Türkiye’de 7 Haziran’da yapılacak genel seçimlere sadece iki hafta kaldı. Türk siyasi tarihinde bir ilk yaşanıyor ve ülkenin cumhurbaşkanı miting meydanlarından halka seslenip, iktidar partisi AKP’ye oy istiyor. Cumhurbaşkanına sert tepki gösteren muhalefet de, meydanlardaki yarışı kızıştırıyor. Peki bu mitinglerin seçmenler üzerindeki etkisi nasıl? Cumhurbaşkanı Erdoğan, mitinglerin havasını nasıl etkiliyor? Ankara’dan Hilal Köylü araştırdı.
Metin S., bir AKP seçmeni. Mesleği için ‘emekliyim’ diyor, bugüne kadar AKP'ye oy verdiğini ama bu seçimde değişiklik yapmak istediğini söylüyor. “Peki neden bir değişiklik” diye sorduğumuzda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Ankara’da Esentepe Parkı’nın açılışında yaptığı konuşmayı yerinde izlediğini belirtip, “Yeni hiçbir şey söylemedi. Hep kızıyor. Oyumu bu seçimde MHP’ye verebilirim” diyor. Aynı konuşmayı televizyondan izleyen ev hanımı Ayşe Y. “Erdoğan’ı dinlemek güzel. Veririm oyumu yine. O, güçlü bir lider” diye konuşuyor. Üniversite öğrencisi Hatice M. “Erdoğan’ın miting yapmasına ne gerek var. Zaten AKP güçlü değil mi” diye soruyor.
Derviş Yavuz, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Tuzluçayır’daki mitingini izlemiş bir seçmen. Yavuz, “Burada çoğunluk CHP’de ama Kemal Bey’i karşımızda görmek bizi güçlendirdi. Hem bu sefer mitinglerde daha deneyimli bir havası var” diyor ve Kılıçdaroğlu’nu “Kendine güvenen bir lider” diye tanımlıyor. Hasan K., genç bir esnaf. “Bu kez HDP’ye vereceğim oyumu. Demirtaş, güzel konuşuyor” derken, kuaför Osman “Bizim aile MHP'li. Herkes MHP’ye verecek. Mitingleri dinliyoruz ama hiçbir şey değişmiyor” diyor.
“Erdoğan güven sarsıyor”
7 Haziran’a günler kala seçmenden gelen bu sesler, mitinglerin niteliğine dair bir anlam taşıyor mu? ODTÜ’den Siyaset Bilimci Ayşe Ayata Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlarken, temposu giderek artan mitinglerin yüzde 7’yi bulan kararsız seçmeni etkilemek için yapıldığını söylüyor ama bu mitinglerin kararsız seçmen üzerinde dahi etkili olmayacağı yorumunu yapıyor.
Ayata, “Kararını veren verdi. Liderler artık televizyonları doldurup, birbirlerine gösteri yapıyorlar. Son dakikada şapkadan bir tavşan çıkmazsa, seçmen oyunun yönünü bir şekilde sandığa nasıl yansıtacağını ya da yansıtmayacağını belirledi” diyor. Ayata, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitinglere katılmasının da AKP seçmeninin güvenini sarstığı tespiti yapıyor ve açıklıyor:
“Erdoğan, Davutoğlu’nun yetersizliğini ilan etmiş durumda. AKP’nin oy kaybettiğini göstermemeye çalışıyor ama seçmene ‘korkmayın, ben burdayım’ diyor. Yoksa bu kadar miting ısrarı olmazdı. Bir taraftan da, kimi seçmen ‘Bak, Erdoğan halen iş başında’ diyor. Kafası karışan AKP seçmeninin ne yapacağını göreceğiz. 3 yıldır HDP’yi muhatap alıp, çözüm sürecini konuşan Erdoğan şimdi HDP’yi illegal göstermeye çalışarak da yanılıyor. Erdoğan’ın karmaşık söylemi karşısında, AKP seçmeninin güveninin sarsıldığını, bu süreçte HDP’nin de oy kazandığını söyleyebiliriz. MHP lideri Devlet Bahçeli de, çözüm sürecinden rahatsız seçmenin oylarını alacak görünüyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da, bilinçli olarak polemiklerden kaçınıyor. Onun bu tavrı belki de en çok kararsızlar üzerinde etkili olacak. Kararsızlar, polemik istemiyor.”
