Müziği bıraktığını açıklayan ve İngilizce öğretmenliği yapmaya başladığını duyuran Deniz Tekin, sektörde kendisini güvencesiz hissettiğini, müziğini istediği şekilde icra edebileceği alanın daraldığını ifade etti. Tekin, “Sektörün kadın müzisyenden beklediği şey sadece sanatı değil, durum daha çok görsellik odaklı” dedi. Müziği profesyonel olarak bırakmaya karar verdiği sürecin psikolojik olarak zorlayıcı olduğunu dile getiren Tekin, kararının ekonomik boyutunu ise, “Mesleki olarak gözettiğim şey aylık gelirimin ne kadar yüksek ya da düşük olduğu değil ama bir iş güvencesi ve düzenli bir hayat sürebilmek istiyorum, sektör iyice güvencesiz olmaya başladı” sözleriyle açıkladı.
Ünlü müzisyen Deniz Tekin’in “ticari müziği” bırakma ve akabinde İngilizce öğretmenliği yapmaya başlama kararı, müzik sektörüne dair tartışmaları da beraberinde getirdi. 2015’ten beri profesyonel olarak müzik yapan Tekin, kendisini bu kararı almaya götüren süreci anlattı.
Çocukluğundan beri müzik yaptığını belirten Tekin sektöre girişini, “Lisenin sonlarına doğru internete yüklediğim müzik kayıtlarımın duyulmasıyla ünlendim. Yola çıkış amacım ünlü olayım, müziğimi ana akım bir yerden insanlara duyurayım, inanılmaz paralara kazanayım değildi. Koşullar da uygun ilerleyince devam ettim” diyerek özetledi.
“Ben kot tişört giyen, odağı müzikte tutmaya çalışan biriydim”
Tekin, kendisini müziği bırakmaya iten süreçle ilgili endüstriye şu eleştirileri yöneltti:
“Zamanla şunu gördüm; aslında müzik endüstrisinin bizden istediği şey müzik üretmemiz, müzisyen olmamız değil. Bu, ana akım eğlence sektörüyle de alakalı tabii. Yeni bir durum değil ama kadın müzisyenden ya da kadın aktristen beklenen şey sadece sanatıyla ilgili bir iş ortaya koyması değil, farklı şeyler oluyor. Genelde medyada göz önünde olduğumuz için, durum görsellik odaklı oluyor. Ağır makyajlar, ağır saçlar, kostümler gibi… Ben şimdiye kadar kot tişört ile sahneye çıkan ve odağı müzikte tutmaya çalışan bir insandım. Yaptığım müzik hoşuma gidiyordu ve bu beni doyuruyordu.
Ancak bunu iş olarak yaptığınızda ve ana akım bir şirketle çalıştığınızda ‘çoğunluğun istediği şey ve satan şey’ üzerinden kuruluyor denklem. Üretim sürecindeki bazı seçimler, ‘biz bunu hedeflediğimiz kadar kişiye ulaştırabilecek miyiz, onlara pazarlayabilecek miyiz’ gibi bir yerden yaklaşılıyor. Neo-liberal olan bu piyasada da alternatif bir alan kalmamasına sebebiyet verdi bu durum.”
“Festivaller son dakika iptal ediliyor, sanatçı beklediği ücreti alamıyor”
Geçmişte müzik üretme bağlamında daha geniş bir alan bulabildiklerini, festivallerin de bunu kolaylaştırdığını dile getiren Tekin, son yıllarda iktidar tarafından iptal edilen müzik festivallerine değindi:
“Eskiden festivallerde 8-10 kişi arka arkaya çalardı. Adı duyulmamış bir grup, orta segment bir sanatçı, ana sanatçılar olarak bir dağılımımız vardı. Ama Türkiye’de son senelerde bu, siyasi kutuplaşma ve yerel belediyelerin konsere hangi sanatçıları çağırıp çağırmadığı ya da festival organizatörlerine ne kadar bir alan açtığıyla da alakalı olarak değişmeye başladı.
İktidar partisinin yönetimini üstlendiği belediyelerde konser verecek sanatçıların, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hangi adaya oy vereceği ya da kime destek verdiği üzerinden şekillendiğini biliyoruz.
“Sektör ayrıştırıldı, ifade alanımız kısıtlanmaya başladı”
İktidar yakını olmayan ama alternatifi yeni oluşmakta olan festivallerin son dakika valilik kararıyla iptal edilmesini de piyasada belli sermaye odaklarının önünü kapatmak olarak yorumluyorum. İzin çıkıyor, yapılacak deniyor, gerekli ekipman kiralanıyor, yatırım yapılıyor, afişler asılıyor, sanatçılar kendilerini hazırlıyorlar ama 1-2 gün kala, son dakika keyfi bir şekilde iptal ediyor. Organizatörün bu hazırlıklara harcadığı milyonlar iade edilebilecek şeyler de değil, yanıyor harcanan para.
Kaldı ki sanatçılar önden almaz genellikle ücretlerini, konser bittikten sonra alırlar, o yüzden alacağımızı düşündüğümüz ücretleri son anda alamadığımız çok olur.
Yani mesele, Türkiye’de neredeyse her sektörde olduğu gibi belli iş alanlarının yürütülmesi ya da önlerinin kapatılması. Biraz nepotizm gibi... Birinin yakını ya da tanıdığı değilseniz o festival iptal edilme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bunlarla birlikte iyice ayrıştırıldı. İfade alanımız çoğu yerde olduğu gibi kısıtlanmaya başladı.
