İstanbul Erkek Lisesi, Galatasaray Lisesi, Cağaloğlu Anadolu Lisesi, Bornova Anadolu Lisesi, Vefa Lisesi, Ankara Gazi Anadolu Lisesi ve Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencilerinin ardından Notre Dame de Sion Lisesi öğrencileri de bir bildiri yayımladı. Okul yönetiminin eleştirildiği bildiride, “Bu körelme sürecine boyun eğmeyi reddediyoruz. Ekol olmamız veya olmamız değil, anti-faşist mücadeleyi her alanda kuvvetlendirmemiz gerektiğinin esas olduğunun bilincindeyiz. Direnen tüm liselilere selam ve dayanışmayla…” dedi.
Notre Dame de Sion Lisesi öğrencilerinin kaleme aldığı bildiri metni şöyle:
“Direnen tüm liselilere selam ve dayanışmayla”
“Çağdaş ve medeni bir eğitim modeli benimsediğini iddia eden okulumuz Notre Dame de Sion, mevcut siyasi konjonktürün her türlü dayatmasını beden politikası ve ifade özgürlüğü üzerinden yeniden kuruyor.
Eleştirel düşünme yollarını destekler gibi görünüp, öğretmenlerimizi makineleştiriyor, öğrencileri belirli bir sınıfsal prototipe hapsediyor ve bunun oluşması için her türlü hak ihlalini meşrulaştırıyor.
Notre Dame de Sion öğrencisi profili yaratmak isteyen ve bu profile uymayan tüm öğrencileri tehditlerle, yasaklarla, cezalarla, iğneleyici konuşmalarla rencide ediyor. Gücünün karşısındakinin iradesini yıkmaya yetemeyeceğini fark edince “gerekli önlemleri” alıyor. Ve bizler, törenlerde, okul koridorlarında ve dersliklerde de bu dilin hegemonyasına maruz kalıyoruz.
Çevredeki esnafın rahatsız olduğu bahanesiyle eteklerimizin bir anda şort eteğe dönüştürülüyor. Okul üniformasına “sadık kalan” kadın öğrencilere okula kendini göstermek için geldiği idare ve öğretmenlerce söyleniyor. Ve hatta hakaret ediliyor. Tayt giymek beden ölçüleri kıstasına göre disiplin suçuna dönüştürülüyor. Ve bu yollarla kadın öğrenciler üzerinde baskı kuruyor. Bunun yanında, derslerde homofobik, transfobik ve cinsiyetçi söylemler devam ediyor. Bunlar da okulda ve dışarda sürekli karşılaştığımız tacizi normalleştiriyor.
Örneğin, Karadelik adlı kısa filmin bir derslikte gösteriminden sonra öğretmenin “erkekler anlar” diyerek kinaye yapması; kürtajın dinde yasak olsuğunun öğretmenler tarafından ders esnasında dile getirilmesi, cinsiyetçi küfürler edilmesi ve kadınlar üzerinden yürütülen ayrımcı söylemler idarenin kulağına nedense hiç gitmiyor. Törenlerde ise biz yarım kadınların çiçek olmaktan başka bir çaresi kalmıyor. Baskılar sadece bedenimizle sınırlı kalmıyor, fikrimize de müdahale sürüyor. Bir öğrenci, din sınavında “başkasının doğruları” yerine kendi doğrularını cevap doğrultusunda yazdığı için disipline gidiyor ve kuruldaki öğretmenler öğrenciye “Saçmalamışsın, bilinçaltını kusmuşsun, resmi evrakta fikirlerini dile getiremezsin” diyor.
Ancak okul unutuyor ki, bu sözler, NDS’nin internet sitesinin “Hedefler” kısmında “bilimsel, eleştirel tavır alabilen ve özgür insanlar yetiştirmek” iddiasını boşa çıkarıyor. “Okul dışında istediğini yap” diyerek yine kendini özgürlükçü sanan okulumuz, “hobi olarak gene yap”tan öteye gidemiyor. İdare, eğitimci ilişkisinden çok patron ilişkisini yeğlediğini, geçen sene edebiyat öğretmenimizi “itaat etmediği” gerekçesiyle temmuz ayında atarak göstermişti.
Hatırlatıyoruz: okulu okul yapan idare değil, öğretmenler ve öğrencilerdir. Yaşama alanlarımızı genişleten öğretmenlerin, doğrudan veya dolaylı olarak çeşitli yöntemlerle okuldan uzaklaştırıldığına tanık oluyoruz. Bunun bir eğitim politikası değişikliğinin işaretleri olduğunun farkındayız.
Ancak, bilimum iktidarların dâhil olduğu bu körelme sürecine boyun eğmeyi reddediyoruz. Notre Dame de Sion örneğinden, “aydınlıkçı” çerçevenin de dayatmacı zihnin bir parçası haline dönüşebileceğini görüyoruz. Ekol olmamız veya olmamız değil, anti-faşist mücadeleyi her alanda kuvvetlendirmemiz gerektiğinin esas olduğunun bilincindeyiz. Direnen tüm liselilere selam ve dayanışmayla…”