Yeni Şafak gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, ABD öncülüğündeki güçlerin, Irak’ın Musul kentini radikal İslamcı terör örgütü IŞİD’in hakimiyetinden geri almak için yapılacak operasyonun tarihinin 25 Mart olacağını ileri sürdü. Selvi, operasyona, Türkiye’nin Irak’taki Başika kampında eğittiği Türkmenler ve Sünni Araplar’ın da katılacağını ve Musul’daki operasyonun ardından sıranın Telafer’e geleceğini belirtti.
Yeni Şafak yazarı ayrıca, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın geçen hafta ‘’Haydi Sur’a ablukayı kırmaya’’ başlığıyla yaptığı çağrıyı eleştirdi. Selvi, Demirtaş’ın Sur’a yürüyüş çağrısını hendeklerin ve barikatların kurulmasına engel olmak için yapmış olması halinde heykelinin dikileceğini öne sürdü.
Dün Hakkari Dağlıca’da yaşanan çatışmaya da değinen Selvi, şehit ya da yaralı askerin olmadığı bilgisini paylaştı.
Selvi’nin bugün (8 Mart 2016) yayımlanan ‘’Dağlıca’da ne oldu, Musul operasyonu hangi tarihte’’ başlıklı yazısı şöyle:
Ankara'da güneşli bir gün.
Meclis'te bütçe görüşmeleri yapılıyor.
Milliyet Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan ile Meclis bahçesinde milletvekilleriyle sohbet edip iktidar kulisinde bütçe görüşmelerini izledik.
HDP'liler çok bilinçli bir dil kullanıyorlar.
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, ileride Türkiye'yi savaş suçlusu göstermek için dikkatlice seçtiği cümlelerin Meclis tutanaklarına girmesine özen gösteriyordu.
Şehir savaşlarında yenilgiye uğrayan PKK, bir yandan siyasi kadroları sahaya sürmeye diğer yandan da psikolojik savaşa yöneldi.
PKK'nın dağ kadrosu Cizre'de sıkıştığında HDP'lileri sahaya sürmüşlerdi. Telsiz konuşmalarında HDP'nin yetersiz kaldığı belirtiliyor, Selahattin Demirtaş'a ağır hakaretler yöneltiliyordu.
Selahattin Demirtaş, 23 no'lu evde sıkışan PKK'lıları kurtarmak için kalabalık bir heyetle Cizre'nin kapısına dayanmıştı.
Hendeklerin kazılmaması, barikatların kurulmaması, insanların ölmemesi için çaba göstermeyen, Demirtaş maalesef ki ellerinde şehitlerimizin kanı olan teröristleri kurtarmak için Cizre'ye girmeye çalışmıştı.
Selahattin Demirtaş ne zaman ki, Diyarbakır halkına Sur'a yürüme çağrısı yaptı, anladım ki, Sur'daki PKK'lılar sıkıştı.
Demirtaş, “Hendekler darbeye karşı direniştir” demişti. Hendek kazanların özyönetim ilan edilene kadar eylemlerinde kararlı olduklarını belirtip, “Alınlarından öpüyorum” diye konuşmuştu.
Oysa Demirtaş, hendekler kazılıp, barikatlar kurulduğunda Diyarbakır halkına Sur'a yürüme çağrısı yapsa, bugün heykeli dikilirdi.
HDP aslında kendine barikat kurdu. Türkiyelilik açılımı ile yüzde 13 oy oranına ulaşan, 80 milletvekili çıkaran parti bugün barajın altına gerilediyse, HDP, hendeğe düşmüş demektir. PKK şehir savaşlarını, HDP ise Kürtleri kaybetti.
Kürtler, Selahattin Demirtaş'a Diyarbakır'da, Figen Yüksekdağ'a Van'da, bu yüzden sırtlarını çevirdiler. Trabzonsporlu futbolcu Salih Dursun gibi kırmızı kart gösterdiler.
7 Haziran seçimlerinde İzmir'de kalabalık bir miting yapan, Aydın'a 200 araçlık konvoyla giren Selahattin Demirtaş'ın Diyarbakır'da yaşadığı hüsranı çok iyi değerlendirmesi gerekiyor.
Çünkü Kürtler HDP'ye barışın siyasetini yapması için oy verdi. Kandil tak emrettiğinde şak yapması için değil.
Son gelen haberler Sur'da 35-40 kişilik bir dağ kadrosunun kaldığı yönünde. Sur'daki operasyon çok yavaş ilerledi. Hem dar sokaklara zırhlı araçların girmemesi hem de sivil insanları canlı kalkan olarak kullanmaları nedeniyle.