“Sektörde sistemsizlik sorunu var, iyice güvencesiz bir alan olmaya başladı”
Tekin, sektörün ayrışmasının ve müzik üretim alanının daralmasının müzisyenlere ekonomik etkisi hakkında da şunları söyledi:
“Kirasını bu işlerden ödeyen, hayatını buradan geçindiren insanların içine düştüğü durumları gördüm. Ben bu süreçte öğrenci olduğum için çok etkilenenlerden biri değildim. Ama düşünün, bir ücret gelmesini bekliyorsun, etkinlik takvimi var, işe gitmeye hazırlanıyorsun ve son dakika iptal oluyor. Pandemiden sonra intihar edenler oldu, işi bırakanlar oldu, farklı projelerde çalışmak zorunda olanlar oldu.
Bir sendikalaşma faaliyetimiz de yok. Müzisyen sendikası gibi bir oluşumun olmaması, iki meslek birliğinin ayrı tellerden çalıyor olması, telif hak edişlerinin toplanması ve dijital müzik platformlarından şarkı/dinlenme gelirlerinin toplanması dahil Türkiye’de bir sistemsizlik sorunu var. O yüzden çok güvencesiz bir alan olmaya başladı. Benim bu kararı almam bir şeyi değiştirmiyor. Ya satan şeyi yapmak, çoğunluğu oynamak, piyasayı gözetmek zorundayım ya da bir alanım yok. Yani 35 yaşıma geldiğimde bir anda kendimi işsiz bulabilirim böyle bir ortamda.
Dışarıdan Bağ-Kur yatırmıyorsak zaten sağlık sigortası sistemi diye bir şey de yok. Telif ödemelerinden düşen, tamamlayıcı sağlık sigortası indirimleri olabiliyor sadece, tabii ki sigortayı kendimiz yaptırmamız zorundayız. Emeklilik sistemi vs. için her şeyi kendimiz düşünmemiz gerekiyor. Bunlar da kazancı düzenli olan birinin kurgulayabileceği bir sistem. Diyelim ki 8 konserim var, 6’sı iptal oldu, Bağ-Kur primimi nasıl ödeyeceğim ben?
Fotoğraf: Berkin Üregen
“Büyük psikolojik zorlanmalarla bıraktım”
Tekin, kariyerinin başından beri rahatsızlık duyduğu konuların birikiminin kendisini müziği bırakma kararı almaya ittiğini dile getirdi:
“Büyük psikolojik zorlanmalarla bıraktım aslında, başından beri sorguladığım konuların birleşmesiyle, astarı yüzünden pahalıya gelen bir şey olmaya başladı. Elektro gitar, bas gitar, piyano, yan flüt çalıyorum, çocukluğumdan beri bu alanla uğraşıyorum. En son yaptığımız albümde 4 kişi 10 gün stüdyoya girmemiz gerekti ve giderler diyelim ki 10 birime denk geldi, ama bu 10 birimin 1 birim getirisi var. Bugünkü ana akım müzik piyasasında prodüksiyonu ve üretimi 1 birime mal edilen ürün ise 10 birim gelir getiriyor. Denklem tersine döndü diyebiliriz.
“Gözettiğim şey iş güvencesi ve düzenli bir hayat sürebilmek”
Mesleki olarak gözettiğim şey, aylık gelirimin ne kadar yüksek ya da düşük olduğu değil ama bir iş güvencesi ve düzenli bir hayat sürebilmek. Sonuçta sadece sahneden ibaret değiliz, hayatımızda güvence hissetmek, dolabımıza ne koyacağımızı bilmek istiyoruz, ayımızın nasıl geçeceğini tabii ki gözetiyoruz. Bu kadar politik olarak dengesiz bir ülkede anlık bir haber geliyor ve eğlence sektörü de tabii ki etkileniyor.
“Keyfim için müzik yapacağım”
Tekin, müzikten artık ticari bir beklentisi olmadığını, hobi olarak veya sanat icra etmek için yapacağını söyledi:
“1-2 aylık aradan sonra müzisyen arkadaşlarımla, küçük konser mekânlarında yeniden icra etmeye başladım ama gözettiğim şey maddi kazanç değil, sanat icra etmeye devam etmek. Ya hobi olarak baktığım ya da keyfim için yaptığım bir yerden devam edeceğimi düşünüyorum.
Bunu bir kariyer olarak yapmayacağım. Çocukluğumdan beri müzik yapıyorum. Müzik dinlemek isteyen, 50-100 kişiye yine müzik icra etmeye devam ederim, bu sorun değil ama buradan kiramı ödemeyeceğim.”
“Şu an hayatın başka bir yönünü görüyorum”
Yarı zamanlı İngilizce öğretmenliği yapmaktan keyif duyduğunu söyleyen Tekin, kararından memnun olduğunu dile getirdi:
“9-11 yaş arası 6 kişilik bir sınıfa İngilizce öğretiyorum ve çok keyif alıyorum. İkinci hafta öğrencilerimden küçük bir not ve çiçek aldım, çok mutlu oldum. Umut verici, yeni bir deneyim.
Reşit olduğumdan beri müzik sektöründeydim, bir yandan çalıştığım için üniversiteyi bitirmem 9 sene sürdü, bu süreçte pek çok şeyi tecrübe etme imkânım tabii ki oldu ama bambaşka bir tecrübe ediniyorum, hayatın başka bir yönünü görüyorum.”