2015'ten bu yana Almanya'ya gelen mültecilerin çoğunun en büyük dilekleri, hızlı bir şekilde iş ve yeni arkadaşlar bulabilmek. Almanya'daki toplumun iyi organize bir yapıda olduğu değerlendirmesini yapan mülteciler, ancak toplumun içine kapalı olduğu izlenimindeler. Bu sonuçlar Alman Vakıflarının Uyum ve Göç Bilirkişi Konseyi'nin (SVR) Robert Bosch Vakfı ile birlikte hazırladığı "Uyum nasıl sağlanır? İltica başvurusunda bulunanların Almanya'daki hayatları ve katılım perspektifleri üzerine düşünceleri" başlıklı raporda yer alıyor. Rapora temel oluşturan araştırma için 62 kişi ile geniş kapsamlı söyleşiler yapılmış.
"Almanya'da düzen var, yasalar var"… Bu sözler kendisiyle söyleşi yapılan 37 yaşındaki Afgan bir kadına ait. Afganistan'daki gergin ortam nedeniyle hiç huzurlu uyuyamadığını anlatan kadın, "Burada insan kafasını yastığa koyduğunda, huzur içinde oluyorsunuz" diyor.
Mülteciler ile yapılan söyleşilerde en öne çıkan konulardan biri, çalışmak ve mali açıdan bağımsız olabilmek isteği. Araştırmaya dahil olan mültecilerin birçoğu, devletten sosyal yardım almaktan rahatsız oluyor, hatta utanıyor. Birçok kişi, "boş boş oturacağına" zaman ve enerjisini çalışmaya harcamak istiyor.
Topluma "bir şeyler geri verebilmek" isteği
Çalışma hayatına dahil olabilmek, sadece ekonomik bağımsızlık anlamına geleceği için değil, aynı zamanda sosyal ilişki kurmak, Almanca öğrenmek ve topluma "bir şeyler geri verebilmek" açısından da önemli bulunuyor. Uyumun nasıl sağlanabileceğine ışık tutmayı amaçlayan rapora göre, bazıları meslek eğitimine başlayabildikleri takdirde toplumda yükselme şansına da sahip olacaklarına inanıyorlar. Ancak Suriye, Afganistan, Pakistan, Somali, Arnavutluk, Kosova ve Makedonya'dan gelen 62 mülteciden bazıları, çalışmaya istekli olduklarını belirtseler de, hangi alanda çalışmak istedikleri konusunda henüz fikir sahibi değil.
Birçok mültecinin yakındığı noktaların arasında sosyal yalnızlık da dikkati çekiyor. Birçoğu sadece resmi görevlileri ve gönüllü olarak çalışan yardımseverleri tanıyor ve Almanlarla özel bir ilişkileri yok. İltica başvurusunda bulunanların bir kısmı, geldikleri ülkelerden insanlarla temasa geçebilmekten memnun. Ancak bu herkes için söz konusu değil. Özellikle kriz bölgelerinden gelen mülteciler, aynı bölgeden gelenlerle aralarına mesafe koyabiliyor. Bu özellikle de dini azınlıklar ve eşcinseller için söz konusu.
Yakınlarına endişelenmekten buraya yoğunlaşamıyorlar
Suriye'den ve çatışma olan, kriz yaşanan diğer bölgelerden gelen ve aile birleşimini bekleyen mülteciler, vatanlarında bıraktıkları ya da transit ülkelerde yaşayan yakınları için endişelenmekten, dil öğrenmeye veya iş aramaya neredeyse hiç yoğunlaşamıyorlar. Raporda, özellikle Suriyeli mültecilerde, savaş ve ülkeden kaçış yüzünden ailelerin parçalanmasının ağır bir duygusal yük oluşturduğuna dikkat çekiliyor.
İltica başvurusunda bulunan ancak Almanya'da kalma şansı çok yüksek olmayan kişilerin ise endişeleri farklı. Raporda bu kişilerin kendilerini, sağlık hizmetleri, Almanca kursları veya iş imkanları konusunda, iltica başvurusunda bulunanlar arasında ikinci sınıf hissettikleri kaydediliyor. "Uyum nasıl sağlanır?" başlıklı raporda ayrıca, uyum alanında başarılı olunabilmesi için "iltica başvurularının incelenmesi sürecinin hızlandırılması gerektiği" de özellikle vurgulanıyor.
© Deutsche Welle Türkçe
dpa,AÜ/ÖA