‘Mekanın Sahibi’ ile günümüz rapçilerini, özellikle Ezhel ve Ben Fero’yu hedef alan bir diss yaparak gündeme oturan Norm Ender, "Birinin Amerikan özentisi rap’e, ‘Dur’ demesi gerekiyordu" dedi.
"Rap müzikle bugün yapılanın ne kadar alakasız olduğunu, sözlerin nasıl basitleştirildiğini, kültürün nasıl yozlaştırıldığını konuşmamız gerekiyor" diyen Norm Ender, "Bir kere net olarak şunu söyleyeyim. Pop sözleriyle rap yaptığınızı iddia edemezsiniz. Sözleri bu kadar basitleştiremezsiniz" ifadelerini kullandı. Yaptığı şarkıyla diğer rapçilere tepki gösteren Norm Ender, "Tamam, bu çocukların bazılarının bir rap geçmişi var ama o kadar Amerikan özentisi içindeler ki bugün yaptıkları müziğin rap kültürüyle alakası yok" diye konuştu.
TIKLAYIN - Türkçe rap'te işler kızışıyor, Norm Ender, hem Ezhel'e hem Ben Fero'ya taş atarak döndü: "Mekanın sahibi geri geldi, bebeleri pistten alalım alalım"
Norm Ender Posta'dan Oya Çınar'a müzik yolculuğunu, kendini ifade etme biçimi olarak gördüğü rap’i ve ona “Bebeleri pistten alalım” dedirten nedenleri anlattı. Norm Ender'in açıklamaları şöyle:
Vermek istediğiniz mesaj alındı mı sizce?
Kesinlikle. Zaten içeriği üretirken özellikle mesajı gölgelememeye çalıştım ki fazla yüklendiğim bile söylenemez. İlk bölümde özellikle sarkastik bir giriş yaptım. Onlar gibi davranıp onlarla alay ettim. Bir nevi ayna görevi gördüm. Aynada gördükleri şeyden hiç hoşlanmadılar ki bu denli rahatsız oldular. Tam olarak da bunu yapmak istedim zaten. O yüzden Ezhel’in de Ben Fero’nun da mesajı aldıklarını çok iyi biliyorum ki onlar da bu mesajın geleceğini çok iyi biliyordu. Bundan sonra ne olacağı onlara bağlı. “Yok biz daha abi tokadı yemedik” diyorlarsa kendileri bilir.
Ezhel’in bir gecede ‘Lolo’ şarkısıyla cevap vermesine ne diyorsunuz?
Ben başka bir perspektiften bakıyorum. Bizde sevgi, saygı ön plandadır ama birine duyduğun sevgi ve saygı onu eleştirmene engel değildir. Bizi annelerimiz de eleştirir, abilerimiz de eleştirir. Sevmiyorlar mı? Çok seviyorlar. Ama bu yanlışlarımızı görmezden gelecekleri anlamına gelmiyor.
‘Mekanın Sahibi’ ilk anda kulağa çok egolu geliyor, kibirli geliyor…
Mekanın sahibi sorumluluğu üstlenen kişidir. Bir mekana gittiğinizde şikayetinizi ulaştıracağınız muhatabınız kimse mekanın sahibi odur. Tabii ki orada teşbih var. Gerçek bir mekandan söz etmiyorum… Ama gittiğim her yerde, konserlerde, söyleşilerde bunlarla ilgili şikayet dinliyorum. “Abi zamanında kimlere neler yaptın, neler söyledin? Şimdi bunlar rap’çi, mahallenin çocukları diye mi kayırıyorsun?” diyorlardı. Hayır, kimseyi kayırmıyorum. Cevabımı o kitleye vermiş oldum. Mekanın da zaten bir tane sahibi yok. Böyle düşünenlerin benimsemekle bencillik arasındaki farkı anlamalarını isterim. Ben oralıyım, oradayım ve benimsiyorum. 20 sene olmuş. El insaf!
Ezhel’in ya da Ben Fero’nun şarkılarıyla uyuşturucuya özendirdiğini düşünüyor musunuz?
Ben şarkı sözlerinin bir hikâye olduğunu düşünüyorum. Adı üzerinde, hikâye gerçek değildir, oradaki karakterler de gerçek değildir. Biz çoğunlukla sokakta gördüğümüz şeyleri yazıyoruz. Ama bu çocuklar ne kadar bu işin içinde, görüp de mi yazıyorlar, hangi bilinç düzeyinde bu sözleri yazıyorlar, buna kendileri cevap vermeli. Ben o konuda bir şey söylemek istemem.
Genel olarak “Rapçiler birbirini sevmez” diye bir algı var.
Öyle bir durum yok. Şu an piyasada rap yaptığını iddia eden çocukların hepsi benim kitleme rap yapıp, kitle kazanmaya çalışan çocuklar. Ben bu çocukların headliner’i olarak sahneye çıkıyorum. Bana konserlerde “Abi lütfen en son sen çık, yoksa kimse kalmıyor, mekan boşalıyor” denildiğini kendileri de iyi biliyor. Burada kişisel bir çatışma yok. Ben abileri olarak onlara gördüğüm hataları söyledim. Şimdi top onlarda.
Sizi kendi kitlenizin dışında, ilk kez ‘Mekanın Sahibi’yle tanıyan bir kitle de var artık. Onlara kendinizi nasıl anlatırsınız?
Aşık Veysel’in ‘Kara Toprak’ türküsünü cover yaptığım bir şarkım var. O şarkıda kendimle ilgili güzel bir açıklamam var. “Sisteminiz oyunsa, ben oyunbozanıyım. Çatlamış bu toprağın serseri bir ozanıyım. Severken Mevlana’yım, söverken Neyzen’im. Bolu’da Köroğlu, Sivas’ta Veysel’im. Bu sözler benim tüm hayat felsefemi özetler.