Habertürk yazarı Nagehan Alçı, bugünkü yazısında yönetmen Tolga Örnek'in babası eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Emekli Oramiral Özden Örnek için Kasımpaşa'daki Kuzey Deniz Saha Komutanlığı'nda düzenlenen askeri törende kardeşi Burak Örnek'i 2008'de hedef gösteren köşe komşusu Habertürk yazarı Fatih Altaylı'ya verdiği yanıta göndermede bulundu. Alçı, "Oramiral Özden Örnek’in oğlu Tolga Örnek, Atatürkçü gözüküp babası zor duruma düştüğünde merhum amirali tekmeleyen “Atatürkçü”leri anlatmıştı bir konuşmasında. Esas oportünist esas bukalemun bunlardır. Fikirleri yoktur, sadece menfaatleri vardır. Türk basın tarihinde böyle çok örnek var ama şimdi isimlerini kimse hatırlamıyor. Mesela Bedii Faik… Çok ateşli bir 27 Mayısçı iken aynı şekilde çok ateşli bir Demirelciliğe ve hatta 1975-78 arası MC taraftarlığına dönen Bedii Faik’i hatırlayan yok." düşüncesini dile getirdi.
Alçı, “Osman Kavala ve Hakan Altınay'a zulmeden, rakiplerine siyasi yasak getiren bir siyasi tarafta bulunamam; bunları alkışlayan bir AK Parti’den yana olamam” sözlerinin ardından "Kemal Kılıçdaroğlu çok daha güçlü olduğu için, kazanacağı için böyle tavır koyuyor”, ‘dönüyor’ eleştirilerine bugün de köşesinden yanıt vermeye devam etti. Alçı, “Ben bir liberal-demokratım. Aslında bu temel çizgim hiç değişmedi” dedi.
"Türk medya ve düşünce tarihinde benimsediği fikir ekolünü ve doktrini değiştiren, meşhur tabirle 'dönen' çok sayıda yazar olmuştur” diyen Alçı, Çetin Altan, Taha Akyol, örneklerini verdi.
Alçı "Döneklik, menfaatçilik ve oportünizme dair…" başlıklı yazısında şunları kaydetti:
"Bir düşünce ekolünü benimseyen kişiler bir yerden başka yere yolculuk yapabilir. Hiçbir fikir ekolünü benimsemeyen ve bağlı bulunduğu medya patronunun ticari menfaatlerine veya politik liderin manevralarına bağlı olarak bir oraya bir buraya sürüklenen kişiler ise "dönek" dahi olamazlar. Çünkü onların benimsediği bir düşünce ekolü yoktur. Ne sosyalizmi, ne liberalizmi, ne milliyetçiliği, ne İslamcılığı bilirler hatta en kolayından sığınıverdikleri Atatürkçülüğü bile konjonktüre göre bırakıverirler.
"Liberalizmin problemleri üzerine daha çok düşünür oldum zamanla"
Ben bir liberal-demokratım. Aslında bu temel çizgim hiç değişmedi. Fakat liberalizmin problemleri üzerine daha çok düşünür oldum zamanla. Günümüz finans kapitalizminin yalanlarla dolu olduğunu görüyorum bugün. Bu noktada değişimimi de bu köşede yayınlanan “Liberalizmin büyük mağlubiyeti” başlıklı yazıda ifade ettim ama Türkiye için bu tartışmalar lüks kalıyor.
"Erdoğan olmasaydı bu ülkede generallerin vesayetinin bitmeyeceğine inanıyorum"
Liberal-demokrat perspektifle baktığımda dönemin askeri vesayet güçleriyle AK Parti ve özellikle Recep Tayyip Erdoğan arası mücadelede tarafsız kalmam mümkün değildi. Postalların tarafını tutmak kendime ihanet olurdu. Elbette askeri vesayetin tasfiyesi bağlamında Erdoğan’ın yanındaydım. Hala da Erdoğan olmasaydı bu ülkede generallerin vesayetinin bitmeyeceğine inanıyorum.
"Elbette o dönem bu doğru çizgideyken de hatalarım olmuştur"
Zaten bana olan temel nefret bu dönemden ve bir de çözüm sürecini hararetle desteklememden kaynaklanıyor. Elbette o dönem bu doğru çizgideyken de hatalarım olmuştur. Ama benim kafama silah da dayasanız “Bu ülkede bir Ergenekon çetesi hiç yoktu, askeri vesayet yoktu” diyemem. Kürt meselesi yoktur diye bugün de diyemem. Hala ülkenin en yakıcı sorunu Kürt meselesi.
"Tayyip Erdoğan gibi bir lider olmasaydı devletin içinden Gülenizmin tasfiyesi de asla mümkün olamazdı"
2013’ten sonra ise Kemalizm adına vesayeti ve darbeciliği meşru gören bu Ergenekon kafasının yerine Fetullahçılar geçmek istedi. Karşımıza Ergenekon vesayeti yerine sivil hükümeti devirmek isteyen bir FETÖ vesayeti gerçeği çıktı. O zaman da çok sert şekilde FETÖ ile mücadeleye başladım. Liberal-demokrat olmanın gereği buydu. 2013-16 arası Gülenizmin yanında duran demokrat bildiğimiz isimler büyük hata yaptılar. O sebeple 2013’ten sonra AK Parti totaliter oldu ve ben de ayrıldım diyenleri haklı bulmuyorum. Bu, bilerek ya da bilmeyerek Fetullah Gülen’in arzuladığı çizgide olmak demekti ve bence büyük yanlıştı. Nitekim ulusalcılar ile beraber hala bana en çok saldıranlar Fetullahçılar. Çünkü FETÖ ile 2013-16 arası çok ciddi mücadele etmiş bir yazarım. Tayyip Erdoğan gibi bir lider olmasaydı devletin içinden Gülenizmin tasfiyesi de asla mümkün olamazdı.
Bu düşüncem de nettir. Öte yandan tıpkı Ergenekon-Balyoz davalarında olduğu gibi FETÖ davalarında da çok büyük haksızlıklar yaşandı. Bu da bir hakikat.
Son 5-6 senedir ise Türk milliyetçileri ve ulusalcılarla ittifak kurmuş yeni bir AK Parti var. Dün 14 Mart 2023’tü. Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlık makamına oturmasının 20. Yıldönümü. Bu 20 seneyi de bir başka yazıda dönem dönem analiz edeceğim…"
TIKLAYIN | Yeni Akit'ten, 'AK Parti’den yana olamam' diyen Nagehan Alçı'ya: "Sen ne nankörmüşsün
TIKLAYIN | Nagehan Alçı: 'Kılıçdaroğlu, Erdoğan'dan daha güçlü olduğu için' benim onun tarafına geçtiğim ancak kimi akılsız muhaliflerin cehaleti olabilir
TIKLAYIN - Nagehan Alçı: Osman Kavala ve Hakan Altınay'a zulmeden, rakiplerine siyasi yasak getiren bir siyasi tarafta bulunamam; bunları alkışlayan bir AK Parti’den yana olamam
TIKLAYIN - Nagehan Alçı'nın açıklamasının ardından Demirtaş'ın sözleri gündem oldu!
TIKLAYIN | Özden Örnek'in oğlundan Fatih Altaylı'ya: "Bir cümle insanı öldürebilir mi" diye sorarsanız...