Operasyonlar uzadı. Çok şehit verdik. Ama şehit verme pahasına sivil insanlar ölmesin diye gayret gösteriliyor. Bu özeni sayesindedir ki, bölge halkı PKK'nın arkasında yer almadı. HDP'ye sırtını döndü.
Sur'da, İdil'de sıkışan PKK şimdi de psikolojik savaşa yöneldi.
Dün Dağlıca'ya baskın yapıldığı 26 askerin şehit olduğu haberini yaydılar. Dağlıca daha önce de baskına uğramış bir karakolumuz. Sisten yararlanarak Dağlıca'ya sızmaya çalışmışlar. 60 metreye kadar yaklaşıp, sabah 08.10'da saldırmışlar. Ancak karşı ateşle püskürtülmüş. Güvenlik birimleriyle konuştum. Tek bir şehit ya da yaralımız yok. Ama teröristlerin kanlı olarak bıraktıkları 5-6 adet beyaz yağmurluklar ve çok sayıda şarjör ve silah ele geçirilmiş. Saat 11'den sonra taarruz helikopterleri bölgede keşif yapmış, öğleden sonra ise savaş uçakları belirlenen hedefleri vurmuşlar. PKK şehir savaşlarında ağır bir mağlubiyet yaşıyor. Bölgede moral üstünlük TSK'nın elinde.
Bu arada sınırımızın öte tarafından ABD ve Rusya harıl harıl üs bölgeleri inşa ediyorlar.
Rusların Kamışlı-Haseke arasında eski bir hava üssünü kontrol ettikleri biliniyor. 2700 metre pist uzunluğuna sahip, daha önce uluslararası uçuşlarda kullanılmış bir havaalanı burası. ABD'nin Kobani'de bir helikopter pistini genişletme çabalarını daha önce paylaşmıştım. Uydudan tespit edilebilecek bir boyuta ulaştı. Burası zirai ilaçlama için helikopterlerin kullandığı bir alandı. Bu helikopterler tekerleri üzerine biraz ilerledikten sonra havalandığı için kısa bir piste sahipti.
Ama asıl önemli olan ABD, Şengal'in hemen bitişiğindeki bir hava üssünü genişletiyor. 1350 metrelik pisti, savaş uçaklarının iniş kalkışı için hazırlıyor.
Bunu hemen İncirlik'e alternatif olarak düşünmek yerine, başka bir operasyon ve yeni bir üs bölgesi olarak değerlendirmek gerekiyor. PKK'yı Kandil'den sonra Şengal'e de yerleştiren ABD, kendi üssünün güvenliği için Peşmerge ve DEAŞ arasında PKK'dan oluşan tampon bölge inşa ediyor. Bu demektir ki ABD kalıcı.
Şimdi ikinci bir planı devreye sokuyorlar. DEAŞ hem Irak'ta hem de Suriye'de var olabilen bir örgüt. Zaten Irak ve Şam İslam Devleti adını taşıyor. ABD'nin yeni stratejisi IŞİD'in Irak'la Suriye arasındaki bağını koparmak.
Musul operasyonun eli kulağında.
Bu stratejinin iki ayağı var.
1-Irak'taki IŞİD'i Baaslaştırıp, sisteme dahil etmek.
2-Suriye'deki IŞİD'le ise mücadele etmek.
DEAŞ, Irak ve Suriye'de farklı demografik özellikler gösteriyor. Irak'taki DEAŞ'ın yüzde 92'si Sünni Arap ve yerli. Suriye'deki DEAŞ'ın ise yüzde 81'i yabancı savaşçı. İngiliz, Fransız ve Alman savaşçılar.
Büyük Musul operasyonuna hazırlanan Amerikalılar dün şehrin üzerinden bildiri atarak, sivil halktan FM kanalı olan bir radyo temin etmelerini, buradan yapılacak duyurulara göre hareket edilmesini istediler.
Türkiye, Musul operasyonunun Şii-Sünni savaşına dönüşmemesi için DEAŞ'la mücadele amacıyla Bağdat'ta ve Erbil'de oluşturulan koordinasyon merkezi nezdinde çaba gösteriyor.
Musul operasyonuna bizim Başika kampında eğittiğimiz Sünni Araplarla Musul ve Telafer kökenli Türkmenlerin de katılması öngörülüyor. Çünkü bölgeyi çok iyi biliyorlar. Ayrıca Musul'dan sonraki ikinci hedef Telafer olacak.
Bu arada Musul operasyonu için bir erteleme olmazsa 25 Mart Cuma gününün üzerinde duruluyor. ABD, Irak'ı 20 Mart 2003 tarihinde işgal etmişti. Mart ayı ABD için önemli demek ki…