MİT TIR’larının durdurulmasıyla ilgili soruşturma kapsamında tutuklanan savcı Özcan Şişman’ın mahkemede yaptığı savunmanın görüntüleri ortaya çıktı. Şişman savunmasında Reyhanlı, Cilvegözü ve Niğde’deki saldırılarda MİT’in parmağı olduğunu, bazı kamu görevlilerinin terörle istihbarat arasındaki çizgiyi koruyamadıklarını öne sürdü.
Cumhuriyet’te yer alan habere göre, Şişman’ın dikkat çeken sözleri şöyle:
"7 Kasım’da teknik takiple izlediğimiz dosya 2013/884 numaralı. Bu dosyada Eylül ayı başından itibaren Suriye’ye cihatçı militan ve silah sevkıyatını yaptığını düşündüğümüz bazı kişileri izliyorduk. 7 Kasım’dan bir iki gün evvel bu faillerden ikisinin konuşmalarında tedirgin sözler vardı. O tarihlerde Adana’ki Sabancı Camii ile Çakmak Plaza’ya bombalı saldırı duyumları vardı. Bu şahısların Reyhanlı benzeri bir saldırı yapmasından endişe ettik. Hatay’daki ekibe, Adana ile irtibat kurarak operasyon yapmaları talimatını verdim.
7 Kasım’da bir TIR’da ve TIR’ın malzeme yüklendiği depoda, binin üzerinde füze başlığına benzer savaş mühimmatı tespit ettiğimiz bu husus basına da yansıdı. TIR sürücüsü ve depo yetkilisi bunu devletin bilgisi dahilinde yaptıklarını, TIR sürücüsü daha önce 6 ve 26 Ekim 2013’te yine Konya’dan benzer malzemeleri yükleyip Adana üzerinden Reyhanlı Bükülmez köyünden sınır karakol noktasına yıktığını söyledi. Bunu da Suriye tarafından gelen kişilerin aldığını, Reyhanlı çıkışından itibaren kamu görevlililerinin kendilerine refakat ettiğini söyledi. Tutuklanmasından 1 ay sonra yer gösterme yaptırdık. Yani kimlerle, nerde buluşduğunu, H.T. isimli bir şahsın bu organizeyi yaptığnı, bazı kamu görevlilerinin yönettiğini, bu kamu görevlileri arasında sivil ve silahlı şahısların olduğuğun belirtti. Yer gösterme sırasında mühimmatı yıktığı yerin hemen yanında El Ahrarı Şam bayrağının olduğu tespit ettik. Devlet içerisinde bazı kişilerin terör örgütlerine silah taşıdığı yönünde tespitlerimiz oldu.
‘ÖSO kurucusu’
7 Kasım’dan sonra da ben ayrıldıktan sonra da teknik takip devam ediyordu. Teknik takipten sonra da, failler arasında mühimmat taşındığına yönelik nerdeyse geçim kaynağına dönüştüğüne ilişkin görüşmeler de vardı. Ayrıca 2011 içerisinde yine MİT mensubu bazı şahısların Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) kurucusu albay Hüseyin Harmuş ve yine aynı örgütten Mustafa Kassom isimli iki kişiyi Suriye istihbaratına teslim ettiklerini tespit ettik. Bununla ilgili soruşturmayı da yaptım. Bazı bu kamu görevlilerinin casusluk faaliyetlere karıştıkları tespit ettim.
‘İki MİT görevlisi’
Yine 2013 yılı ocak ve şubat aylarında Mürsel Almaz ve ÖSO avukatlardan Musa Anhan isimli kişilerin, MİT adına çalışan muhbir seviyesindeki bazı kişilerin yardımıyla ve Suriye istihbaratıyla birlikte hareket edilerek Suriye’ye kaçırılıp sorgulandığını diğer şahıs avukatın da TEM ekibiyle Suriye istihbarat elemanları arasındaki silahlı çatışma esnasında ağzı elleri bağlı şekilde çatışma sonrası yakalanmış şekilde bulunduğunu tespit ettik.
‘Hasbelkader’
Bu olay sırasında MİT personelinin “Bizim için çalışıyor” dediği şahsın olayın tam içinde olduğunu tespit ettik ve o şahıs hakkında da dava açtık. Diğer şahısların da dinlemeler sırasında irtibatlı olduğunu tespit ettik. Bütün bu çalışmalar maddi gerçeği tespit etme dışında, herhangi bir kurumu jandarma, polis, MİT ya da başka bir yapı bunlarla ilgili özellikle tiyatro kurup ya da kurgu yapıp baskın yapma gibi bir durumumuz yok. Bir olayı araştırırken, ya da teknik takip yaparken, hasbelkader karşımıza çıkan bir olayda karşımıza kamu görevlileri ya da kamu görevlisi adına kullanılan kişiler çıktı.
‘Cilvegözü’nde SİM kartlar MİT muhbirinden’
Cilvegözü patlamasının yaşandığı 2013 Şubat’ında bu patlamada olaya karışan Suriye istihbaratı adına eyleme karışan 4 kişinin sadece olaydan bir iki dakika önce irtibat için kullandıkları SİM kartlarının MİT’in muhbiri tarafından temin edildiğini tespit ettik. O olayda 14 vatandaşımızı yaşamını yitirdi. Devletimiz adına çalışan bazı kamu görevlilierin bu durumu bizi tedirgin etti. Bir savcı olarak bunları araştırmak zorundayım. Bunlar acaba bazı devlet görevlileri terörle istihbaratı koruyamamaları durumu araştırmalarımız sırasında ortaya çıktı.
‘Reyhanlı ve Niğde’de aynı isme ulaşıldı’
Reyhanlı patlamasına karışan HT isimli şahsın istihbarat adına iş yapan kişi olduğunu dinlemeler sırasında tespit ettik. Bu şahsın daha sonra Niğde Ulukışla törer saldırısına da karışan IŞİD militanlarını Türkiye’ye geçiren kişi olduğunu tespit edildi. Bu kişi ile dava açıldı. Ben bunu basından takip ettim. Bilahare gördüm. Bu şahsı gören Reyhanlı patlamasındaki tutuklu sanıklardan 2 tanesi mahkemedeki ifadesinde “Bizi Reyhanlı olayına karıştıran kişi HT isimli bu şahıştır, biz ne yaptıksa bunun telkinleriyle yaptık” dediler. Bütün bunlar bizi maddi gerçeği araştırmamız gerektiğini, terör soruşturmasında hassas olmamız Niğde’de yaralı olarak yakalanan IŞİD militanı tepki çekmişti. gerektiğini gösterdi."