“Kanunsuz ama etkiler”
Seçim anketleri ve araştırmalarıyla ünlü şirketlerden KONDA’nın kurucusu Tarhan Erdem, Deutsche Welle’nin “Mitingler seçmeni etkiliyor mu” sorusunu yanıtlarken “Türk seçmeni miting seviyor. Seçmen son iki haftada bile kanaat değiştirebilir. Yani; önümüzdeki iki hafta çok kritik” diyor ve ekliyor:
“HDP lideri Selahattin Demirtaş başarılı ve sempatik tavırlarıyla ilgi topluyor. CHP lideri Kılıçdaroğlu, bu kez halka daha net mesajlarla gidiyor. Bahçeli, AKP’den oy koparmakta ısrarlı tavrıyla dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise şimdiye kadar kendisine oy vermeye karar verenlerin zaten kararlı olduğunu biliyor ancak kendisine karşı olanları daha da kızdıran tavırlarını sürdürmesi durumunda sonuç alma ihtimalinin düştüğünü de görmesi lazım.”
Tarhan Erdem, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olarak seçim kampanyasına katılmasının mitinglerin havasını değiştirdiğine de dikkat çekiyor ve “Bir cumhurbaşkanının seçim kampanyasına katılması kanunsuz diyebiliriz ama etkisiz diyemeyiz. Eğer halk, Erdoğan’ın yaptığının Anayasa dışı olduğunu anlarsa, bu durum Erdoğan’ın aleyhine olur. Eğer anlamazsa Erdoğan sadece kendisini sevenlerin oyunu alacaktır” diyor. 7 Haziran seçimlerini Türkiye için ‘çok kritik’ olarak niteleyen Tarhan Erdem, “Eğer 8 Haziran’da Türkiye’de siyaset yapanlar birbirlerine ‘gelin beraber siyaset yapalım’ diyemezlerse Türkiye için felaket olur” uyarısında da bulunuyor.
“Öfkeden uzak duran kazanır”
MetroPoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi Başkanı Özer Sencar da, Erdoğan’ın da içinde olduğu seçim mitinglerinin neyi değiştirebileceğine dair Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlarken, “Mitingler bir algı savaşıdır. Eğer mitinglerde iktidarın gideceğine dair algı tırmanırsa insanların oy tercihi değişir. Tayyip Bey de bu algıya karşı savaşıyor” diyor. Tayyip Erdoğan’ın ‘kızgın’ olduğu için ‘eskisi kadar etkili olmadığı’nı ölçtüklerini söyleyen Sencar, “Ama karşı taraf da, iktidarın gittiğine dair algı üretemiyor. Seçimin sürprizlere gebe olduğu görülüyor. O yüzden, mitingler son dakikaya kadar belirleyici olabilir” yorumu yapıyor.
Yaptıkları son ölçümlere göre iktidarın değişebileceğini düşünenlerin oranının yüzde 42 olduğunu anlatan Sencar, “Eğer bu oran yükselirse, yükseliş; muhalefetten CHP lehine olacaktır. Tüm anketler AKP’deki Türk oylarının MHP’ye, Kürt oylarının da HDP’ye kaydığını gösteriyor. CHP, bugüne değin sandığa gitmeyenlerden de oy alabilir” diyor. Erdoğan’ın ‘AKP’deki oy kaybını’ gördüğü için miting meydanlarında olduğunu ancak mitinglerinin ‘sönük’ geçtiğini dile getiren Sencar, mitinglerde ‘pozitif mesajlara’ yüklenen CHP’nin ‘doğru yolda’ olduğunu savunuyor. Sencar, “Seçimin galibi; mitinglerde pozitif olan, öfkeyi körüklemeyen ve kavgadan uzak duran olacaktır” yorumu yapıyor. MHP ile HDP’nin oy artırdıklarının farkında olduğunu dile getiren Sencar, “Miting yarışı hızlanacaktır” diyor.