14 Mayıs 2017 14:55
Şarkıcı ve söz yazarı sanatçı Nilüfer, ‘Cevapsız Çınlama’ şarkısıyla 16 yaşında ünlü olan Aleyna Tilki hakkında "Bence Aleyna Tilki gördüğüm kadarıyla çok zeki bir kız. Sizin programınızda izlemiştim. Konuşmaları sanki o yaşta birisi gibi değil de daha görmüş geçirmiş biri gibi" diye konuştu.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü bünyesinde Aleyna Tilki gibi 18 yaşının altındaki şarkıcıların içkili mekanlarda çalışmasıyla ilgili komisyon kurulmuştu. Konuya değinen Nilüfer "Aleyna Tilki'nin alkollü mekanlarda çıkması yanlış" dedi.
Nilüfer ve kızı Ayşe Nazlı'nın Hürriyet gazetesinden Cengiz Semercioğlu'na verdiği söyleşi şöyle:
- Ayşe Nazlı, bugün Anneler Günü. Annene sürpriz hazırladın mı?
Ayşe Nazlı: Bir şey yapacağım bugün ama şu an söylemek istemiyorum.
- Hediye seçmek filan zordur aslında...
Nilüfer: Hediyenin ne önemi var? Önemli olan ileride kızımın bana aldığı herhangi bir şeyi, bir anı olarak hatırlamak. “Kızım bana bunu 17 yaşındayken Anneler Günü’nde aldı” demek. Küçücük bir şey bile olsa yeter.
- Anneler Günü’nün senin için özel bir anlamı yok mu?
Nilüfer: Bana her gün Anneler Günü. Ben özel günlere çok takılan biri değilim. Anneler Günü olduğu zaman kaybettiğim annemi anıyorum. İçim burkuluyor. Özel günlere şartlanmış gibiyiz. Ama ben Sevgililer Günü’ne filan da takılan biri değilim.
- Sevgililer Günü’nü kutlamaz mısınız?
Nilüfer: Kutlamam.
- Anneni kaybedeli üç yıl oldu. Alzheimer hastasıydı değil mi?
Nilüfer: Evet. Üç sene oldu. Ölmeden önceki son 4-5 senede zaten beni tanımıyordu. Bu hastalığı yaşayanlar bilir. En zor hastalıklardan biri. Anneme bebek gibi bakıldı. Vefat ettiğinde 91 yaşındaydı. Son bir yılında yatağa bağımlı şekilde yaşadı. Çok sıkıntı çekti. İnsan bir noktadan sonra “Allah artık hayırlısını versin” diyor. Haline üzülüyorsun. Son 3-5 ayda çok kez yoğun bakıma taşıdık.
- Ayşe Nazlı 17 yaşında... Peki, sen 17 yaşındayken annenle ilişkin nasıldı?
Nilüfer: Biz annemle çok tartışırdık. Annem her şeyime karışan, aşırı baskı uygulayan bir kadındı. Babam ben 10 yaşındayken vefat etti. Küçük yaşta babamı kaybettiğimiz için bütün sorumluluk annemdeydi. Sanıyorum annem bu nedenle korkuyordu.
- Siz Ayşe Nazlı ile çatışıyor musunuz?
Nilüfer: O kadar çatışmıyoruz. Ayşe Nazlı çok uyumlu bir çocuk. Son derece saygılıdır. Bazen benim tavsiyelerime ve uyarılarıma itiraz edebiliyor. Bu da normal, onun yaşının getirdiği şeyler. Ama öyle şiddetli çatışmalarımız ve kavgalarımız yok.
- Ayşe Nazlı sana sorayım aynı soruyu bir de...
Nilüfer: Hayır desin de kafasını kırayım (Gülüyor)...
Ayşe Nazlı: Annemin dediği gibi çok fazla tartışmıyoruz.
- “Annene baskıcı dedin” ama 15 yaşında seni ses yarışmasına götürmüş...
