Nil sularının paylaşımı konusundaki anlaşmazlıkları sona erdirme amacıyla 23 Mart'ta Sudan’ın başkenti Hartum’da Etiyopya, Mısır ve Sudan tarafından imzalanan ön anlaşmaya göre, yeni uzman raporların hazırlanması ve uluslararası bir tahkim komisyonunun taraf ülkelerin haklarını tespit etmesi öngörülüyor. Anlaşmanın ardından, liderler varılan uzlaşmanın altını çizmeye özen gösteriyordu. Etiyopya Başbakanı Hailemariam Dessalegn, “Gelecekteki tüm müzakerelerimize temel oluşturacak, kilometre taşı niteliğinde bir anlaşma imzaladık ve biz de altına imzamızı attığımız bu ilkelere uyacağız” derken, Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah El Sisi de anlaşmanın ülkeler arasındaki işbirliğini güçlendireceği vurgusunu yapıyor ve “Büyük Etiyopya Rönesans Barajı’na ilişkin, komşumuz Sudan ile birlikte imzaladığımız anlaşma, Nil konusunda ülkelerimiz arasındaki işbirliği yönünde önemli bir adım. Bunun ardından, ortak hedefimize ulaşmamızı sağlayacak yeni adımların atılacağını umuyoruz” şeklinde konuşuyordu. Mısır Devlet Başkanı, anlaşmanın ertesi günü Etiyopya parlamentosu önünde de tarihi bir konuşma yaptı. Bu, dört yıldır Nil sularının kullanımı konusunda sert tartışmalara sahne olan ikili ilişkilerde çok önemli bir adım olarak nitelendiriliyor.
Baraj beş nükleer santral kapasitesinde olacak
Peki, tam olarak neyin anlaşmazlığı yaşanıyor? 90 milyonluk nüfusuyla, Afrika’nın en yüksek nüfuslu ikinci ülkesi konumundaki Etiyopya, Nil üzerinde hayata geçireceği bir dizi baraj projesi ile, büyüyen ekonomisinin enerji ihtiyacını karşılamayı planlıyor. Bu projelerin en önemlisi ise üç milyar euroluk Büyük Etiyopya Rönesans Barajı. Tamamlandığında, beş nükleer santralin kapasitesine denk gelen 6 bin megavat elektrik üretmesi öngörülen baraj ile Etiyopya’nın ham petrol ithalatına bağımlılığının azaltılması hedefleniyor. Ayrıca aralarında Mısır’ın da bulunduğu komşu ülkelere elektrik satılarak döviz geliri elde edilmesi planlanıyor.
Aslan payı Mısır ve Sudan'a
Ancak büyük bölümü çöllerle kaplı Mısır, Etiyopya topraklarındaki dev baraj projesi tamamlandığında kendi çiftçilerinin susuz kalmasından endişe ediyor. Nil Nehri’nin geçtiği Mısır ve Sudan, 1929 ve 1959 yıllarında sömürge döneminde imzalanan anlaşmaları hatırlatıyor. Söz konusu anlaşmalar, nehrin iki ana kolu olan Beyaz Nil ve Mavi Nil’in sularının kullanımında Mısır ve Sudan’a aslan payı veriyor.
Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da bulunan Barış ve Kalkınma Enstitüsü'nden Abel Abate Demissie, son imzalanan anlaşmanın, ülkeler arasındaki anlaşmazlığı bir nebze bertaraf ettiği kanısında. Özellikle Mısır ile Etiyopya arasındaki en sorunlu konuların halledildiğini söyleyen Demissie, “Bu anlaşma ile üç ülke arasındaki ilişkiler, sadece su kullanımı ve ekonomide değil, barış, güvenlik ve bölgesel uyum başta olmak üzere birçok alanda iyileşecektir” diyor.
Bağlayıcı kararlar içermiyor
Ancak Kahire Üniversitesi’nden Nil suları uzmanı Ravia Tevfik, tartışmalı noktaların umulduğu kadar da çabuk çözüleceğine pek inanmıyor. Liderlerin imzaladığı bu anlaşmanın çok geniş kapsamlı olduğunu ve ülkelerin iyi niyetini belgelediğini, ancak bağlayıcı kararlar içermediğini söyleyen Tevfik, “Evet, üç lider de baraj hakkındaki teknik raporu ortaklaşa tamamlamak istediklerini söylüyor, ayrıca ilk yılında baraj gölünün doldurulmasını ve yıllık işletilmesini birlikte üstlenmek istiyorlar, ki bu çok önemli ve büyük bir ilerleme. Fakat Etiyopya’nın, raporun hazırlanmasını beklemeden inşaata başladığını unutmayalım. Rapora temel oluşturacak incelemeler sonuçlanmadan, bağlayıcı kararlar alınamayacak” şeklinde tespitlerde bulunuyor.
“Tek ülkenin çıkarına mı?”
Kahireli uzman da birçok Mısırlı gibi, sonuçta dezavantajlı duruma düşmelerinden çekiniyor ve şöyle konuşuyor: “Bu ön anlaşmanın teknik açıdan ayrıntılı bir anlaşmaya dönüşmesi gerek. Bu barajın ve Etiyopya’nın gelecekte Nil Nehri üzerinde inşa edebileceği diğer barajların, gerçekten de taraf olan ülkelerin çıkarına mı olacağı, yoksa sadece tek bir ülkenin, yani Etiyopya’nın işine mi yarayacağı ancak öyle anlaşılır.”