli Kütüphane toplumsaldır ve kamusaldır. Bu kamusal alanın adının değiştirilmesi, kanunun ve isminin değiştirilmesi, yerinden edilmesi kabul edilemez bir durumdur. Tek akla değil, milyonlarca bilginin ortasında imbiklenmiş akıllara olan inancımızla, Milli Kütüphane’nin kaldırılmasını kabul etmiyoruz. Her kurum kaldırılırken milyonlarca eseri bulunan el yazması eserlerin her birinin talan edildiği süreçleri unutmadığımız gibi, bu süreçte de tüm eserlerin başına benzer durumların geleceğinden kuşku duyuyoruz.
“Ne AOÇ ne diğer varlıklarımız, ne de geleceğimiz artık hukuk güvencesinde değil”
Atatürk Orman Çiftliği'nde yol yapım çalışmaları için ağaç kesilmesine devam edilirken kararnamelerle AOÇ Kanunu maddeleri kaldırılıyor, AOÇ giderek tamamen talana açık bir sürece hazırlanıyor. Binicilik Tesisleri’nden açılan yol ile ilgili olarak alana 3 katlı otopark yapılacağına dair proje hazırlatıldığının bilgisini aldık. Hala ağaç kesimi devam ediyor. Kaçak Saray’ın AOÇ’deki betonlaşması devam ediyor. Sadece AOÇ değil artık memleketin her karış toprağı talan tehditi ile karşı karşıya” diyen Candan şöyle devam etti. “1.derece doğal ve tarihi sit alanı olan Atatürk’ün şartlı bağışı olan Atatürk Orman Çiftliği’nde 703 sayılı kararname ile 5659 sayılı AOÇ Kanunu’nun bazı maddeleri kaldırıldı. Sonra Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yeniden kurulan yapılanmada, AOÇ’nin sermaye artırımında Cumhurbaşkanı yetkili. Daha önce bu yetki Bakanlar Kurulu’ndaydı. Bakanlar Kurulu'nun yetkisi olduğu her alanda yetki Cumhurbaşkanına geçmiş durumda. Artık AOÇ’de ülkenin tüm yönetimi ile birlikte, Cumhurbaşkanında. Hukuk yok, denetim yok, artık hükümet-kabine diye bir sistem yok. Bakanlar bir nevi alanlarına göre Cumhurbaşkanının sekreteryası konumunda. Ne AOÇ ne diğer varlıklarımız, ne de geleceğimiz artık hukuk güvencesinde değil.”
“Biz sessiz kalmayacağız”
Candan açıklamaya şöyle devam etti. “Tam da böylesi dönemde ses çıkartmayanlar, en köklü yapılanmaların bir seçim sistemine bağlı olarak değiştirilmesini kabullenenler, mecliste ettikleri yeminin arkasında durmayanlar, bu süreci normalmiş gibi gösterenler umutsuzluk ortamını harlamaktadırlar. Tarih, sessizliğini bozmayanları kara sayfalara yazacaktır elbet. Biz sessiz kalmayacağız. Ses verenlerle yan yana duracağız. Varlığımızı borçlu olduğumuz Laik, Demokratik Cumhuriyete sahip çıkmaya devam edeceğiz.”