Nilüfer: Yarışmaya ben başvuru yaptım. Annemin haberi bile yoktu. Emrivaki oldu. Ama o da sakınca görmedi. Annemin de sesi çok güzeldi. Şarkı söylemek hep içinde kalmış. O yüzden karışmadı.
- Giyimine, gezmene, arkadaşlarına filan karışıyor muydu?
- Nilüfer: Evet. Club 33 diye bir yer vardı o dönemlerde. Bazı arkadaşlarım ortaokuldayken oraya matineye giderlerdi. Annem bırakmazdı. Yasaklar koyardı. Gece çıkmam zaten imkansızdı. Gündüz öyle yerlere gitmeme de izin vermezdi. Zaman zaman punduna getirip giderdim gerçi.
- Ayşe Nazlı sen de annenin yaptığı gibi punduna getiriyor musun bazen?
Ayşe Nazlı: Yok. Ben gittiğim yerleri söylüyorum. Nereye gidersem annemin haberi olur ondan...
Nilüfer: Makul bir şeyse hayır demem için bir neden yok. Ben anneme hiçbir şeyimi anlatmazdım. Kapalı kutuydum. Ama annemden dolayı öyleydim. Annemle hiçbir şeyi konuşamazdım. Ne flörtümü ne de içimde olan duygularımı... Annem hiçbir zaman “Neyin var kızım, gel konuşalım” demedi. Biz Ayşe Nazlı ile öyle değiliz. Her şeyi konuşabiliyoruz. Zaten devir de artık öyle değil.
- Ayşe Nazlı’nın en çok neyine karışıyorsun?
Nilüfer: Çok fazla karışmam gereken bir durum olmuyor. Bazen bazı arkadaşlarının gece dışarı çıktıklarını söylüyor.
- Gece çıkma izni var mı, yok mu?
Nilüfer: Boyu beni geçti ama gece çıkmaya izni yok. Oturduğumuz sitenin içinde bir kafe var. Arkadaşlarıyla oraya gidiyorlar. Bizim sitenin içinde olursa en geç 8’e kadar izni oluyor... Benim yaşadığım dönemle onun yaşadığı dönem çok farklı. Ben onu anlamaya çalışıyorum. Arada anlayamadığım ve tenkit ettiğim şeyler olabiliyor ama.
- Diyelim ki 8’de gelmedi 9’da geldi. Ne yapıyorsun?
Nilüfer: Sitenin içindeyse sorun değil... Biliyorsun kulüplerde 18 yaş sınırı var ama maalesef buna uyulmuyor. Türkiye’de bu kural çok az yerde uygulanıyor. 15 yaşındaki çocuklar bile barlara gidebiliyor. Büyük cezalar gelmesi lazım.
Geçen yaz Ayşe Nazlı ile Miami’ye gittik. Bir kafeye girdik. Hafif alkollü meyve kokteyli istedi. Garson bana baktı, “Kaç yaşında?” dedi. “Ben annesiyim, sorun değil” dedim. “Kusura bakmayın, veremeyiz” dediler. Düşün yanında olmama rağmen vermediler. Orada yaş sınırı 21. Burada çok ayıp ediyorlar. 15-16 yaşındaki çocuklara içki satıyorlar. Mekanların kontrol edilmesi gerekli.
- Ayşe Nazlı senin yanında hafif alkollü bir içecek içebiliyor mu? İzin veriyor musun?
Nilüfer: Yanında ben varsam az miktarda denemesine izin verebilirim.
- Ayşe Nazlı, en çok hangi konuda çatışıyorsunuz? Mesela kıyafetlerine ya da ders çalışmana çok karışır mı?
Ayşe Nazlı: Kıyafetime değil ama okul konusuna karışıyor.
Nilüfer: Biraz daha fazla gayret sarf etmesini istiyorum. Bunu kendim için değil onun için istiyorum. Bir tek sorumluluğu var. O da okul. O yüzden ondan en büyük ricam bu oluyor.
- Ayşe Nazlı, 4 yıl önce konuştuğumuzda oyuncu olmak istiyordun. Hâlâ istiyor musun?
