Milli Yol Partisi (MYP) Genel Başkanı Remzi Çayır, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, terör örgütü PKK Lideri Abdullah Öcalan için ''Umut Hakkı'' çağrısına tepki göstererek, Bahçeli'yi referandum teklif etti. Çayır, "Türk milletine soralım 'Umut Hakkı' mı, şehit hakkı mı" diye sordu.
ANKA'dan Batuhan Dükel'in haberine göre; MYP Genel Başkanı Remzi Çayır, MYP Genel Merkez'inde, ANKA Haber Ajansı'nın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bir soru üzerine, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, terör örgütü PKK lideri Öcalan için ''Umut Hakkı' çıkışına tepki göstererek, referandum çağrısı yapan Çayır, şunları söyledi:
''Devlet Bey'in ne dediği, ne demediği gündemi oluşturabilir ama bu milletin vicdanına hitap etmiyor. Devlet Bey gece ne yaptı, neler yaşadı, neler düşündü, neler yedi, neler içti bilmiyoruz. Yarın ne yapacağını da bilmiyoruz, ne diyeceğini de bilmiyoruz. Gerçekten kendisiyle çelişen, kendisini inkar eden, dününü de inkar eden, birkaç ay öncesi söylediklerini inkar eden başka bir ben insan tanımıyorum.
Yüreğe yetiyorsa, gerçekten iddialarında samimiyse, eğer gerçekten ‘bu millet bu şekilde bir çözüm istiyor’ diyorsa, buyur referanduma, soralım halka. Siz teröriste umut hakkı tanıyacak mısınız? Sonuçta millet karar versin. Madem öyle millete soralım. Referandum yapalım. Diyelim ki ey halk Türk milleti siz Devlet Beyin iddiasıyla sulh olsun diye teröriste, terörizme yol açacak mısınız? Affedecek misiniz? Umut hakkı tanıyacak mısınız? Umut hakkının özeti aftır ey halkımız ey Türk Milleti. Millet bilsin, kandırmaya gerek yok.
'''Umut Hakkı' demek af demektir''
Milleti başka sözlerle avutmaya da gerek yok. Yüreğin yetiyorsa gel sözünün arkasında dur umut hakkı mı şehit hakkı mı? Biz şehit hakkı tarafındayız. Umut hakkı demek, af demektir. Sen adamı yıllar yılı suçla, eli kanlı de, çocuk katili de, bebek katili de, sonra hiçbir şey olmamış gibi çık adamı meclise çağır. Sen kimsin? Sen kimsin, kimin adına konuşuyorsun? Kendisini bir partinin genel başkanı sayan veya bir toplumun kesiminin temsilcisi sayan insanların ağzından çıkanları kulağa duyacak. Ben şimdi devlet beyin bir hafta sonra ne konuşacağını bilmiyorum. Belki de tam tersini konuşacak. Bambaşka şeyler söyleyecek.''
TUSAŞ'a yönelik terör saldırısına ilişkin bir soru üzerine de Remzi Çayır, şunları söyledi:
''TUSAŞ'ta iki tane hayati açmaz var. Bir tanesi istihbarat zafiyeti. Bu adamlar nereden geldiler? Nerede yattılar? Elini kolunu sallayarak sarı taksiye nasıl bindiler? Ticari taksiyle beraber oraya nasıl geldiler? Birinci barikatı nasıl açtılar? Bunlar kamuoyunda tartışılacak sorumlusu, siyasi uzantılarının da hesap verdiği, sorumlu olduğu bir mevki ile biz tartışacağız.
'"Bitirdik' dediğiniz, terörle, teröristle niye konuşuyorsunuz?"
Şehitler verdik. Olan acılı ailelere düştü. Siyasilere ne düştü? Sorumlulara ne düştü? Sağlık Bakanı'na, İçişleri Bakanı'na, bu işleri 'bitirdik' diyen insanlara... Hani terör bitmişti? 'Bitirdiğiniz' terör ile tarörist ile neden konuşuyorsunuz madem? ‘Biz terörizmi ve terörü Türkiye'den çıkarttık, defettik, gitti’ diyor. Peki 'bitirdiğiniz' terörle, teröristle niye konuşma gereği duyuyorsunuz?''
Remzi Çayır, ''Yenidoğan çetesi'' ve sağlıkta yaşananan skandallarla ilgli bir soruyu da şöyle yanıt verdi:
"Normal ülkelerde bebekler doktor eliyle, hemşire eliyle ölürse o ülkede hiçbir hükümet ayakta kalamaz. Sorumlusu vatandaş değil. Sorumlusu Sağlık Bakanlığı'dır. Onun bürokratları, onun siyasi uzantısı olan bakanın kendisidir. Orada bu işleri bilen, gören ve göz yuman İstanbul Sağlık İl Müdürü'nü bakan yapacaksın. Sonra ortaya bir cesur, milliyetçi, savcı çıkacak, olayı ortaya çıkaracak. Ondan sonra şu an Tayyip Bey'den bir şey var mı? Yok. Hükümet bu işi Meclis'in araştırmasına red oyu veriyor. Devlet Bey eliyle ve Erdoğan eliyle. Niye araştırılmasını istemiyorsunuz? Niye bu hadisenin iç yüzünün bilinmesini istemiyorsunuz? Milletten neyi saklıyorsunuz? Normal bir ülkede bu hadise bile bir hükümetin istifasına yol açacakken bizde 'ölen ölüyor, kalan sağlar bizimdir' deniyor. Hiçbir şey olmamış gibi hayata devam ediyorlar."
