Gündem

Müyesser Yıldız'ın avukatı 'tutukluluğa devam' kararı veren hâkimi HSK'ya şikâyet etti

26 Ağustos 2020 08:53

Sincan Cezaevi’nde, 11 Haziran’dan bu yana tutuklu olan OdaTV Ankara Haber Müdürü, gazeteci Müyesser Yıldız’ın avukatı Erhan Tokatlı, “tutukluluğa devam” kararı veren Ankara 5. Sulh Ceza Hakimi’ni, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) şikâyet etti. Yıldız hakkında tutukluluğa devam kararı veren hâkimin “Şüphelilerin salıverilmesi halinde adaletin işleyişine zarar verecek  faaliyetlerde bulunma tehlikesi” şeklindeki gerekçesine tepki gösterilen dilekçede, bunun “iftira” niteliğinde olduğu vurgulandı.

Müyesser Yıldız’ın avukatı Erhan Tokatlı tarafından HSK’ye verilen dilekçede,  Türkiye tarafından tanınan, onurlu bir gazeteci olan Müyesser Yıldız’ın, tutukluluğunun 2 aylık incelemesi sonucunda, Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği tarafından, 10 Ağustos tarihinde, “tutukluluk halinin devamına karar verildiği” anımsatıldı.

Cumhuriyet'ten Alican Uludağ'ın haberine göre dilekçede, şöyle denildi:  “Sulh Ceza Hakimi, dosyadaki delillere göre elbette delilleri ve tutukluluk halinin gerekli olup olmadığını, anayasaya ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatine göre serbestçe değerlendirebilir. Ancak bu değerlendirmesini yaparken, dosyadaki bilgi ve belgelere dayanarak bir karar vermeli ve gerekçesini de bu bilgi ve belgeler çerçevesinde oluşturmalıdır. Müvekkil  FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’nün hedefi olmuş ve haksız yere 15,5 ay hapiste yatmış, vatan sevgisi ve milli değerlere bağlılığı tartışılmaz bir gazetecidir. Müvekkil, 15,5 ay haksız hapis yatmasına rağmen beraat ettikten sonra, devlete karşı tazminat davası dahi açmamıştır. Böyle bir kişiliğe karşı, ‘salıverilmesi halinde adaletin işleyişine zarar verecek faaliyetlerde bulunma tehlikesi’ olduğu şeklinde gerekçe yazılması hukuki değerlendirmeyle açıklanamaz.” Dilekçede, “bu gerekçenin açıkça müvekkili itibarsızlaştırmak için kasıtlı olarak yazıldığına” dikkat çekilerek, “Bugüne kadar ne Cumhuriyet Savcılığı’nın talep yazılarında ne de tutukluluk değerlendirme ve itiraz sonucu verilen kararlarda böyle bir gerekçe yer almamaktadır. Alması da mümkün değildir” değerlendirmesi yapıldı.