Gündem

Mustafa Kemal Çanakkale'den yazıyor: Cehennem hayatı yaşıyoruz!

Tarihçi Ülger, Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Savaşı sırasında Hilda Christianus, Sultane Petroff ve Madam Corinne’ye hitaben kaleme aldığı mektupları T24 ile paylaştı

10 Kasım 2012 21:38

 

Hülya Karabağlı 

Atatürk araştırmacısı tarihçi Eriş Ülger, “Fikriye Dizisi”nin ikinci bölümünde Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Savaşı sırasında kaleme aldığı bazı mektupları paylaştı. Ülger, Atatürk’ün farklı vesileler ile tanıştığı Hilda Christianus, Sultane Petroff ve Madam Corinne’ye hitaben kaleme alınan mektuplardan bölümlerin yanı sıra, Çanakkale Savaşı sonrasında Atatürk’ün Fikriye Hanım’ın evine gidişini de anlattı. Ülger, Zübeyde Hanım’ın Fikriye Hanım hakkında Atatürk’e “Çok iyi kız, kibar kız, güzel kız, zarif kız ama evlilik başka şey. Sen sultanlara lâyıksın” dediğini belirtti.

 

‘Sizi çok aradığımı, özlediğimi söylemek isterim’ 

 

“Mustafa Kemal’in 1914’te Sofya’da pansiyoner olarak kaldığı villanın sahibi Avusturyalı ailenin kızı Madam Hilda Christianus’u ihmal etmediğini” söyleyen Ülger’in aktardığı kısa mektup şöyle:

“(…) Şimdi Çanakkale Boğazı üzerinde Maydos’tayım, sizi çok aradığımı ve özlediğimi izninize sığınarak söylemek isterim. Türk dostunuzdan size pek çok selam ve sevgiler.”

Atatürk’ün Madam Hilda Christianus’a ithafen 6 Haziran 1915’te kaleme aldığı mektup da şöyle:

“(…) Sizin bana verdiğiniz Almanca derslerini asla unutmadım. Sizi temin ederim ki top gürültüleri ve mermi yağmuru altındaki mühim muharebe günlerinde dahi hayatımın en güzel hatıraları, bu güzel ve dostane saatlerdi. Düşmanlarımızı mağlup ettikten ve sevgili vatanımızı rahata kavuşturduktan sonra hemen sizi ziyarete koşacağım.”

 

‘Çanakkale Boğazı’nı savunuyorum’

 

Tarihçi Ülger, Atatürk’ün İstanbul’da tanıştığı İtalyan asıllı Madam Corinne’ye 30 Mayıs 1915 tarihinde cepheden Fransızca yazdığı mektubu da açıkladı. Mektuptaki ifadeler şöyle:

\“(…) İki aydır buradayım ve Çanakkale Boğazı’nı, müttefiklerin çıkarma girişimlerinde bulunan donanmalarına ve kuvvetlerine karşı savunuyorum. Bu ana kadar hep muvaffak oldum ve aynı yerde kalırsam, kuvvetle umut ediyorum ki, daima da muvaffak olacağım. Burada benim ismimin duyulmamasına hayret etmemeli; çünkü ben, mühim bir muharebenin kahramanı olarak Mehmet Çavuş’a şeref kazandırmayı tercih ettim. Tabii, şüphe etmezsiniz ki, muharebeyi idare eden sizin dostunuzdu ve savaş gecesi, muharebe edenlerin saflarında Mehmet Çavuş’u bulan da o idi.”

15 Temmuz 1915 tarihli mektupta Atatürk, Maydos’tan Madam Corinne’ye şunları yazıyor:

“(...) Uzun zamandan beri, aramızda derin bir sessizlik hüküm sürmektedir. Onun evvelâ sizin ortadan kaldıracağınızı sanıyordum. Fakat insanın tahayyül ettiği şet nadiren gerçekleşir.”

 

‘Bir cehennem hayatı yaşıyoruz’

 

Ülger, Mustafa Kemal Atatürk’ün Madam Corinne’ye gönderdiği bir mektubu daha aktardı. Mektupta, Atatürk Madam Corinne’ye şunları yazıyor:  

“(…) Burada hayat sizin oradaki kadar sakin değil. Gece gündüz her gün çeşitli toplardan atılan şarapneller ve diğer mermiler başlarımızın üstünde patlıyor. Kurşunlar vızıldıyor ve bomba gürültüleri toplarınkine karışıyor Gerçekten bir cehennem hayatı yaşıyoruz. Çok şükür, askerlerim pek cesur ve düşmandan daha dayanıklılar. Bunun nedeni sanırım hususi inançları, çok defa ölüme sevk eden emirlerimi yerine getirmelerini çok kolaylaştırıyor. Gerçekten onlara göre iki semavi netice mümkün: Ya gazi ya da şehit olmak!”

