Şubat ve Mart ayları NATO, ABD ve AB ile bir dizi önemli gelişmeye sahne olacak. Bu gelişmeler Türkiye’nin sadece uluslararası ilişkileri değil ekonomisine de etki edecek.
Bu gelişmeler öncesi Batı ile yaşanan karşılıklı güvensizlik ve samimiyet konusunun artık içeriye de sıçradığının görülmesi Erdoğan’ın dış politikada yeni bir dönüm noktasına geldiğini gösteriyor. Bu dönemecin ne yöne doğru olacağı henüz belli değil. Çünkü Erdoğan reform sözü verirken “Türkiye’nin geleceği Avrupa’da” temennisi yönünde tutum alıyor. Oysa Başkanlık yetkilerini daha da güçlendirici yeni Anayasa çıkışı aksi yönde.
Böyle bir süreçte seçmende dış politikaya dair samimiyet kuşkusu doğması tesadüf sayılamaz.