Ayşe Nazlı: Yok, o eskidendi... Şimdi daha çok psikoloji okumak istiyorum.
Nilüfer: Oyuncu olmak istediği dönemde “Tamam” diyordum. Sonuçta bu onun seçimi.
- Şarkıcı olmak isteseydi?
Nilüfer: Hiç öyle bir merakı olmadı. Yine aynı şeyi söylerdim. Şimdi psikolojiyi düşünüyor. Seneye mezun olacak. Şu anda TED Koleji’nde 11. sınıfta.
- Türkiye’de mi yoksa yurtdışında mı okumak istiyorsun?
Ayşe Nazlı: Yurtdışında okumak istiyorum.
- Nilüfer sen de gider misin onunla, yoksa tek mi yollarsın?
Nilüfer: Gönlüm tabii ki gitmesini istemez ama iyi bir eğitim alacaksa ve kendisi isterse neden olmasın?Tek başına gidebilir...,
- Baban Reha Muhtar’a hâlâ hafta sonları mı gidiyorsun?
Ayşe Nazlı: Evet. Cuma gidiyorum, pazar dönüyorum.
- Kardeşlerinle aran nasıl?
Ayşe Nazlı: Çok iyi aramız. Geçen hafta doğum günlerini kutladık.
- Nilüfer sen peki Reha’yla görüşüyor musun?
Nilüfer: Görüşüyoruz. Geçen ay birlikte üçümüz yemek yedik. Hiçbir zaman bir sorunumuz olmadı zaten.
- Şimdi ikizlerin velayetiyle uğraşıyor Reha. Konuşuyor musunuz bunu?
Nilüfer: Öyle bir olay var ama bizim gündemimizde değil bu konu.
- İlişkiniz başladığı dönemde çok konuşulmuştu...
Nilüfer: Herkes o dönemde çok şaşırmıştı. Neden bilmiyorum. Çok sansasyonel bir şey oldu.
- Ayşe Nazlı’nın çocukluk dönemi mi, ergenlik dönemi mi daha zor oldu?
Nilüfer: Ergenliğin getirdiği bazı değişimler var. Mesela okulu için bir şey söylediğim zaman “Tamam anne, tamam anladım” diyor. Ayşe Nazlı’da bu 1 senedir var. Çocukken onun bir an evvel büyümesini istiyordum. Çok hareketli bir çocuktu. Tek zor tarafı oydu. Ayşe Nazlı hep çok tatlıydı.
- En son birlikte Miami’ye mi gittiniz?
Nilüfer: Yok. Çok sık seyahat ediyoruz. Geçen ay bahar tatili vardı. İspanya’ya gittik. Valencia’ya gidip oradan Madrid’e geçtik. Sömestr tatilinde de bir hafta Portekiz’e gittik. Lizbon ve Porto’yu gezdik. Fırsat buldukça kızımla kaçıyoruz. Seyahat etmeyi çok seviyoruz, o benim en iyi arkadaşım.
- Ayşe Nazlı için de öyle mi acaba? Annenle tatile gitmekten sıkıldığın olmuyor mu?
Ayşe Nazlı: Sıkılmıyorum. Çok güzel geçiyor, birlikte çok eğleniyoruz. Zaten burada da tatile gitmeden önce arkadaşlarımla geçireceğim zamanlarım oluyor.
Nilüfer: Çok gülüyoruz tatillerde. Çok keyifli vakit geçiyoruz. Ben de daha rahat oluyorum yurtdışında. Tatildeyken “Artık 20’li yaşlarına geldiğin zaman benim yerime erkek arkadaşınla ya da arkadaşlarınla gidersin” dedim. “Yok seninle de giderim” dedi. Çok hoşuma gitti.
- Ayşe Nazlı biraz daha büyüyünce, arkadaşlarıyla daha çok vakit geçirmeye başlayınca kendini terk edilmiş gibi mi hissedersin?