Tarihçi Eriş Ülger, Mustafa Kemal Atatürk’ün Sofya’da ataşe iken tanıştığı Bulgar General Petraff’un eşi Sultane Petroff’a da cepheden mektup yazdığını belirtti. Fransızca kaleme alınan mektuptaki bazı ifadeler şöyle:

“(…) Muhterem Madam, düşman kuvvetlerine karşı kendi istediğimiz şekilde karşı koyduk. Ve daha önce Arıburnu’nda benim karşımda hezimete uğrayan düşman kuvvetleri, aradan aylar geçtikten sonra bu defa da Anafartalar’da tam anlamıyla felç oldular. Generalimin, muhtemelen bunlardan haberi vardır; ama olanı biteni doğrudan benden öğrenmesi, sanırım kendisini çok daha fazla memnun edecektir. General Hamilton’a ve Lord Kitchener’e ardı ardına bu başarıları elde etmeme vesile oldukları için teşekkür etme gereği duyuyorum.”

 

Çanakkale Savaşı ardından Atatürk Fikriye Hanım’ın evinde

 

Atatürk araştırmacısı, tarihçi Ülger, Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Aralık 1915’te Çanakkale Savaşı ardından İstanbul’a dönüşünü şöyle anlattı:

\

“Annesi Zübeyde Hanım, 1915 başı veya ortasında Mahmut Bey’in de (Soydan) yardımı ile İstanbul’a gelmiş, eşi Ragıp Bey’in kız kardeşi, yani Fikriye Hanım’ın annesinin evine Makbule ile birlikte geçici bir müddet için yerleşmiştir. Mustafa Kemâl, Akbıyık Mahallesi’nde oturan Vasfiye Hanım’ın evine gidince kapıyı Fikriye açar. Fikriye, ‘Hoş geldin Mustafa Ağabey’ der, boynuna sarılır. Sevinç çığlıkları üzerine annesi Vasfiye Hanım, küçük kızı Jülide, Atatürk’ün kız kardeşi Makbule herkes kapıya koşar. Sarılarak kucaklaşırlar. Vasfiye Hanım, ‘Mustafa, Büyük Hanım içerde seni dört gözle bekliyordu, buyur’ der. Mustafa annesinin oturduğu odaya geçer, ayağa kalkmak isteyen annesinden önce davranır, eğilip elini öper. Zübeyde Hanım, ‘Paşa oğlum seni ne kadar özledim, gözlerim yolda kaldı’ derken gözyaşları süzülür.”  

“Ertesi sabah, Zübeyde Hanım Mustafa Kemal’den ilk isteğini dile getirir: ‘Paşa oğlum, Selanik’ten geleli aylar oldu. Artık Vasfiye Hanım’ı da fazla yormak istemiyoruz. Bize bugünden bir ev bul ve biz bir an önce kendi evimize taşınalım.’”  

 

Zübeyde Hanım'dan Atatürk’e: 'Sen sultanlara layıksın'

 

“Mustafa Kemal, Beşiktaş, Akaretler’deki evi bulur. Hem kirası uygun hem de semt olarak gözde bir yerdir. Mustafa Kemal hemen Beşiktaş Çarşısı’ndan eve gerekli olan şeyleri Derne ve Çanakkale’de iken biriktirdiği birkaç lirayla alır ve evi oturulur, kullanılır hale getirdikten sonrada aile, buraya taşınır. Fikriye, Akaretler’i boş bırakmaz. Zübeyde Hanım’a, günlük gazetelerden oğluyla ilgili haberleri okur. Oturmasına ve kalkmasına yardım eder.”  

“Ancak Zübeyde Hanım’ın Atatürk’e söylediği şu sözler Fikriye hakkındaki düşüncelerinin temelini oluşturur: ‘Çok iyi kız, kibar kız, güzel kız, zarif kız ama evlilik başka şey. Sen sultanlara lâyıksın.’”

 

İlgili Haberler