Gazeteci-yazar Murat Yetkin, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’si giderek daha çok örnekle bir ayrıcalık ve çifte standartlar ülkesine dönüşüyor.” düşüncesini dile getirdi.
Yetkin yazısında, “Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 28 Nisan’da, yani kovit salgını önlemleri başlamadan bir gün önce eldeki Biontech aşı miktarının yeterli olmadığını adeta itiraf etti. Binlerce kişinin ikinci Biontech aşı randevusu ertelendi. Aynı gün, 4 ilaç şirketinin Sağlık Bakanlığına paralı aşı izni için başvurduğu öğrenildi. Bakanlık izin verirse parası olan beklemeden aşı yaptırırken, olmayanlar hükümetin aşı tedarik etme yeteneğine bağımlı vaziyette bekleyecek. Katmerli ayrıcalık, o şirketlerin Türkiye’deki temsilcilerinin kim olduğu ortaya çıktığında görülebilir. Bu arada Sinovac aşısının da söylediği gibi 'inorganik' olmadığı iddiaları var, Brezilya kaynaklı. Gerçeği göremiyoruz bir türlü.” değerlendirmesini yaptı.
Yetkin şunları kaydetti:
"Erdoğan’ın 26 Nisan’da ilan ettiği pandemi yasaklarına, topluca bulunulan başka yerler olduğu gibi camiler de dahildi. Ama sağlık konularında da sözü geçtiği anlaşılan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın talimatıyla camiler serbest oldu.
Kovit salgını önlemlerinin adeta bir hayat tarzını cezalandırmaya, baskı altına almaya dönüşen çifte standarda dönüşmesine bir örnek de alkol satış yasağı oldu. Camiye gidenler ve zorunlu iş kolunda çalışanlar dışında herkes evde . Lokantalar, kafeler, barlar kapalı. Yani alkollü içki içmek isteyenler sadece evlerinde içebilir. Zaten sadece evlerde alkollü içki içebilecek, içmek isteyenler. Dolayısıyla bu yasağın AK Parti yönetiminin hoş görmediği hayat tarzına göre yaşamayan vatandaşlara yönelik olduğu görülüyor.
Sorun sadece kapanma dolayısıyla işlerini, gelirlerini kaybeden küçük işletmeler ve gündelik çalışanlara destek verilmemesiyle sınır değil. Pandeminin yeniden tırmanmaya başladığı Mart ayı sonunda kesilen kısa çalışma ödeneği, ekonomi dünyasında Erdoğan’ın en büyük destekçisi sayılan TOBB’un Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun Twitter isyanı, üstüne turizm sektörünün Erdoğan’dan ricacı olmasıyla yeniden uzatılmıştı. Şimdi TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski de Ödeneğin bir yıl daha geçerli olmasını istiyor. (Bu aynı zamanda sanayicilerin pandemi algısının 2022’ye dek uzadığını da gösteriyor.) Ne destek ne Ödeneğin uzatılması konusunda hükümetten açıklama yok.
Bu tür ayrıcalık, çifte standart ve AK Parti yönetimine yakın olmayanlara baskıya dönüşen uygulamalar artıyor. Bir zamanlar yerleşik düzen temsilcilerinin ayrıcalıklarından şikâyet ederek iktidara gelen Erdoğan ve ekibi, şimdi öncekileri çoktan geride bırakmış vaziyette, yerleşik düzenin ta kendisi haline gelmiş durumda. Çürümekte olan bu sistemin sürdürülemez olduğunu dahi göremiyorlar."