Ne olmuştu?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim'de partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Bugün kitabın ortasından hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacak nitelikte konuşacağım" diyerek, PKK lideri Abdullah Öcalan'la ilgili çağrı yaptı ve "Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün tamamen bittiği, örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığını gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil ne Edirne, adres İmralı’dan DEM‘e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız. Vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız" ifadelerini kullandı. Bahçeli'nin sözleri siyaset kulislerini hareketlendirirken, 1 Ekim'de Meclis'in yeni yasama yılı açılışında DEM Parti'lilerle tokalaşmanın ardından gündeme gelen "yeni bir çözüm süreci mi başlıyor" sorusu daha güçlü şekilde tartışılmaya başladı.
|
DEM Parti'lilerle tokalaşma ve "yeni çözüm süreci" iddiası
İsrail'in 7 Ekim 2023'te Gazze'nin ardından Lübnan'a yönelik kara harekatına girişmesiyle başlayan operasyon, İran ile İsrail arasında yaşanan gerginlik ve bölgesel savaş söylemleri, siyaset kulislerini harekete geçirdi.
Erdoğan: İsrail'in bir sonraki hedefi Türkiye
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Ekim'de TBMM'nin yeni yasama sürecinde yaptığı konuşmada, İsrail - Hamas savaşı ve Lübnan'a sıçrayan saldırılarla ilgili değerlendirmelerde bulunarak, "İsrail'in Gazze'de yürüttüğü soykırım bugünlerde Lübnan'a uzandı. Dün. İsrail'in bir sonraki hedefi Türkiye'dir ve Lübnan topraklarına karadan girdiğini duyurmuştur .
"İç cephe" vurgusu
Erdoğan, aynı konuşmasında "iç cephe" su yaparak, "Fitne girişimlerine karşı millet olarak, 85 milyon olarak 'iç cephemizi' sağlam çaba sarf ediyoruz. Bugün İsrail'in saldırganlığı karşılanıyor, içsel ve çatışmasız çatışma çözülmüyor, çözümün ortaya çıkması gerekiyor” ifadeleri kullanıldı.
Bahçeli'den DEM Parti ile tokalaşma
Erdoğan'ın açıklamalarına paralel olarak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de yeni yasama paketinde sürpriz bir hamlede bulundu ve DEM Parti sıralarına giderek milletvekilleri ile selamlaştı. Bahçeli , DEM Parti'li vekillerin elini sıkmasıyla ilgili, " Yeni bir dönemde giriyoruz. Biz gelişi güzel keyfe keder, hayatta kalmaktan kaçışlarla dümenden el uzatmayız.Biz durduk yere el vermeyiz. Öylesine yerimizde yoğunlaşıp da el sıkmaya teşebbüs etmeyiz. değerlendirmeleridir" açıklamasında bulundu.
DEM Parti'den açıklama
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise Bahçeli'nin tokalaşma jestini ve açıklamalarını, "Bu parçaların atılacak adımlarda biz de iz sürmeye hep beraber. Sorun zincirinin çözümüne yönelik sağlıklı bir politik programın ortaya çıkması gerekiyor" şeklinde değerlendirildi.
TIKLAYIN - Devlet Bahçeli yeni yasama sürümünde DEM Partililerle tokalaştı
TIKLAYIN - Bahçeli'den, DEM Parti'yle tokalaşmasına ilişkin açıklama: Yeni bir döneme giriyoruz, günümüze barışı sağlamak lazım
TIKLAYIN - Bahçeli'den DEM Parti'ye "Türkiye partisi olma" çağrısı: Uzattığım el, milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır
TIKLAYIN - Bahçeli'nin son çağının ardından DEM kulisleri: Şartlar olgunlaşırsa müzakereye hazırız
TIKLAYIN- Yeni "çözüm süreci" mi geliyor? | AKP'li isimlerden peş peşe açıklamaları
TIKLAYIN – Murat Sabuncu'nun yazısı: 'Devlet desteğinde-bilgisinde' çözüm mü, Hakan Fidan yine devrede mi, hemen önemsizleştirilmeli mi?
TIKLAYIN - Candan Yıldız'ın röportajı | DEM Partisi Milletvekili Sırrı Sakık: Bahçeli'nin 'Ülkemizde barışı sağlamak lazım' sözlerini önemsiyoruz, Bahçeli ile tokalaşmamızı eleştiren troller umurumuzda değil
TIKLAYIN - Bahçeli'nin DEM Parti'lilerle tokalaşmasında "Dolmabahçe mutabakatı" detayı
TIKLAYIN - Mehmet Y. Yılmaz yazdı: Kürt siyaseti aynı suda ikinci kez yıkanır mı?
TIKLAYIN - Yalçın Doğan yazdı: Bahçeli DEM'e çiçek attı ama...
|
|