Politika

İyi Parti lideri Dervişoğlu'ndan Erdoğan'a: Sizi terörist başı Öcalan'ı kurtarıcı görecek hale getiren hangi olaylara karıştınız?

05 Şubat 2025 12:43

Güncelleme: 05 Şubat 2025 14:05

İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin PKK lideri Abdullah Öcalan'a yaptığı "PKK'yı lağvetme" çağrısıyla başlayan ve DEM Parti'nin İmralı ziyaretleriyle devam eden süreçle ilgili olarak Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a tepki gösterdi. Dervişoğlu, "Sizi, terörist başı Öcalan'ı kurtarıcı görecek hale getiren acaba hangi oda olaylara karıştınız Sayın Erdoğan? Kimin elinde esirsiniz? Başınıza gelen şey nedir? Çıkın bu mevzuyu bize birebir anlatın" dedi.

İyi Parti lideri Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada 'yeni çözüm süreci' tartışmalarına dair de konuştu. 

Dervişoğlu, şunları söyledi:

"Grup konuşma programları belli olduğunda dedim ki kendi kendime: "Terörist başının muteber olarak konuşulmadığı, muteber alınarak konuşulmadığı bir hafta yaşayacağız."

Tabii sonra hatırladım ki biri yoksa diğeri var. Cumhuriyet düşmanlığında ortaklar, Türk milletine düşmanlıkta ortaklar, terörist sevicilikte ortaklar.

Bunlar hepsi bir araya gelmişler. Bir cehennem biçiyorlar Türk milletine. Cumhuriyeti yıkarak bizleri bu coğrafyada korumasız bırakmak, orduyu bozarak bizi ordusuz bırakmak istiyorlar.

Evet, tam anlamıyla bu bir cehennemdir. Tesadüf değildir ki Meclis'teki Öcalangillerden bir vekil, terörist başının akrabası ve sözcüsü olarak İmralı'nın şu notunu iletti herkese: "Bu mesele çözülürse yaşam kapısı herkese açılır. Bu mesele çözülmezse Türkiye Anadolu'ya çekilir ve cehennemini yaşar."

Dediği lafa bakar mısınız? Dün ise Öcalangillerden bir genel başkan: 'Sayın Bahçeli yürütmenin başı değil. Yürütmenin başındaki Erdoğan'a büyük adım düşüyor. Artık top Erdoğan'da.' demiştir.

Evet röportajlar ve beyanat aynen sizlerle paylaştığım gibidir. Şimdi ben buradan akıllarını ve izanlarını yitirmiş, ihanet planlarını can hıraş uygulayan adeta zamanla yarışarcasına çırpınan bu derbederlere ve onların en başındaki Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanına soruyorum:

  • Sizi, terörist başı Öcalan'ı kurtarıcı görecek hale getiren acaba hangi oda olaylara karıştınız Sayın Erdoğan?
  • 22 yıldır yaptırmadığınız, yaptırmadığınız ve şimdi yapılırsa "asrın mucizesi" diye sattığınız meselenin asıl asları nedir, ne değildir?
  • Kimin elinde esirsiniz? Başınıza gelen şey nedir? Çıkın bu mevzuyu bize birebir anlatın
  • Anlatın ve eğer bu kasıtlı bir ihanet değil de içine düştüğünüz bir bataksa ve siz bu bataktan çıkmak bahasına Türkiye'yi oraya atıyorsanız bunu bize itiraf edin."

Teğmenler tepkisi

Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, teğmenlerin ordudan ihraç edilmesine değindi. "Beştepe, Balgat ve İmralı’nın başını çektiği, Türk milletine ve Türk devletine karşı savaş ilan eden sözde iç cephe, aldığı ve aldırttığı ihanet timsali bir kararla, 5 genç teğmenimizi ve bu aymazlığa son ana kadar direnen 3 rütbeli subayımızı ihraç ettirerek, ne amaçladıklarını göstermişler, ne düşündüklerini kanıtlamışlar, Cumhuriyet devletine, Atatürk İlke ve inkılaplarına karşı ne hissettiklerini açıklamışlar, yeni Türkiye yüzyılı derken, yerli ve milli derken ne kastettiklerini de bir kere daha ispat etmişlerdir" diyen Dervişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"BOP eş başkanıyım diye ilan ettikleri günden bir adım geri düşmediklerini FETÖ ile birlikte, TSK’yı yargılamaya kalktıklarındaki cüretten hiçbir şey kaybetmediklerini, dün çözüm süreci diye yürüttükleri Türkiye’yi çözerek, parçalama arzularından hiçbir şey yitirmediklerini bir kere daha en üst perdeden haykırmışlardır. Bu hamle, Türk ordularını terhise zorlayan İşgal komutanları ve iş birlikçilerinin yaptıklarıyla bir ve aynı şeydir. Armasında Mustafa Kemal olan Harp Okulu öğrencilerinin ve armasında Mustafa Kemal olan Kara Kuvvetlerinin mensuplarının 'Mustafa Kemal’in askerleriyiz' demelerini sindiremediler.

