T24 Haber Merkezi
YSK Başkanı Ahmet Yener'in elektronik oylama konusundaki açıklamalarını sosyal medya paylaşımıyla eleştiren dağcı, yazar, AKUT kurucusu Nasuh Mahruki, 'Yargı organlarını alenen aşağılama' ve 'Sansür Yasası' olarak bilinen 'Dezenformasyon Yasası' kapsamındaki 'Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak' suçlarını işlediği iddiasıyla hakkında başlatılan soruşturmanın ardından tutuklandı.
Nasuh Mahruki, 12 Kasım'da YSK Başkanı Ahmet Yener'in elektronik oylamayla ilgili bir açıklaması üzerine sosyal medyadan paylaşım yaparak hem muhalefeti hem de YSK'yı sert bir dille eleştirdi. Aynı gün akşam saatlerinde bir paylaşım daha yapan Mahruki, "Değerli dostlar, bu akşam bir grup arkadaşımla bir kebapçıda yemekteyiz. Evime sivil kiyafetli 7-8 tane polis olduğunu söyleyen polis gelmiş ve beni almaya geldiklerini söylemişler. Ben de şimdi restorandan çıkıp evime gidiyorum. Bilginiz olsun, lütfen süreci takip edin" diye yazdı.
Aradan geçen süreç içerisinde gözaltında olmadığına ve savcılığa davet beklediğine ilişkin yeni paylaşımlar yapan Mahruki hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu'nca, sosyal medya paylaşımlarında kullandığı ifadeler nedeniyle 'yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' ve 'yargı organlarını alenen aşağılama' suçlarından soruşturma başlatıldığı açıklandı.
"Tutuklanmaya sevk edildim"
Bu sabah saatlerinde avukatları ile birlikte Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne giden Nasuh Mahruki, savcılığa ifade verdi. Mahruki, ifadeden sonra yaptığı paylaşımda da, "Dün Savcı belli oldu, bu sabah Savcılığa geldim ve ifade verdim. Gayet iyi geçti görüşme ancak tutuklanmaya sevk edildim. Hakimin karşısına çıkmayı bekliyorum. Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 173 ülke arasında 148. ülke, 45 Avrupa ülkesi içindeyse sondan ikinci ülke ve Seçim Dürüstlüğü Endeksinde 165 ülke arasında 123. ülke seviyesine düşürülen canım Türkiyem’den hukuk manzaraları" paylaşımını yaptı.
Nöbetçi hakimliğe tutuklama istemiyle sevk edilen Mahruki tutuklandı. (ANKA)
Mahruki, "Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 173 ülke arasında 148. ülke, 45 Avrupa ülkesi içindeyse sondan ikinci ülke ve Seçim Dürüstlüğü Endeksinde 165 ülke arasında 123. ülke seviyesine düşürülen canım Türkiyem’den hukuk manzaraları" diye eklemişti.
Hâkimlik tarafından, Nasuh Mahruki'nin tutuklanmasına karar verildi.
12 Kasım'da evine polis baskını yapılan Mahruki hakkında, 'yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' ve 'yargı organlarını aşağılama' suçlamasıyla soruşturma başlatılmıştı.
Mahruki, eşi Mine Mahruki aracılığıyla gözaltı kararı sonrası şu açıklamayı yapmıştı:
"Hakkımda savcılık tarafından bir soruşturma başlatılmadan yani birisinin şikayetçi olması veya re’sen yöntemle başlatılmış bir dosya olmadığı halde, usulüne aykırı şekilde, gece vakti evimin önüne sivil araçlarla ve sivil kıyafetlerle gelen, polis olduğu tahmin edilen 6-7 sivil kişiyle götürülmek istenmem ve tesadüfen evde olmadığım halde evimin karşısında sabaha kadar bekletilmeleri hukuka ve genel uygulamalara aykırı bir durumdur. Sivil polislerin giderken de herhangi bir resmi yazı, çağrı kağıdı vs bırakmadığını da eklemek isterim.
X platformunda sıradan bir düşünce ve yorum paylaşımı yaptığım bir tweet atmamdan dolayı eğer bir soruşturma açılacaksa, yapılması gereken şey polisiye yöntemlerle gecenin köründe çocuklarımı ve eşimi, biricik ailemi korkutup gözdağı vererek ve bugüne dek hiç böyle bir şey görmemiş sakin sokağımızda yaşayan komşularımızı da huzursuz ederek baskın yapmak değildir.
Benim yerim belli, yurdum belli, doğma büyüme bu adresteyim. Cumhuriyet’in ilk bankacılarından ve ilk İnşaat mühendislerinden olan büyükbabamın bizzat kurduğu mahallede, bizzat inşa ettiği evde tam 62 yıldır yaşıyoruz.
Bu konu normal şartlarda Basın Savcılığının yürüttüğü sıradan bir soruşturma olacakken, cinayet işlemiş veya kaçmış bir suçluymuşum gibi garip ve rahatsız edici polisiye yöntemlerle evime baskın yapılması ve hakkımda böyle bir kural dışı sürecin yürütülmesi hiçbir resmi ve yasal uygulamayla bağdaşmıyor. Bu gayrı ciddi ve kişisel uygulamayı protesto ediyorum.
Burada olması gereken yöntem, devletin resmi kurallarını işleterek, ilgili kişiyi yazılı davet usulüyle ifadeye çağırmaktır. Oysa sanki olağanüstü bir suç işlemişim gibi apar topar, polis olduğu bile belli olmayan sivil kişilerle gece vakti baskınla adam yakalatmaya kalkmak ne kadar hukuka ve toplumsal barışımıza uygun bir durumdur, bunu da kamuoyunun takdirine bırakıyorum."
|
|