- Nilüfer: Hayır. Sonuçta bu onun hayatı. Yurtdışında okumaya gitse de evlense de öyle hissetmem. Ayşe Nazlı’ya “Ben de ileride annem gibi Alzheimer olursam hiç evde bakıcı ile uğraşma, beni bakımevine koy” diyorum. Annem 1.5 sene Lape Hastanesi’nin huzurevinde kaldı. Rehabilite olması gerekiyordu. Kendi evinde tek başına yaşıyordu ve evinde yardımcı istemiyordu. Benim evimde yaşamayı da kabul etmiyordu. Bir yolunu bulup oraya yatırdık. Sonra hastalandı ve hastaneye yatırdım. Aşırı kansızlığı vardı. Bağırsaklarda tümörden şüphelendiler. Ama beslenmemekten ötürü olduğu ortaya çıktı. Sonra hemen evimde ona uygun olabilecek bir bölüm hazırladım. Bir de bakıcı buldum ve benimle kaldı.
- Anneni kaybettikten sonra ne değişti hayatında?
Nilüfer: Ben annemin tek çocuğuyum. Annem ne yaptıysa, bana aşırı sevgisinden yaptı. Benimle kaldığı zaman bazen beni tanımazdı. Çok burkulurdum. Ama yaşasın ve hep yanımda olsun isterdim.
"Eylülde yeni bir single yapacağım"
- “Yeniden Yeni Yine” albümünü geçtiğimiz sene çıkardın. Tepkiler nasıl oldu?
Nilüfer: Müzikal açıdan çok başarılı bir iş olduğuna inanıyorum. Her şey canlı ve akustik çalındı. Volga Tamöz çok başarılı düzenlemeler yaptı. Fena gitmedi. İlk çıktığında tepkiler çok iyiydi. O çalışmadan sonra çok sayıda farklı albümler çıktı. Şimdi biraz duraklamaya girdi.
- Ama eski şarkılarının yer aldığı “12 Düet” ve “13 Düet” albümleri duraklamıyor. Hâlâ çalmaya devam ediyor...
İlk önce “12 Düet”i çıkardık. Çok başarılı olunca Samsun Demir, “İkincisini de yapalım” dedi. Ama daha sonra ben kanser hastalığına yakalandım. O olunca beklemek zorunda kaldık. Tedavim biter bitmez çalışmalara başladık, “13 Düet”i çıkardık. Bence müzik dünyasında çok güzel iki proje oldular. Yıllarca söylediğim şarkılar rock formatına çok yakıştı.
- Ayşe Nazlı, o albümlerde en çok hangi düetleri sevdin?
Ayşe Nazlı: Bence hepsi düzeldi.
Nilüfer: Benim iyi bir dinleyicim değil arkadaş. Genelde yabancı şarkıları ve grupları dinliyor. Hatta bir ara One Direction krizi yaşadık. Daha önce High School Musical vardı bir de...
- Ben hatırlıyorum 3-4 sene önce Reha ile Justin Bieber konserine gidecektiniz...
Ayşe Nazlı: Evet gitmiştik.
Nilüfer: Geçenlerde de DJ festivali vardı. Yabancı ve yerli DJ’ler sahneye çıkmış. Öğle 2’de başlayıp gece 12’de bitti. Arkadaşlarıyla oraya gittiler. İlk defa tek başına konsere gitti. Ama konser sonrasında onu şoförümüz Musa Bey aldı. Daha önce gittiği konserlerde Musa Bey’e de bilet alıyordum. Zavallı Musa Bey’in kafası şişiyordu konserlerde. “Çok fenaydı, kafam şişti” diyordu beni görünce.
- “Kendini Cennetim” albümünü yaptıktan sonra bir daha yeni şarkılar yapmayacağını söyledin...
Nilüfer: Çok güzel bir albümdü ama karşılığını bulmadı. “Aylar Geçti” diye albümde bir şarkım vardı. Çok beğenilmişti. 15 Temmuz olmasaydı o şarkıya klip çekecektim. Sonra o olaydan sonra hepimizin psikolojisi bozuldu ve durdum. İki-üç şarkıya daha klip çekilebilirdi. Şimdi nasıl olur bilmiyorum. Albüm biraz eskidi. Henüz karar vermedim.
