Yeniçağ yazarı Murat İde, Taliban’ın ele geçirdiği Afganistan’daki gelişmelerle ilgili iktidar ve muhalefetin açıklamalarını değerlendirdiği bugünkü yazısında, “Muhalefete ‘öngörüsüz’ diyenlerin öngörüsüzlüğü ortaya saçıldı. Muhalefete, ‘vizyonsuz’ diyenlerin vizyonsuzluğu, kabak gibi ortaya çıktı” dedi.
Türkiye’nin Afganistan’ın başkenti Kabil’deki havalimanının güvenliğini sağlaması projesine "Afganistan'ın geleceği karanlık, o bataklıkta askerimizin ne işi var?" diyerek Milllet İttifakı’nın karşı çıktığını yazan İde, Sen misin soran, sorgulayan. ‘İş bilmez’ dediler. ‘Diplomasiden ne anlarsınız’ dediler. ‘Bunların ufku bu kadar’ dediler. Sonuçta kendi ufuklarının çapı, birkaç haftada ortaya çıktı” diye yazdı.
Taliban’ın ilerleyişi ile ortada ne Kabil’in ne de korunacak bir havaalanının kaldığını ifade ede İde, konu ile ilgili en manidar tespitlerden birinin İyi Parti Başkanı Meral Akşener’den geldiğini belirterek, Akşener’in “Çıkmış hâlâ, ‘Türk askeri Afganistan'da kalmalı’ diyorlar. Kardeşim; Afganistan kaldı mı da askerimiz kalsın? ABD'ye şirinlik peşinde abuk sabuk konuşmayı bırakın, askerimizi derhal o bataklıktan çekin!” sözlerine yer verdi.
İde şöyle devam etti:
Muhalefete ‘öngörüsüz’ diyenlerin öngörüsüzlüğü ortaya saçıldı. Muhalefete, ‘vizyonsuz’ diyenlerin vizyonsuzluğu, kabak gibi ortaya çıktı.
Koruyacağız diyerek, Afganistan'da ABD'ye kıyak planları yapan, bunun üzerinden Biden'la ilişkileri toparlamayı arzulayan siyasi kafa, bilmem kaçıncı kez şapa oturdu.
Sonuç; Şimdi yeni bir öngörü ve vizyon ilan ediyorlar. Dün Taliban'a karşı ‘Kabil Havalimanı'nı korumamaktan’ söz edenler, bugün, Taliban'la görüşmekten söz ediyor.
Üstelik, ne siyaseten, ne de dinen, zerre benzerliğimiz olmamasına rağmen, bu insanlık düşmanı, bu medeniyet düşmanı güruhu meşrulaştırmanın hesabındalar.
Ak Parti iktidarlarının en önemli özelliğidir; Ne, hangi devleti yönettiklerini anlayabildiler, ne de, nasıl bir kültürel mirasın varisi olduklarını kavrayabildiler.
Pragmatik davranmaya toptan karşı değilim ama hayatın her alanında yöntemleri hep şu oldu; ‘Rüzgârın yönünü değiştiremiyorsan, yelkenin yönünü değiştir’”
Yazının tamamını okumak için tıklayın
