Geçtiğimiz aylarda restorasyonu tamamlanan Narmanlı Han'ın hem içinde hem de dışındaki boyalarda çatlamalar oluştu. Restorasyonun mimarı Sinan Genim'in, "tedavi süreci devam ediyor" sözlerine karşılık TMMOB Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Muhcu, "Restorasyon bittikten sonra 'tedavi devam ediyor' demek yapılan yanlışların itirafı olarak değerlendirilebilir" dedi.
Restorasyon projesini yapan mimar Genim, “Narmanlı Han yaklaşık 25-30 yıldır terk edilmiş halde duruyordu. Bunun cepheleri nedeniyle içindeki bazı taşların su emmesi fazla. 25, 30 yıldır bunlar su emmişler. Bunlar boyaları içeriden kabartıyorlar. İç cephede de var. Bunların bir kısmını izole ettik. Taşlar kurudukça ve taşların içlerindeki su bittikten sonra bir kez daha boyama işlemini yapacağız. Bu teknik bir şey. İçeride de kabarıklar var. Yaz mevsiminin sonunda bir kez daha boya yapacağız. Bu işler böyledir. Nasıl ki elimiz korudukça krem sürüyoruz binaları da işte bu şekilde dış etkenlere karşı korumak lazım” dedi.
Duvar'dan Hacı Bişkin'in haberine göre, “Özellikle taşların nefes almasını istediğim için yağlı boya değil su bazlı boya yaptırdım” diyen Genim handaki restorasyon işlemlerinin henüz tamamlanmadığını söylerken şunları anlattı:
“Böyle şeyler zaman içerisinde tedaviyle uygun hale gelecek. Bizim kullandığımız boya su bazlı bir boya, yağlı boya kullanmış olsaydık böyle bir sıkıntı olmazdı. Tek sıkıntımız boyanın kabarıp kabarmaması olmalı. Buradaki üzüntüm şu: hiç kimse hiçbir şey yapmamış insanların şikayetleri. Hiçbir şey yapmazsanız kimse de sizden şikayetçi olmaz. Bir şeyler yapıldığı zaman insanlar ‘niye’ yaptınız der. Anadolu’da bir söz vardır: Öyle ya da böyle kervan yürür. Önemli olan kervanın çıktığı yerden gideceği yere esas olan varmasıdır. Ben Galatasaray Üniversitesi için Kabataş’ta proje onayı için 4 sene uğraştım. Yanındaki aynı bina Kabataş Lisesi yurdu 40 gün içerisinde proje tasdik etti. Anlamak da zorluk çekiyorum. Niye ben 4 sene uğraşıyorum? Adı sanı duyulmamış insanların projesi niye 40 günde onaylanıyor da niye ben 4 sene bekliyorum anlamış değilim. Nice yapı yaptım benim geçmişim belli.”
"Korumaya alınması sağlanmalıydı"
TMMOB Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Muhcu ise yapının tarihsel niteliğinin ve malzemelerinin bilimsel bir restorasyon sürecine bağlı olarak ele alınması gerektiğine vurgu yaparken “Var olan taş, ahşap malzemelerin sorunlarının ve hastalıklarının giderilmesinden sonra korumaya alınması sağlanmalıydı” dedi.
“Tarihi yapının İstanbul’un belleğinin bir parçası olarak kimlik değeri korunamamıştır” diyen Muhcu şöyle devam etti: “Başlangıçta kişisel tasarrufa indirgenmiş bir mülkiyet ilişkisi üzerine geliştirilen sakat bir restorasyon süreci başlatılması ile iyi bir sonuç alınması olasılığı zayıflatılmıştı. Nitekim bugün tarihi bir mekanın yaşatılması görevini hukuken üstlenenlerin, yerine ‘şık bir mekan elde edildiği’ üzerinden bir savunma geliştirme çabaları restorasyonun başarısı hakkında bilgi vermektedir. Narmanlı Han restorasyonu ile tarihi yapının toplumun kültürel gereksinmelerinin karşılanması, kendi dönemini yansıtması, toplumun kültürel yaşamını mekâna yansıtması bakımından bir başarısızlıkla sonuçlandığını söyleyebiliriz.”
"Restorasyon sürecinin bir kişinin taşıyamayacağı bir kez daha ispatlandı"
“Malzeme hastalıklarının giderilmesi ve onarımlarının yapılması için bir dizi bilimsel işlemin yapılmasını gerektirir ve ciddi bir süreye ihtiyaç vardır” diyen Muhcu boyalardaki çatlakları da şöyle yorumluyor:
“Hazır malzemeler kullanılarak ve alabildiğine hızlı üretimi esas alan yeni inşaat yapma anlayışı ile restorasyon yapılamayacağını bütün koruma ve restorasyon uzmanları bilirler. Doğal taş ve ahşap malzemelerin korunması yerine yapının tarihsel kimliğini izole eden bir anlayışla boyanması koruma anlayışı çerçevesinde değerlendirilemez. Ayrıca bu uygulamaların niteliğine, kimyasal reaksiyon ve çevre faktörlerine bağlı olarak kısa sürede bozulmaya başlamaları pek tabiidir. Restorasyon bittikten sonra ‘tedavi devam ediyor’ yapılan yanlışların bir anlamda itirafı olarak değerlendirilebilir. Bu çerçevede değerlendirildiğinde restorasyon sürecinin bir kişinin taşıyamayacağı ağır bir yük olduğu Narmanlı Han özelinde bir kez daha ispatlandı.”
"Yapıldığı dönemin tasarım, mimari anlayışı yansıtılamamıştır"
Tarihi mekanın ticari fonksiyonlarla doldurulduğunu söyleyen Muhcu yapılan restorasyonun toplum belleğindeki anı değerinin yaşatılmadığını da ifade etti. Muhcu, son olarak şunları söyledi: “İnanın, yapıldığı dönemin tasarım, mimari ve teknoloji anlayışı yansıtılamamıştır. Güçlü bir yeni bina görüntüsü ve algısı öne çıkmakta. Yapı avlusunda toprakla olan ilişki sonlandırılmış, arsanın bütününe yapılan ilave 2 bodrum katla bina büyütülerek kar maksimizasyonu elde edilmeye çalışılmış. Burada toplumsallık ve sanat ilişkisi yok edilmiş ve tipik bir AVM kültürünün mekana yansıması hayata geçirildiği gözlemleniyor.”