NATO, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı karşısında nasıl bir tepki vereceğini belirlemeye çalışıyor. NATO'nun doğudaki üyelerinden bu konuda net bir talepvar. Litvanya, NATO anlaşmasının 4'üncü maddesinin uygulamaya geçirilmesini resmi olarak talep etti. NATO'nun bu maddesinde "Taraflardan herhangi biri, taraflardan birinin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ya da güvenliğinin tehdit edildiğini düşündüğü zaman, tüm taraflar birlikte danışmalarda bulunacaklardır" ifadeleri yer alıyor. Bu maddenin uygulanması demek, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu NATO üyelerinin Ukrayna krizinde resmi olarak ortak bir tutum benimsesi demek.
NATO'da 4'üncü madde uyarınca olası olası bir tehlike üzerine resmi istişareler başlatması çok sık rastlanan bir durum değil. Daha önce son olarak Suriye'de askerlerinin öldürülmesi üzerine Türkiye bu konuda talepte bulunmuştu. Türkiye'nin talebiyle NATO üyeleri istişarelerde bulunduysa da bu konuda harekete geçme kararı alınmadı.
Litvanya, Rus birliklerinin konuşlanmış olduğu Belarus sınırında bulunuyor. NATO'nun doğu kanadını oluşturan Estonya, Letonya, Polonya, Slovakya, Macaristan ve Romanya'ya son günlerde 6 bin ABD askeri, bin İngiliz askeri, 350 de farklı ülkelerden askerler gönderilmiş durumda.
Ukrayna, NATO'ya üye olmadığı için ittifak anlaşmasının 5'inci maddesi hayata geçirilemiyor. Bu maddeye göre NATO'ya üye herhangi bir ülkeye saldırı olduğu takdirde, bu saldırı tüm NATO üyesi ülkelere yapılmış sayılıyor. Bu madde, NATO tarihinde ilk kez ABD'ye yönelik 11 Eylül 2011 saldırıları sonrasında uygulanmış ve oluşturulan uluslararası koalisyon, ABD'nin öncülüğünde Afganistan'a uzun yıllar sürecek bir operasyon başlatmıştı.
Montrö'nün 9'uncu maddesi ne diyor?
Türkiye'yi Rusya'ya karşı resmi bir tutum olmaya zorlayabilecek bir diğer anlaşma da Montrö Boğazlar Antlaşması. Çanakkale ve İstanbul boğazlarından geçişi ve güvenliğini düzenleyen 1936 tarihli anlaşma Türkiye, Bulgaristan, Fransa, Büyük Britanya, Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, eski Sovyetler Birliği, eski Yugoslavya tarafından adını aldığı İsviçre'nin Montrö kentinde imzalanmıştı. Bu sözleşme, Türkiye'nin Boğazlar üzerindeki tam kontrolünü sağlıyor ve Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelere ait savaş gemilerinin geçişini de sınırlandırıyor.
Ukrayna da bu antlaşma temelinde Türkiye'den resmi bir talepte bulundu. Ankara'daki Ukrayna Büyükelçisi Vasil Bodnar, "Hava sahası ve Boğaziçi ve Çanakkale boğazlarının Rus tarafına kapatılması için resmi talebimizi Türk tarafına ilettik" açıklamasını yaptı. Söz konusu madde, "deniz kuvvetlerinin sıvı olsun ya da olmasın yakıt taşımak için kullandığı gemilerin savaş gemileri ile bir tutulmasını" içeriyor.
Anlaşmanın bu maddesinde tam olarak "Deniz kuvvetlerinin, sıvı olsun ya da olmasın, yakıt taşımak için özellikle yapılmış olan yardımcı gemileri, 13. maddede belirtilen ön-bildirim koşuluna bağlı tutulmayacaklar ve, Boğazlar'ı tek başlarına geçmek koşuluyla, 14. ve 18. maddeler gereğince sınırlamaya bağlı tonajlar hesabına katılmayacaklardır. Bununla birlikte, bu gemilerin, öteki geçiş koşullan bakımından, savaş gemileriyle bir tutulmaları süregidecektir. Bir önceki fıkrada belirtilen yardımcı gemiler, öngörülen kuraldışılıktan, ancak silâhları: yüzer hedeflere karşı en çok 105 milimetre çapında iki toptan, hava hedeflerine karşı en çok 75 milimetre çapında iki silâhtan çok değilse yararlanabileceklerdir" ifadeleri yer alıyor.
Bu maddenin uygulanması, Türkiye'nin Rus gemilerinin Boğaz'dan geçişine izin vermemesi demek. Ukrayna'ya SİHA (silahlı insansız hava aracı) satarak Moskova'nın tepkisini çeken Ankara'nın denge siyasetinde böyle bir adım atacağına pek ihtimal verilmiyor. Ancak şu ana kadar Ukrayna'nın bu talebine henüz resmi bir yanıt vermedi.
DW / HS,EC
©Deutsche Welle Türkçe