Gezi Parkı protestolarından bu yana toplumsal olaylarda hayatını kaybedenlerden çoğunun Alevi olması, akıllara “Neden hep Alevi gençler öldürülüyor?” sorusunu getirdi. Üst görevlerde bulunmuş bir Emniyet mensubu, “Aleviler özellikle toplumsal olaylarda seçilmiş hedef noktasında öldürülüyor değiller. Sahada reaksiyon kitlesi olarak Alevi kesim öne çıktığı için polisin sokak eylemlerine karşı kullandığı yöntemde muhataplar genelde Alevi gençleri oluyor” dedi. Polise elindeki araçlarla gücünü nasıl kullanacağını değil aklını nasıl kullanacağını öğretmenin gerektiğini söyleyen Emniyet mensubu, “Polisin görevi kırmak dökmek, vurmak değil, kitlesel eylemlerde aklını onlardan önce kullanıp kitlenin çevreye zarar vermesini engellemeye dönük olmalıdır. Sokakta iyi adam döven mantığıyla geçmişte kadrolaşmalar yapıldı. Bu doğru bir şey değildi. Boğaz’da, Çankaya’da seçkin semtlerde yaşayan ailelerin çocuklarından polis olma yönünde bir talep yok. Genellikle gelir düzeyi düşük daha çok muhafazakar aile çocukları topluma güvenlik hizmeti veriyor. Bugün için poliste eğitim düzeyi yükselmesine rağmen istenmeyen olaylarla karşılaşılması, eğitimde kitle psikolojisinde bir eksikliğin olduğunu gösteriyor. Polise devletin eline verdiği araç gereçle gücünü kullanmasını değil, aklını nasıl kullanacağını öğrettiğinde olaylarda müdahalenin kitle bazında zayiatının azalması sonucuna ulaşılır” ifadelerini kullandı.
Saygı Öztürk’ün Sözcü gazetesinin bugünkü (25.05.2014) sayısında yer alan ‘Niçin hep Aleviler öldürülüyor’ başlıklı yazısı şöyle:
Ekmek almaya gidenlerin cenazesi geliyor. Ekmek parası kazanmaya gidenlerin cenazesi geliyor. Komşu teyzenin cenazesine gidenlerin cenazesi geliyor. Polis şiddeti İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla en yüksek dozda tutulmaya çalışılıyor. Valilik döneminde “cana değil, cama gelsin” diyen Efkan Ala gitmiş, şimdi polise “niçin bu kadar sabırlı davranıyorsunuz?” diyen bir İçişleri Bakanı gelmiş.
Polis, soğukkanlı, sabırlı, objektif olacaktır. Doğru. Eğitimli olacaktır. Doğru. İki yıllık Polis Meslek Yüksek Okullarında polisler, Polis Akademisi’nde amirler yetiştiriliyor. Bunların hizmet içi eğitimi var mıdır? Hayır. Çevik Kuvvet polislerinin yaş ortalaması 21, tim amirlerinin yaşı ise ortalama 23 olduğunu öğreniyorum. Üst amirler ise olaylar sırasında ortada hiç gözükmüyor. Emniyet’te kimsenin kimseye güvenmediği bir yapı oluşturulmuş.
Onlar, hedef mi seçiliyor?
Son dönemlerde polisin gaz bombasıyla, kurşunuyla öldürüldüğü öne sürülen kişilerin ortak özelliği de Alevi vatandaşlarımız olması. Geçmişte “Sünni-Alevi” çatışmasının ağır faturasını ödemiş bu ülkenin insanlarına yeni tuzaklar kuruluyor. Bugün, Alevi vatandaşlarımız olayları protesto için İstanbul, İzmir ve Ankara’da yürüyüş yapacak. Üst görevlerde bulunmuş Emniyet mensubuna “Alevi gençlerin öldürülmesinin” ardında neler olduğunu sordum. Şunları söyledi:
“Aleviler özellikle toplumsal olaylarda seçilmiş hedef noktasında öldürülüyor değiller. Sahada reaksiyon kitlesi olarak Alevi kesim öne çıktığı için polisin sokak eylemlerine karşı kullandığı yöntemde muhataplar genelde Alevi gençleri oluyor. Bu itibarla, polis bilinçli bir Alevi düşmanlığı içinde değil, reaksiyon kitlesinin ağırlıklı kimliği Alevi olmalarından kaynaklanan bir mağduriyet söz konusudur. Alevi gençlerinin öne çıkmış olması, polisi kalabalıklara yönelik kullandığı araç ve gereçlere öncelikle Alevi gençler muhatap olduğundan mağdur olan da Alevi gençler oluyor. Bunun seçilmiş bir hedef noktasında, devletin Aleviler’e dönük bir karşı reaksiyonu gibi gösterilmesi doğru bir yaklaşım değildir.
