Gazeteci-yazar Murat Yetkin, Doğu Akdeniz meselesinde Avrupa Birliği'nin fiilen Yunanistan'ın arkasında olmadığını belirterek, "Yunanistan şimdiden Doğu Akdeniz oyununu yitiriyor" düşüncesini dile getirdi.
Yetkin, "Doğu Akdeniz’deki Yunanistan tezlerine açık destek veren iki AB hükümeti var: Kıbrıs Rum hükümeti ve Fransa. Emannuel Macron zaten son zamanlarda Türkiye ile ülkesi arasındaki köklü ve ortak çıkarlara dayanan ilişkileri cömertçe harcama eğiliminde. Bu eğilim sadece Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de değil, Suriye’de Libya’da da kendisini gösteriyor. Son gerilimde de bölgeye savaş gemileri ve Kıbrıs’ta üslenmek üzere savaş uçakları gönderdi." görüşünü savundu.
Yetkin, "Ancak gerilimdeki son tırmanışa yol açan donanma tatbikatları düellosuna bakacak olursak, Yunanistan tarafından da Navtex ilan edilen sularda Türkiye’nin AB üyesi İtalya ile ortak tatbikat yaptığını görüyoruz. Türkiye ve İtalya, yine AB üyesi Malta ile birlikte, Fransa ve Yunanistan’ın aksine Libya’da Feyiz el-Sarrac hükümetiyle iş birliği içinde. Almanya ise Libya’da da arabulucu konumunda. Tabii bir de Almanya’nın her iki krizin yatışmaması halinde yaşanabilecek yeni göç dalgası endişesi bulunuyor. Çavuşoğlu, Maas ile ortak basın toplantısında Yunanistan’ı AB’ye güvenip “şımarıklık” yapmakla suçladı. Miçotakis’in ABD Başkanı Donald Trump ile temasları da şu ana dek sonuç getirmedi. Miçotakis, AB’nin de ABD’nin de kendi tartışmalı çıkarları için Türkiye ile çatışmaya girmeyeceği gerçeğini kabullenemiyor." ifadesini kullandı.
Yetkin yazısında şunları kaydetti:
Türkiye daha önce Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki hakları için çatışmayı da göze aldığını, blöf yapmadığını göstermişti. 1964’te ABD Başkanı Lyndon Johnson’un Kıbrıs çıkışına Başbakan İsmet İnönü gerekirse NATO’dan çıkılacağı karşılığını vermişti. 1974’te Kıbrıs’ta faşist bir cunta Cumhuriyeti devirdiğinde Türkiye’nin uyarıları blöf sayılmış, askeri müdahale gelmişti. 1996’da Kardak/Imia krizinde ABD, bir çatışma halinde Yunan savaş gemileri ve anlaşmalara aykırı olarak silahlandırdığı adalardaki üslerinin Türk uçak ve gemilerine ihtiyaç kalmadan topçu menzili içinde olduğunu fark ettiğinde devreye girmişti. İş Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’e gelince, başta hangi hükümet olursa olsun Türkiye’nin köprüleri yakmayı göze alabileceğine dair yeterince kanıt var. Bu perspektifle Berlin’den ön şartsız diyalog çağrısı çıkabilir. Aksi halde gerilimin süreceği görülüyor.
Yazının devamı için tıklayın