Sarayın değil, Türk vatanını, bir avuç utanmaz azınlığın değil, Türk milletini, kayıtsız ve yartsız öncelikle Türk devletini korumaya yemin etmeleri kendi isimlendirmeleriyle ‘iç cepheye’ zor geldi. Bu sebepledir ki 'içimdeki Harbiyeli ruhu hiçbir zaman ölmez’ diyen teğmen Ebru Eroğlu, ‘Vatana hizmet için üniforma şart değil’ diyen teğmen Gazi Kılıç, 'Tek endişem Türk milletine olan hizmet borcumu ödeyememe ihtimalidir’ diyen teğmen Serhat Gündar, ‘Türk istikbalinin evladı olarak şerefle doğdum, şerefle öleceğim’ diyen teğmen İzzet Akarsu, ‘Kişiler gelip geçicidir, baki kalacak olan ise Atatürkçülüktür’ diyen teğmen Deniz Demirtaş ve daha nicelerini ve ihraç ettiğiniz üç değerli komutanımızı, kendi hezeyanlarınız, saplantılarınız ve paranoyalarınız uğruna o şerefli meslekten ihraç etseniz de bu ülkenin ruhundan ve yüreğinden koparıp atamazsınız. Bizler, Türk istikbalinin evlatları olarak Türk Devleti demeye, Türk milleti demeye devam edeceğiz. Mustafa Kemal’in emanet ettiği Cumhuriyet’in neferi kalmaya da sonsuza kadar devam edeceğiz. Bunu herkes bilsin. Kimse de bu kahraman evlatlarımıza bir şey bahşetmesin."

"Benim kursağımdan geçen helal lokmanın adıdır teğmenlik"

Dervişoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bunlar teğmenliği bir rütbe zannediyorlar. Sıradan bir rütbe... Oysa teğmenlik çok fazla şeydir. Ben bir asker aileden geliyorum. Benim dedem taka reisliği yapan bir adamdı. Rahmetli amcam ortaokul çağlarındayken askeri mektebe gitti. Kuleli Askeri Lisesini, Harp Okulunu bitiriyor. 1944 yılında teğmen olarak orduya atanıyor. Birliğine gitmeden önce de memleketine gidiyor, kardeşini okutmak için yanına alıyor. Bir teğmen maaşı... Ailemize giren o teğmen maaşından sonra ailemizde öyle bir farklılık oldu ki hayatımızda. Okumayan çocuklarımız okudu, yapılması icap eden iyi şeyleri yapmak artık ailemiz tarafından mümkün oldu. Rahmetli amcamın aldığı teğmen maaşı, rahmetli babamı hukuk fakültesinde okuttu. Benim kursağımdan geçen helal lokmanın adıdır teğmenlik.

"Bu kararlar 5'e 4 oyla alınmıştır, dolayısıyla telafisi mümkündür"

Buradan sesleniyorum, iktidardakilere sorumluluk sahibi olan herkese sesleniyorum. Bugün Milli Savunma Bakanlığı makamında oturan da aldığı ilk teğmen maaşında benim hissettiklerimi hissetmiştir. Eski Savunma Bakanı da böyledir. Burası istismar edilecek bir konu değil. Herkes bu ordudan ihraç edilmiş çocukların yerine kendi evlatlarını koysun. Bundan siyaseten istifade edelim mantığıyla bir siyasi figüre, argümana dönüştürmeye hiç kimse kalkışmasın. Bu çocuklar bugünün kahramanları olduğu gibi yarınların da kahramanları olma güç ve iradesi sergiliyorlar. 

Bu alınmış kararlar, 5’e 4 alınmıştır, dolayısıyla telafisi mümkündür. Bu kararlar idari yargının denetimindedir. Herkes elini vicdanına koymak mecburiyetindedir. Herkes elini yüreğinin üstüne koymalı ve bu çocukları kendi evlatları gibi kucaklamalıdır. O sebeple sesleniyorum, şerefli Türk ordusunun bütün mensuplarına sesleniyorum, bunun istismarına vesile olacak davranışlardan azami ölçüde uzak duralım. Nasıl diyorlardı 'Berlin'de hakimler var.' İdari mahkemelerde de hakimler var demek suretiyle bu çocukların geleceğinin karartılmasının önüne millet olarak geçelim." 


Yakın bir gelecekte organları yazıcılarda 'basabileceğiz' – Doku mühendisi Ece Öztürk anlatıyor