Sabırlı olmayı bilmeli
Polisin özellikle toplumsal olaylarda kendisine yasal olarak verilmiş bulunan araç-gereci kullanmada aşırıya kaçmış olması istenmeyen sonuçlarla görevlileri karşı karşıya bırakabiliyor. Polisin bu tür olaylarda elindeki imkanlardan önce sabırlı olmayı ön planda tutması hadiselerin artık zor kullanmayı gerektirecek noktayı iyi kestirip müdahaleye paniklemeden yapmış olması daha sağlıklı bir güvenlik hizmetini ortaya koymasını ve yasaların kendisine tanıdığı sınırlarda kalmasını sağlayacaktır. Polisin kontrol dışı kullandığı güç bu tip olaylar nedeniyle siyaseti de aşırı dozda eleştirir hale getirir ve siyasetin de zarar görmesi sonucunu doğurur.
Siyasi söylemler, polise görevin böyle yapılması gerektiği talebinin algılamasına neden olmamalıdır. Neticede polis görev esnasında işlemiş olduğu suç nedeniyle münferit olarak kendisi sorgulanmakta ya da yargılanmaktadır. Bu itibarla demokratik bir ülkede kişi hak ve özgürlüklerinin sınırları polis tarafından çok iyi bilinmeli, bu yetkiler o paralelde kanunlar çerçevesinde kullanılmalıdır. Siyasi iradenin sahiplenme duygusu polisin aşırıya kaçmasına neden olmamalıdır.
Polis, aklını kullanmalı
Objektif ölçüler polisin öncelikli başvuracağı kriterler olmalı. Genellikle toplumsal olaylarda amirlerin yasadışı emir verip vermediklerini o esnada algılamak zordur. Bu hal polise eylemlerden önce çok iyi anlatılmalı ve kavratılmalıdır. Neticede sokakta kitlesel eylemler noktasında polisin kendisinin de tanıdığı arkadaşları, kardeşleri, yakınları istemeyerek de olsa o ortam içerisinde olabilirler. Polisin görevi kırmak dökmek, vurmak değil, kitlesel eylemlerde aklını onlardan önce kullanıp kitlenin çevreye zarar vermesini engellemeye dönük olmalıdır.
Sokakta iyi adam döven mantığıyla geçmişte kadrolaşmalar yapıldı. Bu doğru bir şey değildi. Boğaz’da, Çankaya’da seçkin semtlerde yaşayan ailelerin çocuklarından polis olma yönünde bir talep yok. Genellikle gelir düzeyi düşük daha çok muhafazakar aile çocukları topluma güvenlik hizmeti veriyor. Bugün için poliste eğitim düzeyi yükselmesine rağmen istenmeyen olaylarla karşılaşılması, eğitimde kitle psikolojisinde bir eksikliğin olduğunu gösteriyor.
Polise devletin eline verdiği araç gereçle gücünü kullanmasını değil, aklını nasıl kullanacağını öğrettiğinde olaylarda müdahalenin kitle bazında zayiatının azalması sonucuna ulaşılır.”
Başbakan, polise “sabırlı olmayın, daha sert olun” çağrısı yapıyor. Böyle bir çağrı karşısında polis müdürleri de emrindeki polise “Vurun” diyor. Onlar da “vur” denilince öldürüyor. Öldürülen de hep Alevi gençlerimiz oluyor. Biraz insaf, biraz vicdan be kardeşim…