Gazeteci-yazar Murat Yetkin, Nazilerin Auschwitz toplama kampının kurtarılışının 75'inci yılında, Ankara'da Holokost Kurbanlarını anmak için yapılan törenlerin 'düşük profilli' tutulduğunu söylerken, "Belki bölgesel politikalarda işler biraz yoluna girerse, Holokostu daha üst düzey törenlerle hatırlamak, böylece daha çok kişinin tarihin bu karanlık sayfasını öğrenip ders çıkarması mümkün olur" dedi.
Yetkin, kişisel blogunda yayımladığı yazısında, etkinliklerin 'düşük profilli' tutulmasının nedeninin "Türkiye'de belli İslamcı ve milliyetçi grupların, Türkiye-İsrail ilişkilerinde son yıllarda yaşanan bozulmayla birlikte Yahudi cemaatine önyargılı bakış ve olumsuz algısının artması" olduğunu belirtirken, "Trump'ın 29 Ocak'ta açıkladığı ve Türkiye'de her kesimin tepkisini çeken İsrail yanlısı Orta Doğu planı olmasaydı, 2005 yılında ABD'deki Yahudi topluluğu tarafından ödül verilen Erdoğan'ın 30 Ocak'ta Yahudi Cemaatini kabulünde belki de Holokost Kurbanlarını bir açıklamayla anması mümkün olur muydu? Sormaya değer" ifadelerini kullandı.
Yetkin'in yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Auschwitz'in kurtarıldığı gün olan 27 Ocak, dünya Holokost Günü olarak anılıyor. 2011 yılından bu yana Türkiye'de de adına bu tür kapalı toplantılar (yalnızca Ankara'daki diplomatik misyon, az sayıda akademik kadro, Cemaat temsilcileri ve basın vardı) düzenlenen Holokost Kurbanlarını Anma Gününe son beş yıldır, İkinci Dünya savaşı sırasında Nazi zulmünden kaçan onlarca Yahudi bilim insanına kapılarını açan Ankara Üniversitesi ev sahipliği yapıyor. Üniversitenin Konferans Salonundaki toplantıda konuşan Rektör Erkan İbiş'in konuşmasında "toplama kampı değil, ölüm kampı" benzetmesini, toplantıya katılan Yahudi Cemaati üyeleri sessizce başlarıyla onayladı.
"Hükümetler, Cemaatin Türk dış politikasına destek olmasını isteyegeldi"
"Tören ve etkinliklerin düşük profilli tutulmasının başlıca nedeni, Türkiye'de belli İslamcı ve milliyetçi grupların, Türkiye-İsrail ilişkilerinde son yıllarda yaşanan bozulmayla birlikte Yahudi cemaatine önyargılı bakış ve olumsuz algısının artması. Radikal İslamcı gruplar Musevi cemaatini doğrudan hedef alırken (El Kaide'nin 15 Kasım 2003'te İstanbul'daki iki sinagog saldırısında 23 kişiyi öldürdüğünü hatırlayalım), İslamcı, hatta hükümet yanlısı medyada sık sık (İsrail hükümetini eleştirmenin ötesinde) Yahudi-karşıtı yazılar yer alıyor. Sadece AK Parti değil, önceki Türk hükümetleriyse Cemaatin uluslararası etkisini Türk dış politikasına destek vermekte kullanmasını isteyegeldi.
"Bu çelişki Erdoğan hükümetinin duruşunu da etkiliyor. Örneğin, ABD Başkanı Donald Trump'ın 29 Ocak'ta açıkladığı ve Türkiye'de her kesimin tepkisini çeken İsrail yanlısı Orta Doğu planı olmasaydı, 2005 yılında ABD'deki Yahudi topluluğu tarafından ödül verilen Erdoğan'ın 30 Ocak'ta Yahudi Cemaatini kabulünde belki de Holokost Kurbanlarını bir açıklamayla anması mümkün olur muydu? Sormaya değer."
Yetkin'in yazısının tamamına buradan ulaşabilirsiniz