- Yeni şarkı yapacak mısın?
Nilüfer: Single olarak yapmayı düşünüyorum. Eylül gibi bir single çıkarmayı planlıyorum. Şu anda arayış içindeyim.
- Genç kuşaktan birçok isim çıktı. Beğendiğin isimler var mı?
Nilüfer: Rastlarsam görüyorum. Radyoda dinliyorum. İsimlerini çok bilmiyorum. Ama Aleyna Tilki’yi ben de biliyorum.
- Aleyna ile ilgili ne düşünüyorsun?
Nilüfer: Bence Aleyna Tilki gördüğüm kadarıyla çok zeki bir kız. Sizin programınızda izlemiştim. Konuşmaları sanki o yaşta birisi gibi değil de daha görmüş geçirmiş biri gibi.
Enteresan, pırıltısı, ışıltısı olan bir çocuk. Değişik bir sesi var. Ama 16 yaşında gece alkollü mekanlarda çıkması yanlıştı bence.
- Aleyna “18 olmak için gün sayıyorum” diyordu...
Nilüfer: Ayşe Nazlı da gün sayıyor. Aynı yaştalar, hangimiz saymadık ki...
Ayşe Nazlı: Bence düşüncesi bile güzel 18 olmanın.
Nilüfer: Hepimiz 18 olmak için can atıyorduk gençliğimizde. Anneme kızdığım zaman “Sen görürsün ben bir 18 yaşına geleyim de” derdim. Ama 18 oldum ve bir şey değişmedi.
- Sağlığın nasıl oldu?
Nilüfer: Gayet iyiyim. O bakımdan bir sıkıntım yok. Senede bir kere kontrole gidiyorum. İnşallah bir daha geri dönmez. Daha kızımla çok yolumuz var. Benim genç kalmam gerekiyor. Daha onun çocuğunu seveceğim.
- Kızın o süreci nasıl atlattı? Emin çok üzülmüştür...
Nilüfer: O zaman 12 yaşındaydı. Onunla konuştum. Ayşe Nazlı’ya hiçbir zaman yalan söylemedim. Onu üzecek bir şey bile olsa onun anlayacağı bir dille her şeyi söylemekten yanayım. Çocukları bir fanus içine koyup korumanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Çünkü annem o yanlışı çok yaptı. Kitabımda da yazmıştım. Babamın öldüğünü söylememişti. Hayatta her şey pembe bulutlar içinde güllük gülistanlık değil. Dolayısıyla o da kendine düşeni yaşayacak.
- Kızın erkek arkadaşını sana anlatır mı? Böyle konuları konuşur musunuz?
Nilüfer: Konuşuruz. Gayet rahat karşılarım. Şu anda bir flörtü yok ama olmasını isterim. Gizli gizli flört edeceğine benim bilgim dahilinde olması çok daha güzel olur. Amerikan filmlerinde olur ya çocuk elinde bir buket çiçekle kız arkadaşının evinin kapısını çalar... İşte Ayşe Nazlı’nın flörtü de eline bir buket çiçekle gelecek, “biz bu akşam şuraya gideceğiz izniniz olursa” diyecek. Kıymet verdiğini hissettirmeli.
- Ayşe Nazlı annen çok film izlemiş...
Ayşe Nazlı: Ben böyle düşünmüyorum anne. O filmlerde oluyor. Kıymet vermek, çiçekle kapıya gelmek değil bence.
- Latif Demirci ile ayrıldınız değil mi?
Nilüfer: Üç yıl önce ayrıldık. İkimiz de bu konuda konuşmadık.
- Hiç duymadık zaten...
Nilüfer: Bilirsin o da sevmez, ben de konuşmam böyle şeyleri. Arkadaşça hâlâ birbirimizi arayıp soruyoruz ama...
© Tüm hakları saklıdır.