Dünya
Deutsche Welle

Mısır'da demokrasinin kısa tarihi

Mısır'da parlamento üç yıldır işlemiyor. Dün başlayan seçimlerin ilk turundan çıkacak sonucun bu durumu değiştirmesi bekleniyor. Mübarek'in devrilmesinden sonra yaşananlar ise halkı bıktırmış durumda.

19 Ekim 2015 11:11


"Halk sistemin devrilmesini istiyor" Bu anons 2011 yılında tam 18 gün boyunca Mısır sokaklarında yankılandı. Önce yüzler, ardından binler, sonra milyonlar sokağa döküldü. Kahire'de Tahrir Meydanı'daki gösteriler kısa sürede tüm ülkeye yayıldı. Mısırlılar 'artık Firavun istemiyoruz' diye haykırıyorlardı. Hüsnü Mübarek ülkeyi neredeyse 30 yıl yönetmişti. Ancak yolsuzluklar vardı ve halkın büyük kısmı yoksuldu. Şimdi halk adalet, özgürlük ve demokrasi talebiyle sokağa çıkıyordu.

Tahrir meydanında başlayan gösterilerin birinde bir kadın tepkisini, "Almanya'daki ya da İsveç'teki gibi bir politik sistem istiyoruz. Oralarda bir sağlık sistemi var, çocuklar daha emin ellerde. Oysa ben burada çocuklarımı okula gönderebilmek için her kuruşun hesabını yapıyorum. Ve Mısır'da düşündüklerini sesli ifade edenler bastırılıyor. Bizler Mısır'ın artık, diğerleri gibi normal bir ülke olmasını istiyoruz" sözleriyle diye getiriyordu.

Mübarek yönetimi seslerini yükseltenleri emniyet güçleriyle susturmayı denedi. Tahrir Meydanı muharebe alanına dönüştü. En az 850 gösterici yaşamını yitirdi. Ama kitleler halindeki göstericiler yılmadı. Ve sonunda Mübarek havlu attı.

11 Şubat 2011'de Mısır Devlet Başkan Yardımcısı Ömer Süleyman Mübarek'in görevini bıraktığını duyurdu.

Bu haberi kutlayan başka bir Mısırlı kadın, "Nihayet istifa ettiği için çok mutluyum. Şimdi kendimi hür hissediyorum" sözleriyle duyduğu sevinci tarif ediyordu.

Mübarek Şarm El Şeyh'deki malikanesine gizlenmişti. Nisan 2011'de tutuklandı. Mısırlılara göre bu olumlu bir haberdi. Çünkü halka göre "Devlet Başkanı zalimdi" ve "böylesi bir sonu" hak etmişti.

Ordu yönetime el koydu

Mübarek'in devrilmesinden sonra ordu yönetime el koydu. Halk askerleri başta bağrına bastı. Milli Güvenlik Kurulu bir geçici hükümet atadı ve demokratikleşmeye götürecek yolun haritasını atanmış hükümetin eline tutuşturdu. Ancak bu arada askeri mahkemeler de kurularak, ihtilalin akabinde 12 bin kişi hızlı yargılama yöntemiyle çeşitli cezalara çarptırıldı. Generaller, devrimin önde gelen isimlerini ajanlıkla itham edip, ülkedeki istikrarı bozmaya yeltenmekle suçladılar.

Durum böyle olunca şiddet yeniden tırmanışa geçti. Sokak çatışmaları başladı, can kayıpları arttı. Bu kez 2011 yılının kasım ayındaki parlamento seçimleri Mısırlılara umut oldu. Nitekim 60 yıl aradan sonra ülkede ilk kez demokratik bir seçim yapılacaktı.

Seçimlere ilgi büyük oldu. Mısırlılar ülke yönetimini kendilerinin belirleyecek olmasından dolayı gururluydular. Parlamento seçimleri İslamcıların zaferiyle sonuçlandı. İslami kesimden partiler seçim ittifakına girmeleri sonucunda oyların yüzde 70'inden fazlasını elde ettiler. Oyların yüzde 45'ini alan Müslüman Kardeşler parlamentodaki en güçlü kanat haline geldi. Ancak Anayasa Mahkemesi usülsüzlük yapıldığı gerekçesiyle Haziran 2012'de seçimlerin geçersiz olduğunu açıkladı. Böylece parlamento dağıldı. Kısa süre sonra yenilenen seçimlerde ise Müslüman Kardeşlerin lideri Muhammed Mursi, Mübarek'e bağlılığıyla bilinen rakibini geçerek Mısır'ın yeni Devlet Başkanı seçildi.

Mursi de başaramadı

Mursi seçildikten monra, "Bugünden itibaren Mısır sivil, ulusal ve modern bir hukuk devletidir" dese de yetkilerini artırdı. Kendine özel yetkiler çıkarttı. Hakimleri korkutarak etkisi altına almaya çalıştı. Basın özgürlüğüne sınırlama getirdi. İslam'ı siyasi programına alarak uygulamaya başladı. Muhalefet, bir din devleti kurulmasından endişe ettiğini açıkladı. Yeniden protestolar, gösteriler başladı. Çatışmalarda can kayıpları artmaya başlayınca 24 Haziran 2013'de Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el Sisi askeri darbeyle yönetime el koydu.

Sisi devrimi, "Mısır'ın iç çatışmalar nedeniyle karanlık bir tünele sürüklenmesine seyirci kalamayız" diye gerekçelendirmişti.

3 Temmuz'da Sisi, Muhammed Mursi'nin ev hapsinde tutulacağını açıkladı. Halk şaşkındı. Bir kısmı 'ikinci devrimden', bir kısmı ise 'askeri darbe'den söz ediyordu. Müslüman Kardeşler ise halkı direnmeye çağırıyordu. Ağustos ayında Müslüman Kardeşlerin bir gösterisine yapılan müdahalede yüzlerce kişi öldürüldü. Mayıs 2014'de Sisi oyların yüzde 96,9'unu alarak Cumhurbaşkanı seçildi. Ancak bu "muhteşem" sonuç Mübarek dönemini andırır nitelikteydi.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle